Paylaş
Bence haftanın gözden kaçan haberi, Rize’de kameralar yüzünden karısına yakalanan çapkın erkeğin hikâyesidir.
Bahsettiğim magazin kameraları değil.
Kadın, kocasının cebinde bir kadın mağazasında yapılmış alışverişin fişini buluyor. Erkek bu tür durumlarda gözüne ışık tutulmuş tavşana döner.
“Cebindeki bu fiş ne” sorusuyla gözüne sokulan alışveriş fişini bile görmezden gelir.
“Hangi fiş” gibi mantıksız yanıtlar vermeye başlar.
Aslında mantıklıdır.
O sırada ne yalan bulsam diye zaman kazanmaya çalışıyordur.
Rizeli abimizin bulduğu ilk yalan da “O benim değil, kardeşimin fişi” olmuş.
Karısı yer mi!
Atlamış mağazaya gitmiş.
Fişte yazan tarih ve saatte güvenlik kamerasının kaydettiği görüntüleri çıkarttırmış.
Hoooop Rizeli abimiz mağazada.
Ne yapıyor?
Sevgilisine iç çamaşırı seçiyor!
Karısı bu görüntüleri cep telefonuna kaydediyor, akşam eve gelen ve hâlâ bozuk plak gibi “O alışveriş fişi kardeşimin” diyen kocasının burnuna dayıyor.
Sokaktaki 100 erkeğe sorsak, 100’ü de “O adamın yerinde olmaktansa Nihat Doğan’la Survivor adasında olmayı tercih ederim” yanıtını verir bize.
Bu olay sonrasında çift boşanma noktasına gelmiş.
Hukukçular da mağazanın güvenlik kayıtlarını göstermesinin doğru olup olmadığını tartışıyorlar aralarında.
Onu bunu bilmem de bu kamera olayının çapkınların işini daha da zorlaştırdığı kesin artık.
Ünlü olsan, paparazzi kamerası yakalar.
Ünlü olmasan, güvenlik kamerası yakalar.
Kimse yakalamazsa, bir tanıdığın cep telefonu kamerası yakalar.
Ne demişti Arena Stadı’nda güvenlik kameralarını şikayet eden çapkın loca sahibi;
“Özel hayatımı engelliyor, sevgilimle maça gelemiyorum.”
Statta, mağazada, sokakta, alışveriş merkezinde her yerde çapkınlar gözaltında artık.
Ya bu iş boşanmaları artıracak ya da sadakati getirecek sonunda.
Her şeyimiz Oscar’lık
Televizyon Oscarları...
Müziğin Oscarları...
Sporun Oscarları...
Reklam Oscarları...
İnternet Oscarları...
Türkiye’nin Oscarları...
Her şey Oscar’lıktır bizde.
Kimse daha aşağısına da bakmaz;
Kalkıp da müziğin Altın Ayı’sını...
Türkiye’nin Altın Palmiye’sini kimse vermez bizde.
İlla Oscar olacak!
Belediye Oscarları da sahiplerini bulmuş.
Nostalji Bahçeleri’yle Bağcılar Belediyesi...
Safahat’tan Şarkılar projesiyle Eyüp Belediyesi... Kültürel projeleriyle Bursa Büyükşehir Belediyesi...
Oscar kazanmış.
Kendilerini tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz da...
Oscar’ın anavatanı Amerika’da bile bu kadar Oscar dağıtılmıyor birader.
Bu yüzden kimse üzülmesin bugüne kadar tek bir Oscar kazanamadık diye.
“En çok Oscar dağıtan ülke” Oscar’ı her sene bizimdir.
İstanbul
İzmirli arkadaşlar ısrarla “İzmir daha güzel değil mi” dedirtmeye çalışıyorlar bana... Kusura bakmayın demem, diyemem...
Sadece iki örnek vereyim yeter; İstanbul’un lüferini, İzmir’in çuprasına...
İstanbul’un Boğaz’ını, İzmir’in Kordon’una...
Değişemem...
Ama sadece İzmir’i değil, dünyanın bütün şehirlerini getirseler değişmem.
Çünkü sorun İzmir’in güzelliği/çirkinliğiyle değil, İstanbul’un haşmetiyle ilgili...
Yılın hayal kırıklığı yaratan ilk 6 filmi
Medyada ne kadar yer alırsa alsın, hakkında ne kadar yazılırsa yazılsın mal iyi olmadığı sürece gerisi yalan.
Medya iyi bir malın satmasını sağlar.
Satmayacak bir malı ise medya tek başına kurtaramaz.
Bakın bu sezon vizyona giren aşağıdaki altı film hakkında ne kadar çok haber yapıldı.
Vizyona girmeden önce, vizyondayken neler yazıldı çizildi...
Ama gişede tam bir hayal kırıklığı yarattılar.
“Medyada yer alma/gişe başarısı” oranı açısından işte yılın hayal kırıklığı yaratan ilk 6 filmi...
1- Sinyora Enrica ile İtalyan Olmak......15.302
2- Memleket Meselesi.....................22.349
3- Kukuriku: Kadın Krallığı..............22.798
4- Kağıt.................................24.812
5- Günah Keçisi..........................60.459
6- Bir Avuç Deniz........................85.561
Paylaş