Paylaş
Bir süre sonra, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt da, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) ne yapacağını Erdoğan-Bush görüşmesinin sonucuna bağlamıştı.
Görüşme bugün. Ama, son 48 saat içinde, bu görüşmenin muhtemel sonucunu belirleyecek önemde gelişmeler cereyan etti.
1- Amerikan Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın “Genişletilmiş Irak’a Komşu Ülkeler Konferansı” toplantısı için İstanbul’a gelmeden önce Ankara’da yürüttüğü temaslar;
2- Irak Başbakanı Nuri el-Maliki’nin yanında, Kürt kökenli Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari ile birlikte İstanbul’a geldiğinde, bir “Irak hükümet önerileri paketi”ni beraberinde getirmesi;
3- Ve, en önemlisi, Erdoğan-Bush görüşmesinden 24 saat önce, Başbakan Washington’a ayak bastığı sıralarda, dün sabahın erken saatlerinde kaçırılmış 8 askerin serbest bırakılması.
Bu gelişmelerin herbiri, birbiriyle ve bugün yapılacak Erdoğan-Bush görüşmesinin muhtemel sonuçlarıyla bağlı. Hiçbir şey, “raslantısal” bir olaylar dizisi şeklinde cereyan etmiyor.
Bu gelişmelerin tümü, en yakın vadede, Türkiye’nin Irak’ta gerçekleştirebileceği “geniş kapsamlı” bir askeri operasyonu önlemeye; orta-uzun vadede ise Türkiye-ABD ve Türkiye ile Kuzey Irak’taki Kürt yönetimi arasındaki ilişkilerin alacağı şekil ile ilgili.
***
Kaçırılan 8 askerin serbest bırakılacağını, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün salı akşamı (30 Ekim) gecesi Çankaya Köşkü’nde verdiği resepsiyonda öğrenmiştim. Sorun, “serbest bırakılıp bırakılmayacakları” değildi. “Serbest bırakılacakları” kesindi. “Zamanlaması”nın ne olacağı belli değildi. Büyük bir ihtimal ile, Erdoğan-Bush görüşmesi öncesine denk getirileceği ve “olumlu izdüşümü”nü Beyaz Saray’daki görüşmenin üzerine düşüreceği ise belli idi.
Önceki sabah, Çırağan Oteli’ndeki “Genişletilmiş Irak Konferansı”nda Irak hükümet sözcüsü Ali el-Dabbagh ile karşılaştım. Eski bir tanıdık. “Bugün kaçırılan askerler konusunda müjdeli bir haber geleeek” diye fısıldadı. Bana ilettiği bu bilginin üzerinden 24 saat geçmeden askerler serbest bırakıldı. Ayrıca, dört-beş adımdan oluşan ve PKK ile mücadeleyi öngören “Irak hükümetinin önerileri”ni getirdiklerini ekledi.
Yani, Bağdat’taki merkezi hükümet, “bilgi sahibi” ve olayın içindeydi. Bağdat’tan İstanbul’a gelen Nuri el-Maliki’nin ve sözcüsünün “bilgi sahibi” olmaları, Bağdat’taki Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin “bilgisi olmadan” olabilir mi? Mümkün değil.
Kaçırılan askerlerin teslim edilmesi ve teslim alınması işini yürüten Irak Kürtlerinin önde gelen “sivil toplumcusu”, eski bir Kürt bakan olan Hüseyin Sincari idi. Hüseyin Sincari, “Transparency International” adlı kuruluşun Kuzey Irak’taki başı. Hem Talabani ile hem de Barzani’ler ile yakın ilişkisi var. Kaçırılan askerlerin teslim edileceği bölge, Barzani yönetimi altında.
Yani?
Yanisi şu: Irak Kürt liderleri, PKK ile doğrudan temas kurdukları görüntüsü vermemek ve bu yüzden Türkiye tarafından itham edilmemek için, bir “sivil toplum örgütü’ üzerinden PKK ile kaçırılan askerlerin serbest bırakılması temasını yürütmüş oldular.
Bunu, “ABD baskısı” ile mi yaptılar? Olabilir. Gelişmelerden, ABD’nin haberdar olmaması zaten imkansızdı. Zaten, 8 askerin Türkiye’ye nakledilmesinde devreye Amerikalılar da girdi. Bu anlamda, Cuma günü Ankara’ya, Cumartesi günü İstanbul’a gelen Condoleezza Rice’ın “kaçırılan askerlerin akıbeti”, bir başka deyimle, “ne zaman serbest bırakılacakları” konusunda bilgisinin olmaması imkansız görünüyor.
***
Bütün bunlardan ne çıkıyor?
Erdoğan-Bush görüşmesi öncesi, PKK ile ilgili olarak “sonuç almaya” yönelik gelişmelerin Kuzey Irak’taki Kürt yönetimi ile işbirliğinden geçtiği mesajı, bu görüşmeye iletilmiş oluyor.
Iraklı Kürt liderler, “sınır ötesi operasyon” konuşulurken ve bunun Beyaz Saray’da masaya getirileceği tahmin edilirken, bunu gereksiz kılacak türden, Türkiye’ye yönelik bir “iyi niyet adımı” atmış gözüküyorlar. En azından, Bush’a Erdoğan karşısında böyle bir “koz” iletilmiş oluyor ve “sınır ötesi operasyon”un meşruiyeti uluslararası camia bakımından zora sokuluyor.
Bu arada, unutmayalım, İsrail, kaçırılan askerlerini (8 değil, 3 kişi), Hamas ve Hizbullah’ın elinden, Lübnan ve Gazze’nin bazı bölümlerinde taş üstüne taş bırakmaması rağmen halen kurtaramadı. Oysa, Türkiye’nin 8 askeri, “sınır ötesi operasyon” olmadan, başka “işbirliği” mekanizmalarıyla bıraktırıldı.
“Mesaj” burada. Nuri el-Maliki’nin getirdiği “Irak önerileri” ile, ve Kuzey Irak’taki Kürt yönetiminin, artık “Türkiye’yi PKK konusunda ciddiye aldığı, işin şakaya gelir yanı olmadığı”na ilişkin “adımlar” attığı öne sürülürken, bunun “somut ifadesi” olarak 8 asker serbest bırakılmışken, kim, Tayyip Erdoğan ile George W.Bush’un “sınır ötesi operasyon”un “ayrıntıları”nı konuşabileceklerini umut edebilir ki?
Uzun süredir beklenen ve ne sonuç vereceği büyük bir merakla beklenen Erdoğan-Bush görüşmesinin sonucunu, son 48 saatte olup-bitenlerden bağımsız olarak anlayamayız. Anlamamalıyız.
Paylaş