“Silahsız Kürt sesi”ne kulak verin...

Bu köşedeki “Kanı Durdurmak İçin...” başlıklı son yazının son bölümünü bir kez daha hatırlayalım:

Haberin Devamı

“Günlerdir hükümetin ‘Açılım süreci’ndeki zaafları ve hatalarına vurgu yaptık. Şimdi ‘Kürt aktörler’e, ‘bir araya gelin ve silahlı tırmanışa dur demek için sesinizi yükseltin ve örgütü ‘eylemsizliğe’ davet edin’ diye seslenmeye hakkımız var. ‘Eylemsizlik’ geçici bir uygulama olacak. Biliyorum. Ama, ‘operasyonları durduracak’ ki, bu sorunun çözümü için, yakın geçmişin dersleriyle yeniden yola koyulmak için hepimize nefes aldıracak. BDP’liler, tutuklanmamış olan KCK’lılar, Kürt STK’ları, kanaat önderleri, ‘silahsız mücadele’yi başlatmak için sıra sizde!”

Bu çağrı ve benzerlerine cevap dün Diyarbakır’da Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Galip Ensarioğlu’nun 99 STK adına yaptığı açıklama ile geldi. En can alıcı bölümünü okuyalım:

Haberin Devamı

“Her türlü operasyonlar durmalı, PKK eylemsizlik kararı almalıdır.”

Diyarbakır’da dört gün boyunca bu “anahtar sözcükleri” yerleştiren açıklama üzerinde 100 dolayında STK çalıştı. Bu kuruluşlar ve Kürt şahsiyetler, “Dağ” ve “İmralı”ya duyarlıdırlar ve bunlar dışında kalan alandaki en etkili “Kürt sesi”ni temsil ederler. O yüzden bu “ses”e Ankara’nın ve Kandil ile İmralı’nın kulak vermesinde yarar var.

Tabii ki, bu “ses”e “karşıt taraflar”dan yükselen bazı “parazitler” de karışacaktır. Nitekim, BDP milletvekili Emine Ayna bir gün önce yaptığı konuşmada “Yaşanan son gelişmelerin ardından, önce bazı köşe yazarlarının, ardından da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘ateşkes çağrısında bulunmalarını’ istediğine” değinerek “Bu isteklerde bulunanların Kürtlerin neler yaşadığını bilmediğini” ileri sürdü. “Bu çağrıyı 2006’da zaten yaptık” dedi, “derin devletin bu çağrıyı provoke etmek istediğin”den dem vurdu ve “Bu yüzden ateşkes çağrısında bulunmuyoruz” dedi.

“Parazitler”den biri bu. Yukarıya alıntıladığımız “çağrı”yı yapan Diyarbakır’daki 99 sivil toplum örgütü ve mensupları “Kürtlerin neler yaşadığını bilmiyorlar” mı?

Aynı çağrıyı yapan bizler bilmiyor muyuz?

KCK operasyonlarına karşı çıkan, Kandil ve Mahmur’dan gelenlerin tutuklanması ve yargılanmalarını “devletin” hatta “Cumhuriyet tarihinin en büyük ayıbı” olarak niteleyen ve devleti “güvenilmez” kıldığını söyleyenler, hapishanelerdeki taş atan çocuklar için sesini yükselten bizler değil miyiz?

Haberin Devamı

“Kürtlerin neler yaşadığını” gayet iyi biliyoruz. Bildiğimiz başka şeyler de var; örneğin PKK içindeki “iki çizgi”nin var olduğunu ve bazı BDP’lilerin bu “iki çizgi”den “şiddet tırmanışı” yanlısı olduklarını da.

Tam da bu bakımdan 99 STK’nın “operasyonlar dursun, PKK eylemsizlik kararı alsın” çağrısı güçlüdür ve anlamlıdır.

***           ***          ***

“Şiddet eğilimi” tek taraflı olmadığı gibi “parazit” de tek taraflı değil. Nitekim, Diyarbakır’dan yükselen çağrıya Ankara-İstanbul ekseninde bazıları hemen “PKK istedi, açıklama metni değiştirildi” damgasını vurdular.

Fırat Haber Ajansı’ndan yayınlanan bildiride, “tek taraflı ateşkes çağrısı” yapılmaması istenmiş, onun üzerine Diyarbakır açıklaması bazı sözcükler değiştirilerek yapılmış.

