Paylaş
ABD, bir yandan başta Irak, Ortadoğu’yu karmakarışık edip gitmekle ağır eleştirilerinin hedefi; bir yandan da Obama yönetimi ile birlikte Ortadoğu’yu boşlamak ve “gerekli liderliği göstermemek” ile.
Dünyanın “tek süper devlet” sıfatı taşıdığı için, “tek kutuplu” uluslararası sistemin merkezindeki “lider” ülkesinin Başkanı’nın “Dünya” hakkında, hele hele Irak’ta IŞİD’e karşı “hava harekâtı” ile tekrar “silahlı müdahale”ye sınırlı da olsa, geri dönüş yaptığı bir sırada neler dediği, ne düşündüğü, Ortadoğu’nun geleceğine nasıl baktığı önemli.
Bu yönüyle, NYT köşe yazarı Tom Friedman’ın Başkan Barack Obama ile yaptığı söyleşi, gerçekten çok ama çok önemli. “Obama ile Amerika ve Dünya’ya dair” başlığıyla yayımlanan söyleşide, ABD Başkanı’nın özellikle IŞİD ile ilgili sözleri bizi yani Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor.
Obama, “İŞİD’i geri püskürtmekte stratejik bir çıkarımız var. Suriye ve Irak’ta bir çeşit halifelik oluşturmalarına izin vermeyeceğiz” diyor ve ekliyor: “Bunu ancak sahada boşluğu dolduracak partnerlere sahip olursak yapabiliriz. Sünni aşiretlere, yerel valiler ve liderlere ulaştığımızda, bir amaç uğruna mücadele ettiklerini düşünmeliler. Aksi halde, IŞİD bir süre için kovalarız ama uçaklarımız gider gitmez, onlar da geri döner.”
Obama, “Irak hava kuvvetleri ya da Kürt hava kuvvetleri görevini üstlenmeyeceklerini” de belirtiyor. Ancak, ABD’nin Irak’a hava bombardımanı yoluyla da olsa “silahlı müdahale”ye geri dönüşünün, “Erbil’e IŞİD tehdidi”, ayrıca “Irak Kürt petrol havzalarının da tehdit altına girmesi” bir yandan da “Ezidiler ile Hristiyanların Vahhabi-Selefi unsurların soykırımı” tehlikesiyle yüz yüze kalması üzerine gerçekleştiğini not edelim.
Bu durumda:
1) Erbil’in yani “Kürdistan Bölge Yönetimi”nin güvenliği ABD güvencesi altına alınmıştır;
2) Suriye-Irak toprakları üzerinde IŞİD’in “Hilafet Devleti” kurmasına, orada bir Vahhabi-Selefi “İslam Devleti”nin varlığına Washington tarafından izin verilmeyecektir.
3) Bunun için, IŞİD’den boşaltılacak alandaki boşluğun doldurulması için ABD, “bölgesel aktörler” ile özellikle ve öncelikle Iraklı Sünniler, Şiiler ve Kürtlerle bir olmaya gayret edecektir. Suriye’de ise İran ve Rusya’nın tutumu dikkate alınacaktır.
ABD’nin bütün bu konularla ilgili “NATO müttefiki” Türkiye, bu fotoğrafın neresinde?
ABD kamerasının vizöründe şimdilik pek görünmüyor. Zaten, ABD’nin IŞİD’e karşı “bombardımana” girişmesi, diplomatlarını ve vatandaşlarını IŞİD rehin olarak kaptırmış olan AKP iktidarının istemediği bir gelişmeydi. Türk rehinelerin güvenliği nedeniyle IŞİD’e yönelik bir operasyon düzenlenmesini istemeyen Ankara’nın bu beklentisini ABD dikkate almadı.
Dahası, dün gelen haberlerde, operasyon öncesinde, Ankara ile detaylı operasyonel bilgileri paylaşmadığı öne sürüldü.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu perşembe gecesi geç saatlerde aradı. Yabancı diplomatik kaynaklar, bu görüşme sırasında Kerry’nin Davutoğlu’na, operasyon konusunda “herhangi detaylı bir bilgi vermediğini” kaydetti.
O gece, Dışişleri Konutu’nda ardından da gece yarısı Başbakanlık Konutu’nda yapılan Irak zirvelerinde, IŞİD’in ilerleyişi masaya yatırıldı.
Cumhuriyet gazetesinde yer alan habere göre, üst düzey bir yetkili, “Obama’nın açıklamalarındaki operasyon talimatı ABD’li diplomat ve askerleri korumakla ve insani yardım dağıtmakla sınırlı kalacaktır” dedi. Ancak Dışişleri’nin bu öngörüsü de doğru çıkmadı.
“Bizim mahalle” yani Ortadoğu, karışık ve sıkıntılı. Türkiye’nin önünde zor bir dönem var. Kendisinden Ortadoğu’da beklenen rolü, ne yazık ki, yerine getiremediği görünüyor.
Ortadoğu politikasını yeniden belirlemesi, özellikle İD’e (IŞİD) karşı konumunu “netleştirmesi” gerekiyor.
Tabii, bunun için ve bundan kendi kimliğini tanımlaması şart. Bu konularda, “gerekeni” yapmazsa, yapamazsa zaten zor olan gelecek, kendisi açısından çok daha çileli ve acılı olabilir.
Yani, Türkiye’nin tüm profili, bu arada Ortadoğu profili “değişmek” zorunda.
Karar, Türkiye’nin...
Paylaş