Paylaş
“Geçen yıl Can Yücel’in mezarına saldırıp tahrip edenler ceza almadığı sürece de anma yapılmayacak” dedi Güler Yücel.
Kendi açısından yerden göğe kadar haklı...
Ancak Güler Abla’ya şunu hatırlatmak isterim;
Bu ülkede adam öldürenler ceza almazken, mezar tahrip edenler mi ceza alacak...
Öyleyse bir daha hiç açılmayacak Can Evi...
Ailenin bu kararı aslında saldırganların tam da istediği şey...
Can Yücel hatırlanmasın, anılmasın, unutulsun...
Oysa tam aksine mezarı tahrip edenlere inat törenleri daha da görkemli yapmak gerekiyor...
Can Yücel olsa üç çapulcuya pabuç bırakır mıydı Güler Abla?
Günay; Bizim dönemimizde kaybolan tek tablo yok...
Dün sabah erken saatte Bakan Ertuğrul Günay aradı, demek ki çok erken saatte güne gazeteleri okuyarak başlıyor diye düşündüm.
Resim ve Heykel Müzesi’ndeki 202 tablonun kayıp olmasıyla ilgili “Yeni bir olay değil” dedi.
Konuyla ilgili ilk rapor 1996 yılında yazılmış, sonraki yıllarda da da medyaya çeşitli kereler haber olmuş.
Hatta konuyla ilgili açılıp, zaman aşımına uğrayan davalar bile varmış.
5 yıl görev süresi boyunca da konunun üzerinde titizlikle durduğunu, Resim ve Heykel Müzesi’nde yapılan yenilikleri anlattı.
“Benim dönemimde tek bir kayıp tablo yok. Bir girişim oldu o da bir gün sonra yakalandı” dedi.
Bakan Günay dün TV8 ve Habertürk ekranına çıkmaya hazırlanıyordu bu konuyla ilgili...
Madalya olmayınca...
Tamam Nevin Yanıt’ınki tam bir başarı öyküsü...
Avrupa Şampiyonu atletimiz, Olimpiyatlar’da çok önemli atletlerle final koştu, Türkiye rekoru kırarak 5’inci oldu...
Rio’dan madalyayla döneceğine de şüphem yok.
Alkışlar Nevin’e...
Peki biz bugüne kadar Londra olimpiyatlarından 5 altın, 7 gümüş, 10 bronz toplamış bir ülkenin evlatları olsak Nevin Yanıt’ın bu başarısını bu kadar konuşur muyduk...
Başarıya bu kadar açız işte...
Elde şimdiye kadar sadece tek bir bronz olunca, Nevin’in 5’inciliğine de, Aslı’yla Gamze’nin 1500’de finallere kalmasına da...
Periler’in çeyrek finalde elenmesine de...
Sultanlar’ın ilk kez olimpiyatlara katılmasına da...
Hatta 800 metrede sakatlanıp yarışı ağlayarak tamamlayan Merve’nin seyirci tarafından alkışlanmasına da...
Madalya kazanmış gibi seviniyoruz.
Olimpiyatlardan bize düşen de bu işte.
Tırnak...
Kadınlarda bu oje meselesi sınır tanımıyor artık.
Yanılmıyorsam ilk devrimci hareket, siyah ojeler sürerek başladı. Bütün kadınlar parmaklarını kapıya sıkıştırmış gibi duruyordu.
Sonra rengarenk ojeler görmeye başladık. Sonra ‘nail art’a döndü iş. Tırnaklar her biri tablo gibi boyanıyor artık. Rengarenk ve her birinde çeşitli desenler. En son Beyonce, eşi Jay Z’yle fotoğraflarını ve isimlerinin baş harflerini tırnaklarına boyattı.
Ben en çok bu iş için harcanan zamana şaşıyorum.
Kozmetik sektörü kadınları kuaförden çıkartmamaya kararlı anlaşılan.
Çanakkale enflasyonu...
Yıllarca “Neden Çanakkale filmi çekilmez” deyip durduk dinletemedik, geçen yıl Fetih 1453 ortalığı kasıp kavurunca yapımcılar Çanakkale’yi hatırladılar.
Şimdi de Çanakkale filminden geçilmiyor ortalık.
Seyircinin tarihi başarılarla örülmüş bizim hikayelerimizi sevdiğini gören yapımcılar Çanakkale’ye sarıldı bu sezon.
Fida Film’in Turgut Özakman’ın senaryosundan çektiği Çanakkale 1915, 18 Ekim’de vizyona giriyor.
Sinan Çetin’in çektiği Çanakkale Çocukları’nın çekimleri geçen hafta tamamlandı.
Serdar Akar’ın Çanakkale filminde Mel Gibson’un rol alacağı söyleniyor.
Mahsun Kırmızıgül’ün bir Çanakkale projesi olduğu biliniyor.
Faruk Aksoy’un İstanbul’un fethinden sonra Çanakkale Savaşı’na el atacağı konuşuluyor.
Bizde bu işler böyledir; Ya yoktur, ya çoktur...
Haydi hazırlanın bu sezon Çanakkale’yle yatıp kalkmaya.
Paylaş