Beşiktaş, bu yılın başında bayan basketbol takımında oynayan Sırp oyuncu Milica Daboviç’i FHM dergisine seksi pozlar verdiği için göndermişti.
Daboviç de daha sonra Number One’da sunucu olmuştu. Daboviç’in FHM’deki pozları cesurdu ama o dönemde Beşiktaş’ın bu kadar sert bir karar almasına şaşırmıştım. Beşiktaş’a bir başka seksi oyuncu daha geldi; Sanja Popoviç. Bu kez voleybol takımına... Güzel voleybolcunun geçmişte Afrikalı çocuklar yararına çektirdiği seksi pozları da var, yani kameraları seviyor. Daha önce FHM’e soyunan Daboviç’ten ağzı yanan (niye yandıysa) Beşiktaş, bu kez işi sıkı tutmuş. Formanın dışında görüntü verme... Röportajlarda dikkat et... Hatta röportajlarında tişörtünü bile çıkarma... Beşiktaş, Popoviç’in sözleşmesine bile “Seksi pozlar verirse sözleşmesi iptal edilir” maddesini koydurmuş. Türkiye’nin en yaratıcı, en yenilikçi taraftar grubuna sahip bir takım giderek muhafazakârlaşıyor mu? Yıldırım Demirören’in kişiliğinden mi kaynaklanıyor bu? Bir önceki soyunma krizinde Demirören olaya direkt müdahale etmiş, Daboviç’in gönderilmesine ön ayak olmuştu. Şimdi de aynı yönetim Popoviç’e yasaklar getiriyor. Aldığı oyuncuya ‘soyun-mayacaksın’ uyarıları yapıyor. Takımı yönetmek bırakılıp, oyuncuların namusunun peşine düşülüyor. Size ne Popoviç’in soyunmasından? Takımdaki performansına mı bakacaksınız, verdiği pozların ne kadar çıplak olduğuna mı? Yurtdışındaki kadın oyuncular, yabancı futbolcuların manken sevgilileri gözünde Türkiye bu haberler yüzünden ‘gidilmeyecek’, sıkıcı, eğlencesiz bir ülke olarak görülüyor işte... Popoviç Kuveyt’e transfer olmadı ki! İran’da da voleybol oynamıyor. Burası Türkiye... Oynadığı takım da Beşiktaş. Bugün dünyada sadece kadın sporcular değil, erkek sporcular da çeşitli nedenlerle soyunup poz veriyor. Dolce & Gabbana’nın İtalyan futbolcuların soyunma odasına girdiği bir reklam çekimi bile hatırlıyorum ben. Fransa Kadın Milli Futbol Takımı da seyirci toplamak için soyunuyor, İtalyan basketçiler de... Kimi yeni yıl takvimine poz veriyor, kimi hayır işi için... Sporcunun soyunup giyinmesine karışmak ne zamandır kulüplerin imajını zedeler oldu? Beşiktaş kulübünün giderek muhafazakârlaşmasını ve bu yasakçı zihniyetini yönetimde sorgulayacak birileri yok mu?
Altan Öymen bile mankenle röportaj yapmayı seviyor
Altan Öymen’in 1950’leri anlattığı “Öfkeli Yıllar” adlı kitabını okuyorum. Daha kitabın başında ilginç bir detaya takıldım. Ertuğrul Özkök siyaset yazmanın ne kadar sıkıcı olduğunu, magazinin çok daha keyifli olduğunu her fırsatta söyler ama bunu Altan Öymen’den okumak ilginç oldu. Diyor ki Altan Öymen; “Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün kadastro çalışmalarıyla ilgili demecini izleyip yazmak daha az ilginçti. Siyasi partilerin lider ve sözcülerinin konuşmalarını dinleyip yazmak bazen ilginçti... Yılın Ankara güzeliyle söyleşi yapmak ise çok daha ilginçti...” 50 yılın politika yazarı Altan Öymen diyor bunu... Kitaba dönemin Ankara güzeliyle röportaj yaparken çekilmiş bir fotoğrafını da koymuş. Magazinin siyasetten daha ilginç olduğunu bundan iyi anlatan örnek olur mu... Hem de Altan Öymen’in ağzından. Keşke Altan Abi arada siyaseti bırakıp, yine böyle ‘çok daha ilginç’ konulara el atsa... Altan Öymen’in Türkiye güzeliyle yaptığı röportaj ne kadar ilginç olur değil mi? (Öfkeli Yıllar, Doğan Kitap, 612 Sayfa, 30 lira)
Bir marka: Desigual
Yıllar önce İspanya’da görmüştüm ama ya bu kadar iyi değillerdi ya da benim dikkatimi bugünkü kadar çekmemişti. Geçen yıl yurtdışından hediye olarak bir kadın paltosu aldım. Patchwork tarzında, rengarenk bir şeydi... Son Amsterdam gezisinde ekipteki kızlara da önerdim; Desigual’i... Bayıldılar... Adamların uzmanlık alanı kadın paltosu. Bu kadar mı tarz şeyler yapılır! Tişörtleri, kazakları, pantolonları hepsinde bir farklılık var. Kadınlar hazırlanın; Mango’dan, Zara’dan sonra Desigual’le yeni bir İspanyol rüzgarı gelmek üzere... Bunu biri Türkiye’ye getirse diye düşünürken öğrendim; YKM anlaşmış, 2010’da Desigual’i Türkiye’ye getirecekmiş. Umarım YKM mağazalarında küçük reyonlara hapsetmezler bu yaratıcı markayı...