Paylaş
Yıllardır duyarız, yaşarız; “Çeşme olmasa İzmir çok daha fazla gelişirdi. İzmir’in gelişmesi için Çeşme’yi yakmak lazım...” Oysa ki batılı toplumların en çok önem verdikleri konuların başında ‘tatil’ gelmiyor mu? İş insanlarının yılın muayyen zamanında muhakkak tatil yapması gerekliliği vurgulanmıyor mu?
İzmir’in etrafında konuşlanan tatil beldelerimiz şehrin talihsizliği olarak görülse de; aslında İzmir’in avantajı. Yarım saat, kırkbeş dakikalık bir süreçte ulaştığımız bu beldeler sayesinde tüm yaz ayları boyunca haftada en az bir veya iki gün tatil yapma imkanını yakalayabiliyor İzmirliler..
İş dünyasında sık sık dezavantaj olarak dile getirilen bu beldeler; aslında durup, küçük bir nefes alıp ertesi hafta işe sarılarak başlamak için çok önemli fırsat yaratıcıları.
Çeşme, Foça, Gümüldür, Çandarlı, Dikili, Seferihisar... Saymakla bitiremeyeceğim birçok “yazlık” beldemiz diğer bir yönden yaz aylarında artan ekonomik aktivitenin de merkezi değiller mi? Sadece İzmir değil, tüm Türkiye’nin cazibe merkezlerini oluşturmuyorlar mı?
Bu beldelere bakarken bardağın dolu tarafını görüyorum ve bu doluluğun her geçen sene daha da arttığına şahit oluyorum.
Yeni yapılan düzenlemeler kesin kurallarla korunmalı
Konak belediyesi imkanlarını sonuna kadar kullanarak Alsancak’ta şehir merkezinin güzelleştirilmesi adına cadde ve sokakları yeniledi. Daha modern ve medeni şekilde hazırlanan planlar çerçevesinde elektrik telleri yeraltına alındı, doğalgaz ve su şebekeleri yenilendi, doğalgaz apartmanların kapılarına kadar getirildi. Düzenli kaldırımlar, otomobiller için park yerleri ve esnafın açık alanlardan faydalanabileceği şekilde bir yapılaşmaya gidildi. Buna İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yenilemeleri de eklenince, ortaya daha düzenli bir yapılaşma çıktı. Alsancak bugün için kentin en değerli bölgesi olarak gündeme geliyor. Burada yaşamanın veya ticaret yapmanın bedeli farklı boyutlara kadar yükseliyor.
Fakat maalesef bu yapılaşma içinde her geçen gün yeni bir ihlal, yeni bir işgal, yeni bir suistimal de gelişiyor. Caddelerdeki cafe ve restaurantların birçoğu masaları ile işgal ettikleri alanları her geçen gün biraz daha genişletiyor. Giyecek, ayakkabı ve çanta satıcılarının bir kısmı, dükkanlarının önlerini işporta pazarına çevirirken, bazı kaldırımlarda direk bir branda üzerine yayılmış tezgah bile diyemeyeceğimiz bir örtü üzerinde satıcılık yapıldığı görülüyor. Yenilenmeye çalışılan bitki örtüsü ise her geçen gün zarar görüyor.
Tahrip ediliyor. Hatta kesilip atılıyor.
Bölgede daha yüksek kaliteli ürün satışı yapan markalı dükkanların sahibi esnaf ise bu durum karşısında bir hayli endişeli.
Araçların park durumları başka bir problem. Özellikle akşam saatlerinden itibaren masalardan boşalan kaldırımlara, alınan tüm önlemlere rağmen araçların park etmesi kaçınılmaz oluyor. Aylar önce buraların yapılmasının kolay, korunmasının zor olduğunu yazmıştım. Bu korumanın artık bir kurallar çerçevesi içinde oluşturulacak denetim şekline de dönüşmesi acil gündeme gelmeli. Yoksa yapılan tüm masraf ve yenileme heba olup gidecek.
Paylaş