Tatlı yazalım tatlı konuşalım

BİR süredir bal konusunda değişik spekülasyonlar yaşıyoruz.

Haberin Devamı

Piyasada 60-70 TL’ye satılması gereken bir kilo karakovan balı 20-30 TL’ye satılıyor. Acaba yıllardır bize ürününü satan balcı esnafı bizi kandırıyor muydu, diye düşünmeden yapamıyorum? En son Tarım Bakanlığı’nın yaptığı açıklama da fiyatlarla ilgili düşük rakamları açıklaması ortalığı karıştırmakta işin tuzu biberi oldu.
Tatlı yazalım dedim, ama balın ucuzlama öyküsü ile ilgili maalesef çok iyi şeyler söyleyemeyeceğim. Türkiye bir bal üretim ülkesi, fakat üretimimiz öyle yüzbinlerce tonlara ulaşmıyor. Hatta yurt genelinde tüketim oldukça düşük sayılır. Türkiye’de 200 bine yaklaşan sabit ve gezici bal üreticisi, yıllık 100 bin ton bal üretimi sağlamakta. Son yıllarda ise birçok defa bu üretim neredeyse durma noktasına geldi. Üretimin tekrar yükselmesi ise üreticinin bilinçlendirilmesi, doğru ilaç kullanımı ve teşviklerle sağlandı. Maalesef kovanlarda yabancı haşerelere karşı alınması gereken tedbirlerin yanlış uygulanması veya ucuza kaçılması balcılığımızı bitirme noktasına getiren en önemli faktörlerin başında gelmekteydi. Bugün bal üretimi, belli bir seviyeye geri dönmesine rağmen piyasalardaki balda oynanan oyunlar düşündürücü.
Sık sık duyduğumuz karışık bal hikayesinin iki ana kaynağı var. Birincisi katkı maddesi, ikincisi ise kaçakçılık. Genelde tatlı için kullanılan glikoz aslında sulu şurup diyebileceğimiz bir ürün. Balla karıştırılması halinde sağlığa hiçbir zararı olmamakla birlikte yapanın hesaplarına aşırı fayda sağladığı ortada. Bir kilo glikoz yaklaşık 1 TL. Bir kilo hakiki balla karıştırılan bir kilo glikozun, balın fiyatını yüzde 50 azalttığını hesaplamak çok zor değil. Kaldı ki uzmanlara göre bal bu karışım oranını da kaldırabilecek bir ürün. Karışım oranları ise değişiyor. Bazen daha az, bazen daha çok. Orası karıştıranın insafına kalmış.
Piyasadaki gerçek
Toptancılardan alacağınız bir teneke balla bir teneke glikozun karıştırılması genelde piyasalarda yaşanan bir gerçek. Bunu yakalamanın veya ispat etmenin yolu ise laboratuvarlardan geçiyor. Tabii, kaçımızın bir şişe bal aldıktan sonra koşa koşa laboratuvara gittiğini merak ediyorum. Bu konuda Sağlık Bakanlığı’nın devreye girmesi lazım ama maalesef onlar da kontrollerde yetersiz kalıyor. Diğer bir gerçek zaten piyasadaki tüm ürünü kontrol edecek kadar ne laboratuvarımız var, ne de kontrol ekibimiz.
Ucuz baldaki ikinci önemli kaynak ise kaçakçılıkla ülkemize gelen ballar. Maalesef İran’dan gelen kaçak balın kilosu 3-5 TL civarında. Bu balların pazara ulaşması ile fiyatlar oldukça etkileniyor. Maalesef bu kaçakçılık bazı doğu illerimizde geleneksel olarak yapılan bal üretimini de yok olma noktasına getirdi. Maliyetlerin ülkemizde daha yüksek olması, bu konuda rekabetin bitmesine neden oldu. Ağrı, Van gibi bal üretiminde önemli konuma sahip illerimiz piyasadan çekildi.
Geçtiğimiz günlerde Sayın Başbakanımız’ın, ‘Ben kestane balını seviyorum’ açıklamasının ardından kestane balı fiyatları da taban yaparak 60 TL’den 80 TL’ye yükseliverdi.
Tatlı yazalım, tatlı konuşalım dedik ama maalesef bir tatlı ürünü yazarken acı konuşmak zorunda kaldık. Sağlıklı yaşam için en önemli doğal ürünlerin başında gelen balda maalesef ağzımızın tadını kaçıracak olaylar yaşanıyor.

Yazarın Tüm Yazıları