'Uzun atlama'

ESKİ milli sporcuyum.Aynı zamanda iyi de bir spor seyircisi.

Ancak başlığa bakıp yanılmayın; bu bir spor yazısı değil.

İki gün önce Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ile Trakya'dan gelen konuklarının sohbetine katıldım.

Çiftçinin halini anlatıyorlardı.

Anlatırken artık ancak "uzun atlama" ile geçinebildiklerini söylediler.

Ben de, Başkan Sarıgül de şaşırdık.

"Uzun atlama"nın ne anlama geldiğini anlamaya çalıştık.

Meğer çiftçi, çaresizliğini ötelemenin yolunu bulmuş.

Elindeki traktörü satıp, taksitle yenisini alarak geçimini temin etmeye çalışıyor.

Böylece borçlarının vadesini uzatmış oluyor.

Siz de övünün ve deyin ki, "traktör satışları hızla artıyor"!

* * *

Biz İstanbul'dakiler sıkça unuturuz.

Silivri'den sonra da, Pendik'ten sonra da başka bir Türkiye vardır.

İşte o gün, o Türkiye'nin ahını işittim.

Ve "uzun atlama"nın, çiftçinin arasındaki yeni ve yakıcı anlamını öğrendim.

Aynı akşam HABERTURK'teki Türkiye'nin Seçimi programımızda Özlem Gürses ile Mehmet Ağar'ı konuk ettik.

DYP Genel Başkanı, Türkiye'nin dört bir köşesini sabırla geziyor.

Ondan da dinledik ki, vatandaş yanıyor olsa da, "şimdilik" dumanı çıkmıyor.

Türkiye yeni bir dip dalgaya gebe.

Bunu kamuoyu yoklamalarıyla biraz fark ediyorsunuz.

Biraz geriye, 2002 yazına gidin.

Erken seçim kararı alan Meclis'teki partileri düşünün.

O günlerde uçuşan anketleri aklınıza getirin.

Sonra 3 Kasım 2002'nin sonucu bir hatırlayın.

Nereden nereye değil mi?

* * *

Önümüzdeki dönemde dört partili bir Meclis görünüyor.

Bunu iktidarın araştırmaları da doğruluyor.

Oyu azalan AKP'de, cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında bu eğilimin nasıl seyredeceği merak ediliyor.

İktidarın cumhurbaşkanlığı seçimindeki tavrı, soldaki tepki oylarını istemese de CHP'ye akıtıyor.

MHP'nin de bu dönemde Meclis'te olacağı kesin.

Bu partilerin "limitleri" aşağı yukarı belli.

Son dönemde yaptığı çıkışlarla "siyasal" farkını ortaya koyan DYP'nin "sayısal" durumunun ne olacağı ise hiç belli değil.

Eriyen ve el değiştiren merkezi yeniden inşa edebilecek mi, bunu zaman gösterecek.

Zaman derken çok uzun bir dönemden söz etmiyorum.

Eğer bir şekilde seçim erkene çekilmezse, 266 gün sonra sandık başındayız.

Yeri gelmişken belirteyim.

Yüksek Seçim Kurulu ile hükümet arasında görüş ayrılığı var.

Hükümet seçim erkene çekilse de, seçilme yaşını 25'e indiren hükmün geçerli olacağı görüşünde.

Yüksek Seçim Kurulu ise bunun ancak seçim zamanında yapılırsa mümkün olabileceğini düşünüyor.

Hükümet bu sorunu aşar ya da bu riski almayı kabullenirse, temmuzda önümüze sandık gelecektir.

Neden derseniz...

Kurak geçeceği bilinen bir yazın sonrasında, artık ancak "uzun atlayarak" hayatını sürdürebilen çiftçinin karşısına, iktidarda ve aklı başında hiçbir politikacı çıkmak istemez de onun için.
Yazarın Tüm Yazıları