Keşke ve keşkek

KENDİME yasakladığım, birlikte çalıştıklarımdan ise hiç duymak istemediğim sözcükler vardır.

Bunların başında "keşke" gelir.

Bu sözcük dilimize Farsça’dan girmiş.

Türk Dil Kurumu, sözcüğün pişmanlık ya da özlem ifade ettiğini söylüyor.

Yaygın kullanımında pişmanlık daha ağır basıyor.

Bu sözcüğü başlığa taşımama Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç vesile oldu.

Daha doğrusu, Bülent Arınç’ın "keşkek" düşkünlüğü.

İlginçtir; bu sözcük de dilimize Farsça’dan girmiş.

Ege’nin yöresel bir yemeği imiş.

Dövülmüş buğday ile etin uzun süre kaynatılmasıyla yapılan bu yemek, Bülent Arınç’ın siyasi kariyerinde önemli bir yere sahipmiş.

Haber, gözünüze takılmış olmalı.

Egem Platformu ile Manisalılar Derneği’nin yöneticileri, Bülent Arınç’ı ziyaret etmişler.

Ziyarette Bülent Arınç demiş ki: "Nisan hayırlı bir aydır. Milletvekili seçildikten sonra bana gönderdiğiniz keşkekin gücüyle TBMM Başkanı seçilmiştim. Nisan ayında bu güce tekrar ihtiyacım olacak."

Bunu duyan hemşerileri, her yıl sonbaharda yapılan Keşkek Günü’nü Nisan ayına almaya karar vermişler.

Bu yıl Keşkek Günü, 2-11 Nisan’da düzenlenecek olan Ege Fuarı kapsamına alınmış.

Haberi okuyunca, "keşkek" başımıza neler açmış diye düşündüm.

Savunma Bakanı Vecdi Gönül de kara kara düşünmüş olmalı.

Nasıl atladım diye...

Hatırladınız değil mi?

AKP’nin TBMM Başkan adayı olarak Vecdi Gönül’ü isteyen Recep Tayyip Erdoğan, 2002 Kasım seçimlerinin hemen ardından İspanya seyahatine çıkmıştı.

Daha havadayken bir başka isim başkan adaylığını açıklayıverdi.

O isim Bülent Arınç’tı.

Bugün kendi sözlerinden anlıyoruz ki, adaylığının ardında "keşkek"in gücü varmış.

Ve nisanda yeniden ihtiyacı olacakmış!

* * *

Varsayımlar üzerine konuşmak hoşuma gitmez.

Ama bir düşünün.

O günlerde Recep Tayyip Erdoğan neden Vecdi Gönül demişti?

Ve olabilseydi, sonrasında Türkiye tablosu nasıl biçimlenirdi?

Hepsinden önemlisi, bugün acaba ne halde olurduk?

Artık bu soruların da, verilecek cevapların da fazla bir anlamı yok.

Türkiye, bugün "derin" bir uzlaşma arayışı içinde.

İşin kötüsü, AKP’nin ileri gelenleri böyle bir arayışın varlığının farkında bile değiller.

Ya da öyle görünüyorlar.

Onlara göre, ülke güllük gülistanlık.

Kısacası, iktidar böylesi bir rahatlık içinde.

Peki, muhalefet?

O cenahta sesi gür çıkan bir koro var. Koronun yegáne görevi, Recep Tayyip Erdoğan’ı Çankaya’ya çıkma kararından vazgeçirmek.

Yukarıdaki haberi okuyunca...

Yeniden aklıma takıldı.

Hadi Başbakan’ı vazgeçirdiniz diyelim. Ya Bülent Arınç’ı ne yapacaksınız?

O zaman korodan yükselecek nida, buram buram pişmanlık kokan ve çok daha gür bir "keşke" olmayacak mı?

Nisanda yapılacak yeni Keşkek Günü, hayırlara vesile olsun!
Yazarın Tüm Yazıları