İkitelli’deki sel görüntülerini izlerken ekranın köşesinde gri bir Peugeot gözüme çarptı. Boğaz’da gezintiye çıkmış kayık gibi salına salına gidiyordu suların içinde...
Tıpkı benimki gibi 307 modeldi, hem de CC’ydi... “Ne kadar çok benim arabaya benziyor” dedim ama üzerinde durmadım. Meğer gerçekten benim arabaymış. Dün sabah gazeteden Erol Işık aradı, bu işlerin uzmanıdır “Sana kötü bir haberim var” dedi. “İkitelli’de Mepa servise bıraktığımız araba sel sularına kapılıp gitmiş, pert olmuş”... İlk sözüm, “Ben televizyonda görmüştüm zaten” oldu. Mepa servisi ıkitelli’de Basın Ekspres yolu üzerinde, arabayı da oradan almıştık. Yıllardır servis olarak da hep orayı kullanırız. Ama biraz yüksekte olduğu için ben selden etkileneceğini düşünmemiştim. Meğer bizim arabayla birlikte Mepa’daki diğer arabalar da, galerideki sıfır araçlar da selle birlikte TIR garajına doğru yollara dökülmüş. Hepsi hurda... şimdi sigortadan ekspertiz gelecekmiş, aracın piyasa değeri belirlenip ödenecekmiş. Tam da geçen hafta Twitter’a arabayı satacağımı yazmıştım... Mirgün Cabas da dalga geçmişti benimle; “Kışa girerken üstü açık araba mı satılır” diye... Bak gördün mü Mirgün satamadım işte, şimdi senin motorunu ödünç alacağım, her tarafı açık kış boyunca püfür püfür gezerim artık... Ben de sel mağduru oldum. Ama insanların canlarının gittiği bir felakette keşke giden bir tek benim araba olsaydı.
Fatih Terim’in yerine Lucescu
Bosna maçı sabahı Federasyon Başkanı Mahmut Özgener’le görüştüm. Mutsuzdu... “Çok iyi oynadığımız söylenemez ama maçı alabilirdik, şansımız da yoktu” görüşündeydi. “Fatih Hoca’yla devam edecek misiniz” diye sordum. Başlığa çıkardığım “Fatih Terim’in yerine Lucescu” görüşünde değildi elbette. Basına da yansıyan “2012’ye kadar Terim’le devam” sözünü bana da söyledi. ılk gün değil ama dünden itibaren Terim’in istifası köşelerde dillendirilmeye başlandı. Ben de aynı görüşteyim. Bugün değil ama bir ay sonra son iki maçta bir mucize gerçekleşmezse bizi bu gruptan çıkaramadığı için Terim istifa etmelidir. Çünkü bu da futbolumuzdaki sel felaketidir. Ve Terim, Belediye Başkanı ve Vali’nin vurdumduymazlığına sahip olmamalıdır. Yerine düşünülecek en iyi aday da Lucescu’dur. Galatasaray ve Beşiktaş’ı şampiyon yapan, Türk futbolunu ve futbolcusunu çok iyi tanıyan Lucescu, 2012 Avrupa Futbol şampiyonası’nda bu takımla iş yapar. Kulüplerimize gelmekte ayak direten Lucescu’nun da bu görevi kabul edeceğini düşünüyorum. Tek engel Shaktar’la olan iki yıllık sözleşmesi... Luce’nin oynattığı sinameki futbolu hiç sevmem ama bugünkünden daha başarılı sonuçlar alacağımız kesin... Bu fikrimi Özgener’e söylemedim ama burada yazıyorum işte.
Burcu’ya nasıl ceza verdim...
İzzet Çapa, bu sezon Nişantaşı City’s’deki mekanını College olarak açmaya hazırlanıyor. Her mekanının açılışında ses getiren prodüksiyonlar yapan Çapamarka ekibi bir college atmosferinde bu kez ünlüleri objektif karşısına geçirdi... Leyla Alaton, Ahmet Hakan, Pınar Tezcan, Özge Ulusoy, Cengiz Abazoğlu, Eda Taşpınar, ıbrahim Kutluay, Osmantan Erkır, ıclal Aydın’ın aralarında bulunduğu 40’a yakın ünlü yer aldı çekimlerde... Kimi basketbol koçu oldu, kimi profesör, kimi öğrenci, kimi sek sek oynadı, kimi de rugby oyuncusu oldu... Serkan şedele’nin çektiği bu fotoğrafların down sendromlu çocuklar yararına sergisi açılacak. Daha sonra da kitabı piyasaya çıkacak... Bu çekimlerde en güzel rollerden biri bana düştü. Sınıfın en yaramaz kızı Burcu Esmersoy’u tek ayak üzerinde cezaya kaldırdım... Burcu pileli mini eteği, uzun beyaz çorapları ve ekose ceketiyle dakikalarca tek ayağı üzerinde durdu çekimler boyunca... Çok eğlendiğimiz bu çekimlerde dersin ne olduğuna ve Burcu’nun cezayı hak edecek ne yaptığına biz karar veremedik. Onu da siz bulun artık... Çarşamba günü açılacak College’e gidenler Ahmet Hakan’ı profesör kılığında, Eda Taşpınar’ı sek sek, Cengiz Abazoğlu’nu rugby oynarken de görebilecek...