Kanada'daki 'onur konuğu': Abdullah Gül...

Abdullah Gül'ün Halifax'ta bulunuyor olmasının, uluslararası güvenlik gündemini oluşturan tüm konuların konuşulduğu bir foruma katılması, Türkiye'nin yakın gelecekteki siyasi profili bakımından üzerinde durmaya değer olabilir.

Haberin Devamı

HALİFAX- Demokrat Virginia Senatörü Tim Kaine, o kadar çok nükteli ve uzun bir konuşma yaptı ki, sözü, yanı başında duran Cumhuriyetçi Arizona Senatörü John McCain aldığında, onun neler diyeceği merakla bekleniyordu.

John McCain, “kendimi Zsa Zsa Gabor’un beşinci kocası gibi hissediyorum” diye başladı. Böyle bir girişten nereye varacağı, haliyle daha da merak uyandırdı. Devam etti:

“Evliliklerinin ilk gecesinde, ne yapacağımı biliyorum ama nasıl ilginç olacağımı bilemiyorum.”

Dünyanın 60 ülkesinden devlet ve siyaset adamları, politikacılar, üst rütbeli komutanlar, akademisyenler, uzmanlar ve kanaat önderlerinden oluşan yüzlerce kişi kahkahayı koyuverdi.

McCain, konuşmasının sonunu Halifax belediye başkanını selamlayarak bağlarken, bir anekdot aktardı. Arizona Senatörü seçildiği 28 yıl önce, seçildiği gece, sabaha karşı saat 02’de bir tanıdığından gelen telefonla uyandırılmış. Telefondaki sesin Chandler şehrinin çöp sorununun nasıl çözüleceği konusunda kendisine taleplerini sıralamaya başlamış. McCain, muhatabına “Bütün bunları Belediye Başkanı’na söylesen daha doğru olmaz mı?” diyecek olduğunda, “Öylesine önemli bir kişiyi, bu saatte rahatsız etmem doğru olmaz” cevabını almış.

Haberin Devamı

ABD’nin saygın senatörü, “Şeref Masası”nda Abdullah Gül’ün yanındaki yerini almak üzere kürsüden inerken, salon yine kahkahalarla çınlıyordu.

Kanada’nın kuzeydoğu bölgesinde Halifax’tayım. Üst üste üçüncü kez aynı tarihte. Halifax Uluslararası Güvenlik Forumu’nun altıncısı bu kez. Artık “dünyanın en önemli üç güvenlik konferansı” arasından sayılmak ile övünüyor.

Bugüne kadar ki en kalabalık Amerikan katılımı da bu yıl gerçekleşti. İlk günden bu yana Halifax’ı hiç kaçırmamış olan John McCain ve iki yıldır katılan Tim Kaine’e bu yıl bir de “geleceğin ABD Başkanı” muamelesi gören Texas’ın ilk Küba kökenli “Latino” kimlikli Cumhuriyetçi Senatörü Ted Cruz eklendi. 2008’de Obama’ya karşı Cumhuriyetçi başkan adayı olan 1936 doğumlu McCain, 1970 doğumlu Ted Cruz’un ABD Başkan adayı olacağını Halifax Forumu’nun akşam yemeği konuşmasında ima etti.

Haberin Devamı

Halifax, “Yeni İskoçya” anlamına Nova Scotia eyaletinde. Nova Scotia, ıstakozlarıyla ve İskoç geleneklerini yaşatmasıyla ünlü. Forum’un akşam yemeği, masalara konular dev ıstakozlar. Nasıl yenileceği ekranda gösteriliyor. Tabii, geleneksel kıyafetleri içinde gayda bandosu da İskoç müziği çalmayı ihmal etmiyor.

Bu manzaraya, üçüncü kez tanık oluyorum. Abdullah Gül ise ilk kez. “Istakoz yemeyi becerip beceremediğini” sorduğumda, “Etini çıkarıp hazır getirdiler” diyor, gülerek.

Evet. Türkiye’nin 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ağustos sonunda cumhurbaşkanlığından ayrıldıktan sonra, ilk kez yurtdışına çıkıyor ve Kanada’ya da ilk kez ayak basıyor. Halifax Uluslararası Güvenlik Forumu’na da ilk kez konuşmacı olarak katılıyor.

Haberin Devamı

Kendisiyle ilgili olarak her şey bir “ilk” Halifax’ta. Forum oturumlarında genellikle bir moderator ve dört kişi konuşmacı olarak yer alır. “Halifax Söyleşisi”nde “tek konuşmacı” bu kez Gül idi. Toplantının bir tür “onur konuğu”…
Abdullah Gül’ün Halifax’ta bulunuyor olmasının, uluslararası güvenlik gündemini oluşturan tüm konuların konuşulduğu bir foruma katılması, Türkiye’nin yakın gelecekteki siyasi profili bakımından üzerinde durmaya değer olabilir.

