Paylaş
Yapacak bir şeyleri yok.
Cumartesi günü Sarkozy’nin açıklamasıyla birlikte başlayan Batı ittifakının saldırısı sonrasında, haber kanalları akışlarını yıkarak olayı ekrana getirdiler.
Gün boyunca da canlı yayın yaptılar. Hafta sonu Libya Savaşı’nı enine boyuna masaya yatırdılar.
“Savaşın haber kanalları tarafından ayrıntılı aktarılmadığı” izleniminin doğmasında iki neden var:
Birincisi; Amerika, Irak’ta olduğu gibi ilk saldırıları canlı vermedi. Yani elde görüntü yoktu.
Var olan iki füze görüntüsü özellikle ilk gün ekranlarda dönüp durdu.
İkincisi ve daha önemlisi Türkiye’de Afrika uzmanı yok.
Televizyonda Ortadoğu’yla ilgili konuşacak çok sayıda akademisyen, gazeteci, eski büyükelçi bulursunuz...
Avrupa ve Amerika konusunda da öyle... Ya Afrika?
Türkiye yıllarca Afrika’ya uzak kaldığı için gazetecisi de medyası da olaya Fransız...
Yıllarca Sudan’da olup bitenle kimse ilgilenmedi mesela...
Bırakın Gine’de ne olup bittiğini söyleyecek uzmanı, haritada yerini gösterecek birini bulamazsınız.
Afrika’da yaşanan iç savaşları, etnik mücadeleleri derli toplu anlatacak adam sayısı ülkede yok denecek kadar az.
Kuzey Afrika için de öyle...
Tunus, Cezayir, Mısır’la ilgili ne kadar doyurucu yorumlar duyabildik ekranda? Bahreyn’de olup biteni anlatacak bir uzman var mı?
Hep beylik, Batı medyasından devşirme klişe laflar...
Libya’da binlerce Türk işçisi çalışıyor, hesapta ilgi alanımızda olması gerekiyor değil mi?
Ama ülke içindeki dengeleri, Kaddafi’nin Batı’yla bugüne kadarki ilişkilerini çıkıp da anlatabilen bir gazeteci, bir uzman yok işte.
Bunun en büyük nedeni, Türk basınının dış haberler servislerini yıllardır “çeviri servisi” olarak görmesidir.
Uzakdoğu, Afrika, Latin Amerika konusunda uzman çıkaramamasıdır.
Dünya küçüldü diyoruz ama burnumuzun dibindeki ülkelerde olup biteni analiz edecek gazetecimiz yok.
Sonra da çıkmış haber kanallarını eleştiriyoruz. Kuzey Afrika’da bir süredir devam eden olaylar Türk basınının en büyük zaaflarından birini ortaya çıkarmıştır.
Sigara içen İETT şoförü
İETT şoförlerine sigara içmek serbest bırakıldı da bizim mi haberimiz yok?
Gözlerimle gördüm, İETT şoförünün biri cumartesi günü yoğun trafikte Yıldız’dan Beşiktaş’a sigarasını tellendire tellendire ilerliyordu.
Belli ki bunalmış, araçtaki kalabalığa aldırmadan çıkardı yaktı sigarasını.
“Bütün gün trafikle boğuşuyor adamcağız ne yapsın” diyecek halimiz yok.
1- Kapalı yerlerde, toplu taşıma araçlarında sigara içmek yasak.
2- İETT şoförleri trafikle boğuşuyorsa minibüsçüler de boğuşuyor, taksiciler de, dolmuş şoförleri de... Öyleyse onlar da içsin.
İETT aracının plakasını yazıp şoförün başını ağrıtmayayım şimdi ama İETT Genel Müdürlüğü şoförlerini toplayıp bu konuda kesin bir talimat vermeli.
Vasatın yeteneği
Günün birinde;
- Bir yetenek yarışmasında son ikiye sihirbaz ve taklitçi kalmazsa...
- Nihat Doğan taklidiyle gülünmez, Bülent Ersoy taklidi alkışlanmazsa... O yetenek yarışmasından gerçekten bir yetenek çıkacak demektir. “Yetenek Sizsiniz”i sıkı takip ettiğim söylenemez.
Ama hâlâ bu ülkede Nihat Doğan, Bülent Ersoy taklidi yapana “yetenekli” deniyorsa, sıkı takip etmeme de gerek yok zaten. Keşke Süleyman Demirel taklidi de yapsaydı birinci olan. 11 yaşındaki muhteşem sesli kız çocuğu yetenek değil de 20 yıldır yapılan bıktırıcı taklitleri yapmak yetenekse, Acun bu programın formatını gözden geçirmeli ve oylamayı seyirciye bırakmamalıdır.
Bunları biliyor muydunuz?
- Serdar Ortaç’ın üç boyutlu çekeceği yeni klibi için Oscar’lı oyuncu Halle Berry’nin peşinde olduğunu...
- İbrahim Tatlıses’in “Hani Gelecektin” adlı son albümünün 115 bin sattığını...
- Kelebek’in bu yaz üç gelin vereceğini... Melike Karakartal, Arzu Akbaş ve Büşra Bozok’un bu yaz evleneceğini...
- İstinye Park’ta Arjantin’den ithal edilen kirazın kilosunun 100 liraya satıldığını...
- Arjantin’den hafta sonu dönen Onur Baştürk’e “Getirebildiğin kadar kiraz getir” dediğimi...
Paylaş