Atilla Dorsay’ın gözyaşları

Bugünden itibaren "Kaza Tespit Tutanağı" uygulaması başlıyor.

Hasarlı kazalarda sürücülerin anlaşması koşuluyla, benzincilerde, internette olan formlar karşılıklı doldurulacak ve trafik polisi beklemeden trafik raporu tutulacak.

Araçlardan biri sigortalı değilse...

Sürücülerin ehliyeti yoksa...

Sürücüler alkollüyse...

Kamu aracına çarpıldıysa...

Yine trafik polisi beklenmek zorunda.

Bence buna taksiler ve minibüsleri de eklemek lazım.

Onlar en suçlu oldukları kazalarda bile bağıra çağıra haklıymış gibi davranıyorlar, daha önceki hasarlarını da ödetmeye çalışıyorlar.

Özellikle de bayan sürücülere...

Çok yerinde bir uygulama bu ancak trafikte burnundan soluyan sürücüler arasında centilmence anlaşmalar nasıl yapılacak çok merak ediyorum.

***

Vodafone reklamlarında neden aranan kısa konuşuyor?

"Aslan kaçtı müdürüm" diyenin kısa konuşması normal.

"Çaktırma" diyen müdür niye kısa konuşuyor peki?

Telefonu açan müdür değil ki, para ona yazmıyor!

***

Deli’yi dinledikçe
Eurovision’dan umudumu kesiyorum.

Ezel Akay’ın çektiği klip eşliğinde bir kez daha izledim şarkıyı da pek yavan gelmeye başladı bana...

Belki Mor ve Ötesi finale falan kalmazsa, belki yeniden sıradan bir yarışma olarak görmeye başlarız Eurovision’u...

***

Vodafone’un yeni kampanyasında
geyik sürüleri bilboard’ları süslüyor.

O kadar ucuz tarife ki, istediğiniz kadar geyik yapabileceksiniz demenin reklamcası...

Gelen mesaja iki kontör karşılığı "geyik" yazıp yanıt verirseniz, hemen kullanmak zorunda olduğunuz 30 dakika bedava konuşma hakkı kazanıyorsunuz.

Bu mesajları makul saatlerde atmalı ama Vodafone... Bedava diye sabahın köründe ya da gece vakti yarım saat geyik yapacak adamı nereden bulacağız?..

***

Atilla Dorsay
çok mu duygusallaştı?

Yazılarından ya da TV programından çıkarmıyorum bunu, ön gösterimine gittiği her duygusal filmi gözyaşları içinde terk ediyormuş.

Dün sabah da Tilki ve Çocuk filminden çıkarken gözyaşları içinde görmüşler Atilla abiyi...

Bu arada "Tilki ve Çocuk" filmi de dokunaklıymış harbiden.

***

Dağa küsen fare hesabı Paris Hilton’u görmezden gelen Şirin Sever (Sabah) ve Ali Eyüboğlu’nun (Milliyet) protesto argümanlarını çok zayıf buldum.

"Görmeyiz, gitmeyiz, siz yaptınız noldu işte" türünden bir savunma mı olur?

Ya Ali’ye ne demeli?

"Türkiye’nin güzelini Paris seçiyor" sloganına jüri üyeleri itiraz edip, yarışmaya katılmamalıymış!

Yapma Ali, etme Ali!..

Hiç tanımasam seni, show ve celebrity dünyasını hiç bilmiyor bu adam diyeceğim.

Protestocu arkadaşlara tavsiyem, bundan sonra sevgililerine küsüyorlarmış gibi kapris yapmasınlar ünlülere, protesto etmeden önce iki kere düşünsünler...

***

Şölen çikolata çok güzel bir hediye göndermiş, çikolatadan bahsetmiyorum efendim, "notaların şöleni" diye Zeki Müren CD’leri hazırlamışlar...

1963 yılında başlayıp tam 15 yıl süren ve her hafta cumartesi akşamları 19.00’da TRT radyosunda yayınlanan "Zeki Müren’le Baş başa" adlı programın kayıtları var CD’de...

Kemal Cündübeyoğlu’nun sahibi olduğu Band Reklam stüdyolarına gider bu kayıtları yaparmış Zeki Müren.

Band Reklam, şimdi 360 adlı restoranın bulunduğu Beyoğlu’ndaki Mısır Apartmanı’ndaymış, yıllarca bu kayıtlar orada saklanmış ve tamamen şans eseri bu kadar iyi korunmuş.

94 tane Zeki Müren şarkısı var üç ayrı CD’de. Üstelik her şarkının başında da kendi yaptığı anonsu, programının açılış konuşmaları yer alıyor.

Arasanız bulamayacağınız bir Zeki Müren külliyatı yani... Böyle bir çalışma yaptıkları için Şölen’e tebrikler, mutlaka arşivinize koyun bu albümü.
Yazarın Tüm Yazıları