Paylaş
Eminim etrafındakilerin moral desteğiyle kısa sürede yenecek hastalığı...
Deniz’le Reha Muhtar’ın ikizleri var.
Doğdukları gün yanlarındaydım...
Deniz Uğur’un meme kanseri olduğu haberleri çıktığı gün, yani dün, Reha Muhtar, Aile başlığıyla bir yazı yazdı...
Diyor ki;
“Ailede konumlar değişebilir...
Aile bölünebilir...
Aile parçalanıp, ayrışabilir.
Ailede roller değişebilir.
Ancak çocuklarla zenginleşmişse eğer aile, bir ömür boyu bitmeyecektir.
İlişkiler biter, aile bitmez.
Aşklar biter, aile bitmez.
Çocuklar varsa aile bitmez.
Küçük çocuklarımın annesi bir operasyon geçirecek önümüzdeki hafta.
Dört gözle kucaklamayı bekleyecekler çocuklarım annelerini.
Aile elbette bu kucaklaşma için sevgisini ayakta, ilgisini teyakkuzda tutacak.
Ailesinin sıcak sevgisi, çocuklarımın annesini zinde ve güçlü tutacak...”
Zor günde eşinin yanında olmayan...
Ayrıldıktan sonra çocuklarının annesine dönüp bakmayan...
Çocuklarını unutup eski eşiyle kanlı bıçaklı olan...
Tüm erkeklere kapak olsun bu yazı. Sana da geçmiş olsun Reha Muhtar.
Kaçıncı baskı?
Erkan Özerman, “Kıvanç Tatlıtuğ havyarı, bozulmuş zeytin ezmesi zannediyordu” dedi.
Herkes Özerman’ı eleştiriyor, “Kaç kişi havyarlı sofraya doğdu” diyerek...
Haklılar!
Ama kimse bu lafın kaçıncı kez söylendiğinin farkında değil.
Yeni söylenmiş gibi davranıyor herkes.
Özerman daha önceki röportajlarında, televizyon programlarında hep bunları söyledi, lise diploması, pasaport olaylarını hep anlattı.
Bu havyar-zeytin ezmesi olayı da kaçıncı baskı saymadım.
Erkan Özerman’ın söylediklerinden çok, bunun yeniymiş gibi manşet olmasına, yeniymiş gibi üzerine yorumlar yapılmasına şaşıyorum ben...
Hayattan ne öğrendim
Esquire dergisinde bu adla sevdiğim bir köşe var. Zeynep Şeker benim hayattan neler öğrendiğimi merak etmiş.
Ben sadece başlıkları vereyim, devamı Esquire’de...
Mükemmeliyetçi olmanın fena bir şey olmadığını...
Bu meslekte kişisel kavgaların uzun sürmeyeceğini...
Hayatı çok fazla ciddiye almanın anlamsız olduğunu...
Yazdığımız yazı ve yaptığımız televizyon programlarıyla dünyayı kurtarmadığımızı...
İnsanların neler düşündüğünü çok da kafaya takmamayı...
9 yıl sonra Erol Büyükburç
Yıllardan 2003...
Erol Büyükburç, Turkcell paketi Shubuo’nun reklamlarıyla ekranda...
Çok bilinen şarkısını, “O gül dudaklarını Shubuo Shubuo Shubuo” diye
söylüyor.
“Milen-yum hari-kası” olarak sunulan Shubuo tam bir hayal kırıklığıydı ama o reklamlar Erol Büyük-burç’un yeniden yıldızını
parlattı.
TV’de jüri üyeliğinin yolunu bile açtı.
Yıllardan 2012 sayılır artık...
Erol Büyükburç yine reklamlarda...
“Vada’dan başkasını sevemem sevemem sevemem” diyor...
Aradan geçmiş 9 yıl...
Erol Büyükburç aynı Erol Büyükburç...
Şarkı aynı şarkı...
Üstelik 9 yıl aradan sonra babanın giydiği kostüm yine aynı
kostüm...
Vada’nın reklamını görünce, Shubuo nostaljisi yapılıyor sandım.
Hep diziciler yapacak değil ya, reklamcılar da eski defterleri karıştırmaya başladı.
Tek sevindiğim, 10 yılda bir de olsa Erol Büyükburç’un başına talih kuşunun konması...
Paylaş