Rumelihisarı’nda neler oluyor?

SON günlerde Rumelihisarı konuşuluyor.

Yaz aylarında düzenlenen konserlerle Rumelihisarı zaten her zaman gündemde olurdu.

Ancak bu kez farklı.

Bu kez olumsuzluklar gündemde.

Ve Rumelihisarı bu olumsuzluklar içinde tartışılıyor.

Hisarla ilgili Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’la konuştum.

Önce kısa bir bilgi.

Rumelihisarı’nda mini bir amfitiyatro var.

Kapasitesi 1200 kişi.

1953’te "İstanbul’un Fethi’nin 500. Yılı" için bir düzenleme yapılması amaçlanmış.

Ama yetiştirilememiş.

Düzenleme projesi 1958’de yapılabilmiş.

Proje yarışmasına katılan 12 çalışmadan Doğan Tekeli, Sami Sisa ve Metin Hepgüler’in projeleri yarışmayı kazanmış ve uygulanmış.

Bu çevre düzenlemesinden sonra, Rumelihisarı’nda hiçbir şey yapılmamış dersem, yanlış olmaz.

Mini amfitiyatro da esasen mehter gösterileri için hazırlanmış.

Sonrasında Rumelihisarı’nı kitlelere duyuran yaz konserleri gelmiş.

* * *

Uzun uzadıya tarihçesine girmeyeyim.

Yaz konserleri içinde unutulmayan bir Mustafa Oğuz’un yaptıkları var.

Bir de Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş.’nin ortaklaşa düzenledikleri.

Kültür A.Ş.’nin Genel Müdürü olduğum dönemde benim de çorbada tuzum oldu.

Bugün yaşanan olumsuzlukları görünce altını çizeyim.

Bu mekánda, açık artırmalı bir ihale yapılarak büyük paralar kazanılacak bir organizasyonun yapılması mümkün değil.

Ayrıca doğru da değil.

Nitekim, biz yaptığımız etkinliklerde ticareti değil, İstanbullulara alternatif bir mekán kazandırmayı hedeflemiştik.

Bunda da başarılı olduk.

Mustafa Oğuz’un yaklaşımı da çok farklı değildi.

Ne tesadüf ki, onunla da dün akşam Bodrum’da yemekte karşılaştık.

Hal hatırın sonrasında Rumelihisarı’nı konuştuk.

Hayıflandık.

* * *

Kendisi de bir mimar olan Kadir Topbaş, yaptıkları çalışmanın orada minare kalıntısı bulunan camiye ilişkin rölöve araştırmasından ibaret olduğunu söyledi.

Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç da, gazetelere yansıdığı gibi bir uygulama projesinin olmadığını açıkladı.

Sayın Koç, böylesi mekánların koruma kullanma dengesi içinde değerlendirilmesini zaten istiyor.

Meramını halk diliyle anlatmayı da seviyor.

Korumanın, "turşusunu kurmak" anlamına gelmediğini özellikle belirtiyor.

Yeni bir düzenlemenin gerektiğini söylemekten çekinmiyor.

Peki, ne yapılmalı?

İlk olarak şu uçlarda gezinmekten, yani "ya o, ya da bu" restleşmesinden vazgeçilmeli.

Rumelihisarı 30.000 metrekarelik kocaman bir alanda kurulu.

Yapılacak yeni bir düzenlemeyle, rölöve kayıtlarına ulaşılabilirse Boğazkesen Mescidi de ihya edilebilir.

Sur içindeki eski yerleşim yerine, yine eski İstanbul evleriyle çeşitli kültürel mekánlar, sosyal alanlar ve turistik ürün satış reyonları da oluşturulabilir.

Bütün bunları yapıp, atıl Rumelihisarı’İstanbul için gözde bir cazibe merkezine çevirmek mümkün değil mi?

O zaman ne diye kavga ediyoruz?
Yazarın Tüm Yazıları