Türk televizyoncularının her Cannes’a gidişleri olay olur.
Formatlar, yemekler, eğlenceler, pazarlıklar, zaman zaman da aşklar falan derken her fuar sonrası Cannes dedikoduları günlerce konuşulur.
Geçen hafta Cannes’da yapılan Mipcom’a da pek çok televizyoncu ve yapımcı gitti bizden...
Ancak kriz beklentisi Mipcom’da da kendini göstermiş, son anda yapılan iptaller, bazı kanalların gelmemesiyle geçen yıllara göre Türk TV’cilerinin katılımı daha düşük olmuş.
Katılanlar da eskiye göre daha temkinli alımlar yapmış, yöneticiler kanalları adına çok cesur adımlar atamamış.
"Dönenler, bizim katılımımız açısından zayıf ama içerik yönünden zengin bir fuar oldu" diyorlar.
Yarışma ve reality ağırlıklı formatlar gösteriyor ki, önümüzdeki sezonda diziler dışında yine bu tarz programlar izleyeceğiz.
Mesela Fox’tan kimse katılmamış fuara...
Kanal 1’i tek başına Faruk Bayhan, Star’ı tek başına Melis Civelek temsil etmiş.
Bu iki kanal dışında Show, Kanal D ve atv’nin katılımı genel müdür düzeyinde değil.
En büyük katılım üç kişiyle TNT’de...
Belli ki yeni dizi ve formatta iddialılar.
Sera, Calinos gibi büyük format alımcılarının dışında, en büyük alımı yapanların başında Fatih Aksoy geliyor.
Levent Altınay-Pelin Akat ikilisi hem Türkiye’ye hem Romanya’ya format bakarken, Şafak Bakkalbaşıoğlu, Burçin Özdemir gibi genç yapımcılar da yeni işlere baktılar.
Kanaltürk’ün patronu Akın İpek ve Genel Müdür Fatih Karaca Salı günü özel uçakla geldiler.
"Kanaltürk’te iyi para var" dedikodularına yol açmış bu durum, benden söylemesi...
D-Smart tematik kanallar müdürü Ebru Eren yeni kanal kovalarken, CINE5’ten Deniz Oktar, Show’dan Ender Bölükbaşı da program peşindeymiş gece gündüz...
Kral’dan üç kişinin gelmesi ise kulislerde en çok konuşulan konu olmuş.
Hali hazırda Doğuş grubuna satılmış bir kanalın üç TMSF yöneticisini neden gönderdiğini kimse anlamamış.
"TMSF yöneticileri Doğuş adına alım mı yapacak" diye dedikodusu yapılıp durmuş olayın.
Yine bazı formatlar yapımcıları birbirine düşürmüş, hadi şimdi isimlerini yazıp diğer yapımcıları da harekete geçirmeyeyim de fiyatları artmasın...
Ama Cannes’da herkesin konuştuğu krizmiş...
Görünen o ki önümüzdeki günlerde kanallarda ciddi kemer sıkma dönemi başlayacak...
Sevgili mi, arkadaş mı?
Sanem Çelik, Aliye’den sonra gittiği Los Angeles’tan bir süre önce döndü.
Töre cinayetine kurban giden Güldünya’nın hikayesini anlatan bir diziye hazırlanıyor şu aralar.
Ama daha dün bir bugün iki, hemen yeni bir aşkla gündeme geldi gazetelerde.
Kimi Sanem’in yeni aşkının adını bulamamış, kimi "gece bir mekandan çıkarken" diye yazmış...
Doğru bilgiler de yok değil.
İkilinin Contemporary İstanbul sergisine katıldığı, Çelik’in yanındakinin heykeltıraş Uğur Çakı olduğu gibi...
Baktım Contemporary İstanbul sergisinin katılımcı listesinde Uğur Çakı’nın adı yok.
Ama genç heykeltıraş Art Estate portföyünde bulunuyor ve Art Estate de katılan galeriler arasında.
Dolayısıyla hemen bir aşk yakıştırması yapmanın anlamı yok...
Yani Çelik’in sergide çalışmaları olan bir sanatçıyla sergide fotoğraflarının çekilmesi çok normal...
Ama tabii Sanem bir heykeltıraşla aşk yaşamayacak diye bir kural da yok...
Sibel Can, 1A’da oturmaz
Pazartesi sabahı Paris-İstanbul uçağında Sibel Can da varmış.
Yerini business’ta en ön koltukta 1A’ya yapmışlar Sibel Hanım’ın...
"Aaa, ben orada oturmam" demiş.
Neden, önü panoyla kaplı olduğu için...
"İlle de yerimi değiştirin" diye tutturmuş. Görevliyi meşgul ettiği için de kuyruktaki business yolcularını biraz kızdırmış. Sonunda ne mi olmuş?
Business’ta yer açılmayınca Sibel Can 1A’da uçmak zorunda kalmış.