Paylaş
Finans Merkezi İstanbul Projesi’nin bir parçası olarak İzmir’den alınıp İstanbul’a taşınmak isteniyor. İlk bakışta ne kadar masum ve haklı bir bakış açısı değil mi? Cumhuriyetimiz’in 100’üncü yıldönümünü kutlayacağımız 2023’te mevcut iktidarın hedefleri arasında İstanbul’u ‘dünya finans merkezleri’nden biri yapmak yer alıyor. Bu amaçla Türkiye’nin ve hatta dünyanın en hızlı büyüyen borsası VOB’u da İstanbul’a taşımak istiyorlar. Böylece İstanbul bir açıdan daha paranın döndüğü yer olacak. Ne zamandan beri ‘dünya finans merkezi’ olmanın yolu tüm finansal kurumlarını aynı çatı altına veya aynı şehire toplamaktan geçiyor bilmiyorum.
New York, Amerika Birleşik Devletleri’nin en önemli şehirlerinden biri. Ve hepimizin kabul edeceği üzere çok önemli bir finans merkezi. Peki, ABD’nin merkez bankası New York’ta mı bulunuyor? Hayır, Amerika Merkez Bankası (Federal Reserve Bank) kısa adı ile FED, başkent Washington DC’de.
Peki, VOB’un ABD’deki karşılığı nerede diye sorabilirsiniz. VOB’un ABD’deki karşılığı Chicago’da. Chicago Mercantile Exchange-CME (Şikago Ticaret Borsası) bünyesinde faaliyet gösteren opsiyonlu satış borsası dünyanın en büyüklerinden biri.
Eeee! O zaman New York’ta ne var da burayı dünyanın en büyük finans merkezi yapıyor sorusu geliyor aklımıza. Cevap çok basit. New York’ta öncelikle hakikaten derinliğine çalışan bir New York Stock Exchange (NYSE)- Hisse Senetleri Borsası var. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nın (İMKB) karşılığı olan NYSE dünyanın da en büyük hisse senetleri borsası. Aynı şehirde NASDAQ Stock Market var. Açılmış ismi ile “National Association of Securities Dealers Automated Quotations”, NYSE’den sonra dünyanın ikinci en büyük hisse senetleri borsası. NASDAQ’ın özelliği ise tam bir elektronik hisse senetleri borsası olması. 1971 yılında kurulan NASDAQ, 2011 sonu itibariyle 4.5 trilyon ABD Doları işlem hacmini yakalamış.
En son olarak da tabii dünya bankacılık sisteminin tüm oyuncuları New York’ta yerini almış durumda. Amerika’daki hisse senetleri borsası nasıl bir şehri dünya finans merkezi yapıyor diye sorabilirsiniz. Ekonominin güçlü üreticileri, ticaret, sanayi şirketleri ve elektronik dünyasının devleri bu gücü yaratıyor. Çünkü bu firmalar sermayesini halkın birikimlerinden alıyor ve kendi zenginliğini halkla paylaşarak toplumun refah seviyesinin yükselmesini sağlıyor.
İMKB ve VOB
Bizde NYSE’nin işlevini İMKB görüyor. Rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından hayata geçirilen plan çerçevesinde İMKB vatandaşların birikimlerini sermaye olarak ekonominin hizmetine sunmak amacındaydı. Fakat aradan geçen üç on yıla varan zaman sonunda İMKB hala istenilen derinliğe inememiş ve yeterli gelişmesini sağlayamamış bir kurum. VOB ise bunun aksine kurulduğu günden beri katlayarak artan işlem hacmi ve ortaya koyduğu yeni enstrümanlarla kendini geliştiren, büyüyen bir yapıda. Hızla büyüyen VOB yakın zamanda özelleştirilecek olan İMKB’yi satın alabilecek güce erişmek üzere. İşte VOB’u kontrol altına almak gerekliliği noktada ortaya çıkıyor. Eğer VOB, İMKB’nin en büyük ortağı konumuna gelirse Türkiye’nin her alanda rantını toplamaya alışmış olan İstanbul lobisine hakikaten büyük darbe olabilir. Aslında İMKB’nin hisse senetlerinde opsiyonlu satış dışında, yakından-uzaktan hiçbir direkt bağı bulunmayan VOB’u kontrol altına almak İstanbul için şart gibi görünüyor.
Bu arada İzmir Ticaret Borsası bir girişim daha yaparak ‘Lisanslı Depoculuk’ alanında da çok önemli bir yapılaşmanın öncülüğünü yaptı. Lisanslı depoculuk aslında VOB’un tamamlayıcı bir parçası. Yani bir sonraki hedef ufukta göründü.
Ne tesadüftür ki, Şikago Ticaret Borsası’nın kuruluşu (1898) ile İzmir Ticaret Borsası’nın kuruluşu (1892) birbirlerine çok yakın. Ama malesef işlevleri aynı olamayacak gibi görünüyor.
Bakalım bir çatı altında, toplama kurumlarla ne kadar finans merkezi yaratabileceğiz. Başarılı mı olacağız, yoksa devamlı çatıdaki delikleri onarma adına uğraşıp duracak mıyız? Bunu zaman gösterecek.
Paylaş