Gerçek, acı ve yakıcıdır

GERÇEK, çoğu zaman yüzleşilemez derecede acı ve yakıcıdır.

Hemen hepimiz böyle bir yüzleşmeden kaçarız.

Ertelemeyi, ötelemeyi yeğleriz.

Gün gelir, bıçak kemiğe dayanır.

Bazen kaçılan gerçeği en sarsıcı biçimde söylemek gerekir ki, doğru anlaşılsın...

Deniz tarihçisi Ali Haydar Emin Alpagut’un yaklaşık yüz yıl önce söyledikleri, tam da böyle sözler...

Alpagut diyor ki, denizler tükenmez bir zenginlik ve güç kaynağıdır.

Biz denizci bir millet olmayabiliriz.

Ama öyle bir coğrafyadayız ki, burada ancak stratejik, politik ve ekonomik gücüyle denizlere hákim bir millet yaşayabilir.

Bu coğrafya, kendisine böyle bir sahip buluncaya kadar keşmekeşten kurtulamaz.

İnsanlar tabiatın kurallarına uymadan yaşayamazlar.

Türkler, ya denizci olmaya, ya da eski vatanlarının kızgın çöllerinde çobanlık etmeye mahkûmdurlar!..

Alpagut’un sözleri sarsıcı değil mi?

* * *

Bugün, Denizcilik ve Kabotaj Bayramı. Kim bu bayramın farkında?

Bu ülke iki yarımadadan oluşmuyor mu?

Kara sınırlarının üç katından daha uzun, dünyanın en güzel kıyıları bu ülkede değil mi?

Böyle bir ülkede sırtını denize çevirerek daha ne kadar yaşanabilir?

Bu bayram, seksen yıl önce sahillerimiz arasında kendi gemilerimizin yük ve eşya taşımacılığı yapma hakkını kazanmış olmasının bayramı.

Peki kazanılan bu hakkı ya da avantajı, doğru kullanabiliyor muyuz?

Tek kelimeyle hayır.

O zaman neyin bayramı bu?

Bugün yine resmi törenler yapılacak.

Böylesi bir yaz gününde protokol müdürlerinin duymadığı azar kalmayacak.

Rauf Tamer’in "O Kafa" dediği anlayış için "kutlanan" basit bir formaliteden ibaret.

Kutlamanın kendisine gelince, işte asıl olan o!

O yüzden bizde yapılan kutlamalarda kürsüye çıkan, katılan protokolü doğru bir biçimde sıralayarak selamlamak ve sözlerine öyle başlamak zorunda!

Neden?

Dünyanın neresinde böyle bir uygulama kaldı?

* * *

Siz bugünü gerçek anlamda denize ayırın.

Dikkatle bakınca farkına varacaksınız.

Türkiye için sayıları çok az da olsa, bugün denizler bembeyaz yelkenlilerle, motorlu teknelerle dolu olacak.

Televizyonlar ile gazetelerdeki o küçücük haberleri izleyin ya da okuyun.

1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı, beni çocukluk yıllarıma götürdü.

Doğum yerim Hereke’nin bir sahil kasabası olması şansımdı belki.

"Optimist"ten "Şarpi"ye kadar her yelkenli sınıfından tekneler süslerdi körfezi...

"Tek Çifte"den "Sekiz Tek"e kadar da kürekli tekneler...

Yıllarca yelken yaptım; Milli Takım’a seçildim.

Başka ülkelerde yarıştım.

Bugün geriye bakıp İzmit Körfezi’nde yapılan dünya şampiyonasını düşünüyorum.

Bir de bugünü...

Sadece bir adım daha ileride olsak gam yemem.

Bugün denize gidin.

"Onlar"ın zaten protokol gereği yaptığı konuşmaları, protokol gereği alkışlayanlardan olmayın.
Yazarın Tüm Yazıları