Paylaş
Yani hayatımızın her alanında az bilgi sahibi olup, çok fikir yürütmemizi eleştiriyor.
İşyerinde çalışan-patron...
Evde karı-koca...
Dışarıda arkadaş...
Her yerde hepimizin az data bol fikirle konuştuğunu, yorumlar yaptığını söylüyor.
Biz gazeteciler de dahiliz buna...
Hadi biraz işimiz yorumculuk olduğu, subjektif bir iş yaptığımız için her konuda bilimsel verilerle hareket etmemiz gerekmiyor.
Ama buyrun Arda meselesi...
Az data, bol fikir var...
Sakatlığı seks yapmaya bağlanınca, Arda gözyaşları içinde isyan etti.
Çünkü Sinem Kobal’la yan yana fotoğrafları kondu, yakışıksız bir hâl almaya başladı iş...
Belli ki Arda’nın da kanına dokunmuş bu kadar kaba-saba şekilde özel hayatının konuşulması.
Gözyaşlarını tutamadı.
Galatasaray’ın kaptanına, Türk futbolunun en önemli oyuncusuna bunları yapmaya kimsenin hakkı yok.
Eski futbolcu, basketbolcu arkadaşlarıma sordum, gerçekten de yorgunluk üzerine yapılan seksin sakatlanmaya yol açabileceğini söylüyorlar.
Peki ama Arda’nın bunu yaptığını nereden biliyorsunuz?
Nerede data, nerede bilgi?
Ama fikir çok, neredeyse “Sinem sakatladı” yazacaklar.
Ayıptır, günahtır...
Genç bir futbolcuyla, genç bir oyuncunun yatak odasına da girmeyin artık.
Laf salatası
Konu başlığı “medyada çeteleşme” olunca ilgimi çekti, Doğan Satmış’la Ahmet Tezcan’ın programını izledim Habertürk’te...
Malum bu konuda ağzı fena halde yanmışlardan biriyim.
Boşuna izlemişim programı...
40 dakika boyunca havanda su dövdüler.
Satmış’la Tezcan’a bir tavsiye:
Konuların etrafından dolanacaksanız...
Onu kırmayalım, bunu incitmeyelim diyecekseniz...
İsim vermekten çekineceksiniz...
Seyircinin asla anlamayacağı şekilde kapalı konuşacaksanız...
Dengeleri gözetmekten kırılacaksanız...
Medya programı yapmayın.
Yemek programında da laf salatası var.
Çok güldüm
65 yaşındaki Muharrem Akduman’ın mail’i çok güldürdü beni.
Okuyun siz de güleceksiniz:
Cengiz’ciğim,
hayatımda yerli dizi seyretmedim.
Ancak 3-5 dakika istemeden gözüm kaymıştır.
Ama bizim hanım hastası...
Gece 02.00’lere kadar süren dizileri var.
Ben arka odada TNT, CINE5, Kanaltürk ve CNBC-e’deki kaliteli filmleri izlerken, salondan sesi kısık olmasına rağmen tam bir saat yerli dizinin fon müziği geliyor.
Aynı parça 100 kere tekrar ediliyor...
Sinirlerim bozuluyor...
Eşek dinlese sıkıntıdan ölür yahu!!!
41 yıllık evliliğimiz çatırdıyor.
Ben, gece yarısına kadar yatakta
hatunu mu bekleyeceğim?
Ne olur bunları yaz da en geç 24.00’te
bu iş bitsin, biz de rahat edelim...
Beğendim
BBC’nin 33 madencinin kurtarma operasyonuyla ilgili iki gün süren canlı yayınını...
Hürriyet’in dünyanın bir ucu Şili’deki kurtarma operasyonunu özel olarak gazeteci gönderip yerinde izlemesini...
Nihat, Tuncay, Hakan Balta, Gökhan Zan, gibi oyuncuların milli takımdan uzaklaştırılacak olmasını...
Kusturica’nın gölgesinde kalmasına rağmen Antalya Altın Portakal’ın bu yıl gösterdiği performansı...
THY’nin Manchester United’lı futbolcuları reklam filminde oynatmasını...
Beğenmedim
Safiye Soyman’ın hem MS hastası oğluna hem de 28 yaşındaki genç bir kadına yaşattığı evlilik mutsuzluğunu...
Erman Toroğlu’nun sakatlığı Sinem Kobal ve sekse bağlayıp genç bir futbolcuyu; Arda Turan’ı ağlatmasını...
Bütün dünya medyası Şili’deki madencileri konuşurken Türkiye’de Hürriyet dışında hiçbir gazetenin Şili’ye adam göndermemesini...
Mehmet Aslantuğ’un filmini beğenmeyen gazetecilere karşı gereksiz şekilde sertleşmesini...
Madencilerin cesetleri beş aydır göçük altında dururken, Çalışma Bakanı Ömer Dinçer’in “Şili’deki olay bizde olsa madencileri üç günde çıkarırdık” yaklaşımını.
Paylaş