LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
SEZEN AKSU’nun Amsterdam’daki muhteşem konserinde gördüm.
Tekerlekli sandalyedeki tanıdık bir simaydı.
Ona refakat eden ise Amsterdam Belediye Başkanı Job Cohen’di.
Salonu dolduran Hollandalılar tanıyorlardı.
Hollanda’daki kırk yılın ardından artık dördüncü kuşaklarıyla burada olan Türkler de.
Tekerlekli sandalyedeki hanımefendi, Amsterdam Belediye Başkanı’nın eşi Lidie Cohen’di.
Job Cohen, ne konserde, ne de sonrasında eşinin yanından ayrıldı.
Konserin açılışını yaptı, sonra da ilgiyle izledi.
Resepsiyonda da hemen her konukla ilgilendi.
Etrafında çantasını, telefonunu, gözlüğünü taşıyan görevlileri yoktu.
Karşımızda bir insan vardı.
Salondaki diğerlerinin de insan olduğunu bilen bir insan...
Ve eşinin tekerlekli sandalyesini sürerek ayrıldı salondan.
* * *
Bütün bunları neden yazdığımı anladınız.
Gücünü oturduğu koltuktan alanları bilirsiniz.
Bizde mebzul miktarda vardır.
Adeta özel yaratılmışlardır.
Etraflarındaki halelenmedekiler ise onların gözünde sanki sıradan birer eşyadır.
Sanırlar ki, kendilerinin o toplulukta bulunmaları lütuftur.
Alçak dağları yarattıklarını zannederler.
Arzın merkezi kendileridir.
Öyle bakarlar, öyle davranırlar...
* * *
Geçen yazımda, böylesi dev bir konserde neden Türkiye’den bir siyasi yok diye sormuştum.
Aldığım elektronik postalarda farklı tepkiler vardı.
Yanlış anlayanlar olmuş.
Diyorlar ki, onların olmaması, konserde bir eksikliğe yok açmadı ki...
Haklılar.
Benim yaklaşımım zaten farklıydı.
Günümüz dünyasında sanatın açabileceği yolların altını çizmekti amacım.
Avrupa Birliği için tanıtımsa, işte orası bir fırsattı.
Türkiye Cumhuriyeti, Tanıtma Fonu’ndan ciddi bir yardım yapmış ama kendisi zaten orada olan büyükelçisi tarafından temsil ediliyordu.
Tekrar söylüyorum ki, bunlar fırsattır.
Günümüz dünyasında tanıtım, "tanıtım yapılacaktır hazır ol" diyerek, emir komutayla yapılmıyor.
Bazen bir spor karşılaşması, bazen bir konser, bazen bir belgesel, en masraflı reklam kampanyasından daha etkili izler bırakabiliyor.
* * *
Amsterdam’daki Sezen Aksu ile Metropol Orkestrası’nın birlikte sahne aldıkları konser de tam böylesi bir fırsattı.
Uzun uzadıya yazmıyorum.
Tek kelimeyle muhteşemdi.
Resepsiyonun sonuna doğru Amsterdam Belediye Başkanı Job Cohen ile ayaküstü konuştum.
Orada neden olduğunu ve gelecekte neler yapılabileceğini iyi biliyordu.
Kulsan Vakfı ile İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın çabalarının ne anlama geldiğinin farkındaydı.
Altını çizerek tekrarlıyorum...
Keşke bizden birileri de, "bakmak" için değil "görmek" için orada olsalardı.
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Yazarın Tüm Yazıları