Paylaş
Bunların çoğunun da gazetecilerin abartması olduğuna inanıyorlar...
Oysa tam tersi, dizi setlerinde aşk yaşanması kadar doğal bir şey yok...
Sadece kamera önünde olanlar için demiyorum, kamera arkasında da durum farklı değil.
Dizilerde çalışanlar ne yapsın, haftanın en az altı günü 12 saat beraberler...
Arkadaşlarından, eşlerinden, çocuklarından daha çok setteki insanları, rol arkadaşlarını görüyorlar.
Sabah, akşam, gece, mutlu anda, mutsuz anda yanlarında setteki arkadaşları var.
Mola verildiğinde, yemeğe, içmeye gidildiğinde de hep beraberler...
Böyle bir ortamdan aşk çıkmayacak da ne çıkacak?..
Ya oyuncular birbirlerine aşık oluyor, ya yönetmen-oyuncu aşkı ortaya çıkıyor ya da set arkasında basına yansımayan onlarca ilişki yaşanıyor...
50-60 insanı haftanın altı günü aynı mekanlara kapatırsanız, orada kavga da yaşanır aşk da...
Bankacının bankacıyla, aynı binada çalışanların birbiriyle ilişkiye girmesi kadar normal bir şey bu da...
Dizi aşkları hep oldu,
bundan sonra da hep olacak
bu yüzden...
Herkes kendi reytingini ölçerse
TRT’nin reyting ölçümlerinde haksızlığa uğradığı şimdiki Genel Müdür İbrahim Şahin’le ortaya çıkmış yeni bir iddia değil, yıllardır TRT’cilerin söylediği bir şey...
Ancak şimdi bir adım daha attılar, bir süredir sert şekilde eleştirdikleri reyting sistemine alternatif bir ölçüm sistemi kurmaya hazırlanıyorlar.
17 Ağustos’ta bunun için ihale yapacaklar...
Sonra da 15 ilde 2 bin 684 denek tespit edip, kendi ölçümlerine başlayacaklar.
TRT’cilerin hevesini kırmak istemem ama yıllar önce Cem Uzan aynı şeyi yapmaya kalkmış, girişimi hüsranla sonuçlanmıştı.
Hatta Cem Uzan TRT’ciler gibi kendi sistemini kendi de kurmamış, AGB’nin o dönem dünyadaki en büyük rakibi olan Nielsen’i Türkiye’ye getirmişti...
Star, AGB ölçümlerinden çekildi, Nielsen’e araştırmalar yaptırdı ama sonuç değişmedi... Bir süre kendi ölçümlerini kendi yayınladı Star, ne rakipleri ne de reklamveren tarafından ciddiye alındı bu rakamlar. Sonunda bu sevdadan vazgeçip, yeniden AGB’ye girmek zorunda kaldı Cem Uzan...
Şimdi TRT aynı şeyi deniyor.
Üstelik onlar bağımsız bir denetçiyle de çalışmayacaklar, kendi kurdukları bir sistemle rakamları açıklayacaklar.
Diyelim ki eylül ayında TRT ilk rakamları açıkladı ve TRT 1 en çok izlenen kanal çıktı...
TRT’nin programlarının Kanal D dizilerine, Show’un programlarına fark attığı açıklandı...
Hatta TRT 2’nin yapımları ilk 100 listesine girdi, TRT Şeş’in bile izlendiği ortaya çıktı...
Ne olacak?..
Kim inanır bu sonuçlara, hangi reklamcı itibar eder?..
Bu sonuçlardan TRT’nin bugünkünden en az iki kat fazla izlendiğinin ortaya çıkacağı kesin...
STV de kendi sitemini kursa aynısı olur, atv de, Show TV de...
Ama reklamveren bu rakamlara bakmaz, AGB’nin verilerine göre reklamını dağıtır.
TRT bu da yetmezmiş gibi diğer kanalları da kendi ölçümüne katılmaya davet etmiş...
Bu sisteme tek girebilecek STV ve Kanal 7 olabilir ki, onların bile var olan reklam gelirini riske atıp bu teklifi ciddiye almaları imkansızdır.
Acun’un komplosu
Geçenlerde bu fotoğrafı bir yerde gördüm “Kasksız bindiler” diye başlık atmışlar altına...
Ne diyeyim, meslektaşlar haklılar! Zaten Acun’un da amacı bu başlığı attırmaktı...
Çünkü bu fotoğrafın perde arkasında, bir TV starının gazeteciden ‘intikam alması’ yatıyor...
Meğer bir hafta önce Acun için biz Kelebek’te “Trafiğe kapalı Bebek Parkı’nda kasksız motora bindi” diye haber yapmışız...
Ben unuttum gitti tabii bu haberi.
Acun’la geçenlerde Bebek’te bir kafede lafladıktan sonra 100 metre öteye gideceğiz, “Gel motorla gidelim” dedi.
Motora atlamamızla birlikte muhabir arkadaşlar fotoğraflarımızı çekmeye başladılar.
Acun muhabirlere dönüp, “Bakın herkesi kasksız geziyor diye haber yapan gazeteciler de kasksız motora biniyor” diye ispiyonladı beni...
Sonra da bana, “İyi oldu sana, benim kasksız haberimi yapar mısın” dedi...100 metre sonra da motordan indik. Anlayacağınız Acun’un komplosuna kurban gittim.
Yoksa kısa mesafe olmasa altımızdaki bu manyak alete kasksız binmek ne Acun’un ne de benim yapacağım iş...
(Meraklısına not: Suzuki’nin Hayabusa modeli bu, 1300 cc... Yani vınnn diye giden bir şey, satış fiyatı 35 bin lira civarında.)
Patrizia kaç lira aldı?
Berlusconi’nin yaşadığı aşk maceraları ciddi bir ekonomi yaratmış durumda.
Berlusconi’yle para karşılığı birlikte olduğunu telefon kayıtlarıyla kanıtlayan İtalyan telekız Patrizia D’Addario bu işi paraya dönüştürmenin yolunu buldu.
Önce Paris’te I Love Silvio diye bir parti düzenledi ve bu partinin onur konuğu oldu...
Şimdi de Türkiye’ye gelip Habertürk’e çıktı.
Merak ediyorum Habertürk, yol ve konaklama ücreti hariç telekıza kaç lira ödedi...
Patrizia bir gecelik ilişki için Berlusconi’den 1.000 Euro almıştı, iki saatlik canlı yayın ücreti ne acaba?
Peki bizim gece aleminin çapkınları canlı yayın sonrası Patrizia’yı rahat bırakmış mıdır...
Telekız bu, canlı yayından sonra sütünü içip yatmaya gitmedi herhalde...
Hangi gece kulüplerini dolaştı, nerelere gitti...
Bizde de 1.000 Euro ödeyecek birileri çıktı mı acaba?..
Paylaş