Haberin Devamı

Galip Ensarioğlu, bu iddiayı reddediyor ama varsayalım ki, öyle oldu; bu, “çağrı”nın anlamını, geçerliliğini ve en önemlisi “gerçekçiliği”ni ortadan kaldırıyor mu?

Hayır.

“Operasyonların durdurulmasını” zikretmeden PKK’ya yapılacak bir “eylemsizlik kararı al” çağrısının geçerli ve gerçekçi olmayacağını her Kürt ve Kürt sorununa ilişkin her gelişmeyi gayet yakından isteyen herkes zaten bilir.

“Sorun”un “nihai çözümü”ne ilişkin net ipuçları çıkmadan PKK’nın silah bırakmayacağını ve dolayısıyla “operasyonlar”a hiç değinmeden yapılacak “eylemsizlik” çağrılarının İmralı ve Kandil nezdinde –ve hatta bölgedeki “taban”da- kabul görmeyeceğini kavramak için “bilge” olmak gerekmiyor.

Haberin Devamı

Diyarbakır açıklaması, bu haliyle, bir anlam taşıyor ve PKK’nın “eylemsizlik kararı” alması için bir “Kürt baskısı” oluşturuyor.

***            ***        ***

Diyarbakır’dan yükselen sesin “operasyonlar dursun, PKK eylemsizlik kararı alsın” bölümüne varana dek altını çizdiği hususlar var. “Çağrı”yı onlarla birlikte okumak gerekiyor. Şöyle:

 

“Son bir yılda Kürt sorununun çözümü için tarihi fırsatlar yakalanmasına rağmen Ergenekoncu ve milliyetçi çevrelerin kışkırtması ile somut adımlar atılamamış ve bu süreç heba edilmiştir. Türkiye, toplumuna güven verici demokratik yasalar zaman geçirilmeden yaşama geçirilmemesi, Kürt sorununun tüm boyutlarıyla özgür ortamda tartışılması için düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılmaması, seçme ve seçilme sisteminde düzenlemelerin yapılmaması, hazırlanan Anayasa taslağının Kürt sorununun çözümünü kolaylaştırmaması, Habur ve Mahmur’dan gelenlerin, çocukların, siyasetçilerin, seçilmişlerin, emekçilerin ve insan hakları savunucularının tutuklanması şiddet ortamına ve silahların konuşmasına davetiye çıkarmıştır. ??Tüm bu gelişmeler toplumda barışın geleceğine dair güven ortamını zedelemiştir. Her türlü operasyonlar durmalı, PKK eylemsizlik kararı almalıdır. Kürt sorununun çözüme kavuşması ve ülke insanlarımızın birlikte ve barış ortamında yaşamasını sağlamak için, çözümde etkin rol alacak bütün dinamikler sürece müdahil edilmelidir. Hükümeti, ana muhalefeti, TBMM’yi ve devletin tüm kurumlarını Kürt meselesinin demokratik çözümünün anayasal zeminini hazırlama sürecini başlatmak için eksiksiz bir irade koymaya, Kürt meselesinin çözümünde tüm tarafları ve dinamikleri yok sayan yaklaşımlardan vazgeçmeye davet ediyoruz. Bizler aşağıda imzası bulunan sivil toplum örgütleri olarak atılacak olan bu adımların Türkiye’de barışa giden yolu açacağını, kardeşlik duygularını güçlendireceğini, güzel ve aydınlık yarınların yakınlaşacağını düşünüyor, herkesi gerekli duyarlılığa davet ediyoruz. Silahların sustuğu, siyasetin önünün açıldığı ortamın sağlanması için görev almaya hazır olduğumuzu kamuoyuna duyururuz." ?

Haberin Devamı

Şimdi yapılacak olan şudur: 99 STK’yı temsilen Diyarbakır, Ankara’ya gelmeli ve Başbakan Tayyip Erdoğan ile bu hususların hayata geçmesi içingörüşmelidir. Toronto’ya giderken “Örgütün silahlarının susması halinde “ (bunu “eylemsizlik” diye okuyabiliriz) “operasyonların minimize edileceğini” söyleyen Başbakan’ın böyle bir görüşmeye açık olduğunu varsayabiliriz.

Dolayısıyla, “silahların sustuğu, siyasetin önünün açıldığı ortamın sağlanması” mümkün olabilsin ve ”silahsız Kürt siyaseti” de “görev” alabilsin.

Çünkü, şu dönem Türkiye’de “iç barış”tan daha değerli hiçbir şey yok!

Yazarın Tüm Yazıları