Paylaş
Konsere, gösteriye, reklam çekimine, podyuma çıkmaya kim gelirse, bize bizle ilgili bir masal anlatıyor!
Biz de bunu dinlemek zorunda kalıyoruz.
Aslında Türk basınında yabancı ünlülere ilk sorulan “şiş kebap-rakı” geleneğinin devamıdır bu...
40 yıl bu masalları dinledik.
Türkiye’ye hayran...
Boğaz’ı unutamadı...
Şiş kebap ve rakıyı sordu...
Türk basını 40 yıl boyunca hangi yabancı ünlüyle röportaj yapsa bunları sordu.
Ama yetmedi mi artık?
Tamam bundan 15-20 yıl önce bir Hollywood yıldızının Türkiye’ye gelmesi, dünyaca ünlü bir şarkıcının konser vermesi önemliydi...
“Türk insanı çok konuksever”, “Türkiye’ye hayran kaldım” cümlesi de, “Türk kızları çok güzel” lafı da, eh işte ilginç olabilirdi...
Artık durum değişti... Sultanahmet’e çık, neredeyse her gün bir dünya starı görürsün...
“İstanbul’a hayran olmuş”... Olmasan hatırım kalırdı!
Bana ne birader, senin İstanbul hayranlığından...
Dünya hayran, sen olmasan ne yazar...
İtiraf edeyim, oyuncusundan şarkıcısına, yönetmeninden futbolcusuna bir sürü dünyaca ünlü starla ben de röportaj yaptım.
“İstanbul’a geldin mi”, “Türkiye hakkında ne düşünüyorsun” gibi sıradan soruları ben de sordum.
Ama artık yetmedi mi arkadaşlar?
Hugh Jackman, Toronto’da konser verdiğinde “Kanada soğuk ama kalbi sıcak insanların ülkesi” falan gibi sözler söylüyor mu?
Toronto’ya aşık olduğunu mu anlatıyor?
Hadi Hugh Jackman’ın büyük dedesi İstanbul’da yaşadığı için özel bir durumu var, bizimle ilgili bu kadar çok şey sorulması, anlatması normal diyelim...
Ama artık her gelen yabancının bizi bize anlatmasından gına gelmedi mi?
Yabancı ünlülerin ağzından Türkler’in ne kadar iyi, Türkiye’nin ne kadar harika olduğunu, tarihimizin müthiş, doğamızın mükemmel olduğunu duymaktan sıkılmadık mı?
Ben çok sıkıldım ve bu röportajların hiçbirini okumuyorum artık...
Survivor ada mı, değil mi?
“Survivor”ın çekildiği yerin ada olmadığı tartışması çıktı...
Peki işin doğrusu ne?
Anlatayım...
Acun’la yakın durduğumuz 2011 Mayıs’ında, Pascal’la Nihat’ın meşhur kavgasının olduğu bölümü Dominik’te yerinde izlemiştim...
Yanımızda şimdi Sözcü’de yazan Rahşan Gülşan da vardı.
Survivor yarışması, Dominik Cumhuriyeti’nin kuzey kıyılarında çekiliyor...
Adanın batı ucundaki Punta Cana’ya inmiş, oradan Acun bizi özel bir uçakla kuzey kıyılarına götürmüştü...
O zaman aynı mevzuyu aramızda da tartışmıştık, burası ada mı değil mi diye... Orası Kıbrıs’tan büyük bir ada...
Adanın doğu tarafında 3’te 2’lik bölümde Dominik Cumhuriyeti var, batıda 3’te 1’lik kısımda ise Haiti...
Survivor ise Dominik’in kuzey kıyılarında bir yarımadada çekiliyor.
Ünlüler Adası, Gönüllüler Adası denilen yerler tek başlarına ada değiller.
Karaya bağlılar ama kuş uçmaz kervan geçmez bir yerdeler.
Yarışmacıların bulunduğu bölümlerin arka tarafı geniş bir ormanlık ve ulaşım denizden sağlanıyor...
Issız bir adadan farkı yok... Bunu Google Map’e bakıp keşfetmek de hiç zor değil...
Tut ki Ünlüler ve Gönüllüler aynı bölgede olsalar, sözlük anlamıyla tam manasıyla bir adada bulunmasalar ne fark eder?
Önemli olan ıssız ve kimsesiz bir yerde olmaları değil mi?
Dolayısıyla bardağa nasıl baktığınla ilgilidir bu tartışma: Dolu tarafından bakarsan, Survivor’ın adada çekildiğini söylersin çünkü Dominik’in tamamı bir ada... Boş tarafından bakarsan “ada değil” dersin çünkü yarışmacıların bulunduğu yer bir yarımada...
Tabii tüm bu tartışmalara bakan Acun gülüyordur;
“Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan polemiğine girmem, yapar geçerim” diyerek...
Havalar iyileşince Taksim’i göreceğiz
Kadir Topbaş, Taksim için ihalenin yapıldığını, projelerin tamamlandığını ve meydana kazma vurmak için havaların ısınmasını beklediklerini söyledi.
Yayalaştırma ve yeşillendirme çalışması, havaların düzelmesiyle başlayacak.
Belediye otobüslerinin rengini bile bize seçtiren demokrasi aşığı Büyükşehir Belediyemiz, bu kadar fırtınalar kopan şu Taksim projesini neden kamuoyuna tartışmaya açmaz peki? Biz şöyle bir şey planlıyoruz diye uzmanlara sormaz...
Ama şöylesi daha iyi olmaz mı diye bir fikir dinlemez...
İhaleler yapıldı, projeler tamamlandı, biz yaptık oldu...
Bu yaz Taksim Meydanı çılgın projelerle karşımıza çıkıp da bize sürprizler yaşatmazsa iyidir!
Huysuz ev aldı haber olmadı
Beyaz’ın yardımcısına 15 bin dolarlık otomobil alması hâlâ konuşuluyor ya, ben de abartmayın diye yazmıştım hani...
Gerçekten de abartılacak bir şey değil bu...
Abartacaksanız Seyfi Dursunoğlu’nun 16 yıldır yanında çalışan yardımcısına bir otomobil (hem de cip), bir ev ve bir de arsa almasını abartın...
Patronluksa bu da patronluk...
Paylaş