Kanada’da da, güney komşusu ABD’de olduğu gibi IŞİD ve onunla ilgili gelişmeler birinci gündem maddesi. IŞİD söz konusu olduğunda, Suriye ve Irak’ın isimlerinin telaffuz edilmemesi, bu isimler telaffuz edildiği anda Türkiye’nin ve aldığı (ve almadığı) pozisyonun gündeme gelmemesi mümkün değil.

Haberin Devamı

Abdullah Gül’ün böyle bir uluslararası güvenlik ortamında, Halifax’a gelip, “bölgesel güvenlik sistemi” içerikli bir konuşma yapacak olması, kendiliğinden bir “mesaj” niteliği taşıyor.

Şu “dipnot”u düşürmeyi de ihmal etmeyelim; Halifax’ta ABD’nin en üst rütbeli askeri yetkililerinin yan ısıra, konuşmacı olarak General John Allen da var. Emekli General John Allen, birkaç gün önce Türkiye’ye de uğramıştı. Obama’nın “IŞİD karşıtı Koalisyon”daki Özel Temsilcisi.

Abdullah Gül, burada hiç ağzını açmamış olsa bile, böyle bir dönemde böyle bir topluluğun arasında (ve “Şeref Masası”nda) Halifax’da bulunmasının bir anlamı bulunduğuna hükmedilirdi. Kaldı ki, Halifax Uluslararası Güvenlik Forumu’nun tüm oturumları arasında “tek konuşmacı”lı tek oturumun konuşmacısı o oldu.

Haberin Devamı

Bu “fotoğraf”tan Türkiye’nin yakın vadedeki iç siyaseti için de sonuçlar çıkartılabilir mi?

Türkiye’nin dış politikada uluslararası ağırlık kazanarak yükselişe geçtiği, AB kapılarını açtığı, yıldızının her yerde parlamaya başladığı bir dönemde başarılı Dışişleri Bakanı oydu. Şimdi, Türkiye’nin ışığının uluslararası alanda söndüğü bir dönemde, “içerde” gözükmeden önce “dışarıda” gözükmesinden, “içeriye dönük” bir anlam çıkartılmalı mı?

Malûm, Türkiye’de Abdullah Gül’ün ismi geçtiğinde, birbirinden tümüyle farklı sonuçlara işaret eden tartışmalar cereyan ediyor. Abdullah Gül’ün aktif siyasete döneceğini öne sürenler var. Bu, bir ölçüde, bir “beklenti”yi ve hatta “arzu”yu da ifade ediyor.

Türkiye’nin Tayyip Erdoğan yönetiminde sonu belirsiz bir geleceğe doğru savrulmasından ciddi kaygı duyan insanların bir kısmı, bu “tehlikeli gidişatı” dizginlemek ve hatta geri çevirmek için Abdullah Gül’e bel bağlamak eğilimindeler.

Tam tersi görüşleri ortaya atanlar da, üstelik daha da fazla sayıda olarak, söz konusu. Böyleleri, artık Abdullah Gül’den “geçtiği”ni öne sürüyorlar ve özellikle son yarım yıl içinde Türkiye’de olan-bitenler karşısında “açık tavır almayarak”, kendisi için bir daha geri dönmeyecek olan tarihi fırsatı “kaçırmış” olduğu görüşünü dillendiriyorlar.

“Dışarıda” ise, tıpkı Türkiye’de olduğu gibi, Abdullah Gül’ün ismi çevresinde, “merak” ve “beklenti” karışımı bir duygu söz konusu. “Ne yapacak?” sorusu ile sık sık karşılaşmak mümkün.

Yine, tıpkı Türkiye’de olduğu gibi, dışarıda da, artık ondan Türkiye’nin geleceğinde ve uluslararası politikada bir şey beklemenin yersiz olduğunu düşünenler mevcut.

Böylelerinden biri, birkaç önce, bana Washington’da, “Abdullah Gül’ün siyasette etkili bir aktör olarak dönüşünün imkânsız olduğu”na dair kanaatini açıkladı.

Ona, “Acele etmeyin. Çok emin olmayın. Ne de olsa, fizikteki enerjinin sakımı kanunu, Türkiye’de siyasette de geçerli” dedim; “yani; hiçbir şey yoktan var olmaz; var olan hiçbir şey yok olmaz.”
Yani, Halifax’ta dünyanın 60 ülkesinden gelen 300 uluslararası şahsiyetin arasında “Onur Konuğu” konumunda yer alarak “sahne alması”, öncelikle Türkiye açısından “aktif siyasete dönüşü”nün “sinyali” olabilir mi?

“Hayır” diyemem. Kesin cevabı ise henüz bilmiyorum…

Yazarın Tüm Yazıları