Paylaş
Öldüğünü görünce gözyaşlarına boğulan iki çocuk babası polis memuru Harun Kılıçoğlu’ndaki vicdanın yüzde biri olsa...
Emin olun dünya bu kadar zulmün, acımasızlığın ve adaletsizliğin hüküm sürdüğü bir yer olmazdı...
Helal olsun memur kardeşim sana, insanlığın ölmediğini gösterdiğin
için bize...
Sporun Netflix’i
Meğer Sadettin Saran, sporun Netflix kanalını kurmuş da haberimiz yokmuş...
Sadettin Bey yıllardır Türkiye’de spor yayınlarının en büyük distribütörüdür...
Türkiye’de televizyonda izlediğimiz spor yayınlarının yarısından fazlasının yayın hakları kendisine aittir...
Dünya Kupası’ndan Premier Lig’e, NBA’den Formula 1’e, Wimbledon’dan MotoGP’ye kadar...
Tüm bu içeriği alıp S Sport Plus diye bir platform yaratmışlar.
Aylık 18 liraya, Netflix gibi üye oluyorsunuz...
Netflix gibi diyorum çünkü sporun Netflix’i olmuş bu platform.
Canlı yayınları, özel içerikleri, bant yayınları, kullanım kolaylığıyla Netflix gibi çalışıyor...
Mesut Özil’in döktürdüğü Leicester maçını da, yumrukların konuştuğu LA Lakers-Houston Rockets maçını da sonradan buradan izledim...
Çok rahat, en iyi yerli dijital platform ilan edebilirim
S Sport Plus’ı...
1 günlük bebeğe sosyal medya hesabı açılır mı
Gizem ve Hakan Hatipoğlu çiftinin 5 gün önce dünya tatlısı bir kız çocukları dünyaya geldi; Allah ailesiyle sağlıklı, mutlu bir ömür versin...
Gizem ve Hakan’ın yaptıkları ilk iş kızları Lila’ya Instagram hesabı açmak oldu...
Sadece annesiyle babasını takip ediyor bebek Lila, hastane odasından fotoğraflar paylaşıyor...
Story’ler atıp “Annem çok güzel görünüyor” diye yorumlar da yapıyormuş ama ben görmedim.
Bir anne baba neden yapar bunu?
1- Reklam alabilmek için...
2- Çocuklarını da kendileri gibi reality yıldızı yapabilmek için...
3- Kendi popülerliklerine katkı olsun diye...
Benim aklıma başka bir olasılık gelmiyor ya da yazacağım bütün olasılıklar hep aynı “ün-para” kapısına çıkıyor...
Sonuçta bakın Alişan’la Buse evlilik yolculuklarını bir sosyal medya dizisi gibi yaşattılar bize, sonunda da Masko’dan reklamı kaptılar...
Muhtemelen onlar da doğacak çocuklarına ilk gün sosyal medya hesabı açacaklardır..
Gizem ve Hakan da onların izinden gidiyor şimdi...
Tabii bu fotoğrafların altına her türlü yorum da yazılıyor.
“Çocuğunuzu reklam için kullanıyorsunuz” diyen de var...
“Yarın öbür gün ayrılacaksınız, olan çocuğa olacak” densizliğini yapan da...
Hakan da “Siz nasıl insanlarsınız” diye kızıyor takipçilerine...
Kusura bakma Hakancım da siz buna imkan verirseniz, milletin ağzı torba değil ki büzesiniz, aklına geleni yazar böyle...
Eğer hayatınızın her anını sosyal medyaya açarsanız, yaşadığınız her şeyi paylaşırsanız, 1 günlük bebeği bile sosyal medyaya sokarsanız, insanların olur olmaz eleştirilerini peşinen kabul etmişsiniz demektir.
Belki Lila bebek, büyüyünce astrofizikçi olacak ve ona sormadan açtığınız bu sosyal medya hesapları için size hesap soracak...
Belki sosyal medyadan nefret eden bir insan olacak, bu haklarını neden elinden alıyorsunuz onun?
Bir de üzerine böyle sinir bozucu mesajlara yanıt yetiştirmekle uğraşıyorsunuz...
Umarım güzel bir reklam filmi teklifi gelir de çabalarınıza değer...
Allah analı babalı büyütsün, bahtını açık etsin güzel Lila’nın...
Avcılık ve vicdan
Bir insan doğal ortamında yaşayan bir hayvana nasıl silahını doğrultup ateş eder?
Namibya’da 5 filden oluşan küçük bir sürüye ateş eden avcıların görüntüsü düştü sosyal medyaya...
Fillerin ikisi de küçük, belli ki bir aileler, kendi dünyalarında yaşıyorlar.
Elleri kırılasıca avcı, fillerden birini vuruyor.
Nasıl kıyabilir, sırf zevk için bir insan bunu nasıl yapabilir?
Yok adrenalinmiş, yok heyecanmış...
Bu avcılık olayını hayatım boyunca anlamadım, anlamayacağım.
Yere batsın avcılığınız sizin...
Bir avcı tanıdığım da yok ki sorayım “Avcılarda vicdan olmaz mı?” diye...
Sorun cezanın artması değil, uygulanması...
İsterseniz dünyanın en ağır cezalarını getirin, sıkı şekilde denetlenip uygulanmadıktan sonra ne fayda...
Neredeyse her yıl trafik cezalarına zam ve yeni düzenleme geliyor, trafik canavarını durdurabiliyor muyuz?
Hayır... Çünkü yeteri kadar sıkı denetlenmiyor ve uygulanmıyor...
Her sürücünün kafasında “Nasıl olsa yırtarım” var... “Yırtamazsam da ödemem, nasıl olsa af çıkar” var...
Böyle olunca emniyet şeridi ihlali yapana, spin atana 1000 lira, 5 bin lira değil 50 bin lira ceza kessen ne olur...
Ceza caydırıcıysa cezadır... Yoksa kağıt üzerinde göstermelikten öteye geçmez...
Paylaş