Paylaş
Engellilerin haklarını savunan sivil toplum kuruluşları neredeyse hep bir ağızdan aynı şeyleri söylüyor: “Türkiye’de engelliler için yasalarımız yeterli, ama gel gör ki uygulamalar bizi yoruyor, ama yıldırmıyor.”
Evet, kanunlarımız müsait, ya bürokrasimiz, ya beyinlerimiz? Kanunlarda gerekli değişikliği yapmışız ama ya bunları uygulayacak beyinlerimizdeki değişikliği kim yapacak? Engellilerin hayatını kolaylaştırma adına belki de risk alarak, neredeyse temel haklar diyebileceğimiz uygulamaları kim başlatacak? Ömür boyu değişemeyecek şekilde engelli bir vatandaştan her sene engelli olduğunu kanıtlamasını istemekten kim vazgeçecek? Toplumumuzda beraber yaşayabilmemiz için engellilere kim elini uzatacak? Aslında bu soruların tek bir cevabı var: Hepimiz, yani bizler...
Fiziksel engelli milletvekilimiz Şafak Pavey, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çok güzel bir konuşma ile gerçekleri ortaya koydu. Türkiye’de yaşayan 8.5 milyon engelli vatandaşın bir gecede nasıl 1.5 milyona indirildiğini anlattı. Uzayan uzuvlardan, gelişen beyinlerden ve ortadan bir gecede kalkan engellerden bahsetti. Kanunları çıkardıktan sonra uygulamaya geçmek yerine, gerçeği halının altına süpürmenin ne demek olduğunu anlattı. Engelli vatandaşlarımızın son 10 yılda çok yol kat ettiğini üstüne basa basa söylüyorum. Peki yeterli mi? Bu gelişmeler için engelli vatandaşlarımızın haklı söylemi tam oturuyor: “Çalıştık, başardık, haklarımızı almakta çok yol kat ettik ama yorulduk. Sakın yanlış anlamayın ‘Yorulduk’ ama kesinlikle yılmadık.”
Ambulansa yol verin
İzmir trafiğinin özellikle sabahın erken saatlerinde ve akşam iş çıkışına rastlayan zaman birimi içinde çok sıkıştığına hepimiz şahit oluyoruz. En sıkışık zamanlarda uzaktan gelen ambulans veya itfaiye arabasının sirenleri duyunca ne yapacağımızı birçoğumuz bilmiyoruz. Veya bilmemezliğe geliyoruz. Yollar sıkışık olabilir ama arabaları kenara çekmek yerine neredeyse bu araçları engellercesine ilerlemeye çalışmak çok yanlış. Özellikle bir “uyanık takımı” var ki insanı çileden çıkarıyor. Bunlar ya acil kurtarma aracının önünden sanki yol açarmışcasına gidiyor ya da arkasından açılan yolda araca yapışırcasına ilerliyor. Birçok ülkede bu uygulama en ağır cezaları beraberinde getiriyor. Yetkilileri, bu konuda araç kullananları önce eğitmeye, daha sonra da cezai yaptırım uygulamaya davet ediyorum.
Aziz Başkan’ı kadroları üzüyor
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, gecesi ile gündüzü ile durmadan, yorulmadan şehrimiz için çalışıyor, çabalıyor ve birçok gelişmeye imza atıyor. Fakat yapılan çalışmalar ile ilgili maalesef toplumda bir keyifsizlik var. Çünkü nedense yapılan çalışmalar uzadıkça uzuyor, bitmek bilmiyor ve vatandaşları bıktırıcasına sıkıntı içinde bırakıyor. Şehrin birçok noktasında aynı anda başlayan çalışmalar maalesef yaşamı çekilmez hale getiriyor. Başlanılan işin bitirilmesinde seçilen müteahhit firmaların yavaşlığı ise cabası. İşler bitmiyor, suratlar asılıyor, insanlar kızıyor ve küsüyor. Haksızlıkların yapıldığı aşikâr fakat sanki kadrolarda da sorunlar var gibi... Belediyeye müfettişler tarafından yapılan neredeyse tacize varan denetimler sonunda operasyon yapılınca, Aziz Başkan, Paris’te İzmir için çok önemli bir sunumu bırakarak kadroların yanına koştu. Onlara verdiği desteği, duyduğu güveni en iyi şekilde sergiledi. Fakat yapılan işler gösteriyor ki aynı kadrolar belediyenin iş bitirme becerisi için Başkan’ın yanında yeterince koşmuyorlar. Hatta bazı küçük hesaplar ile neredeyse sabote ediyorlar. Aziz Başkan’ın dediği gibi, eğer bu bir takım çalışması ise, bir takım en zayıf halkası kadar güçlü olabilir.
Paylaş