Paylaş
Evliliğin ilk gecesi yani gerdek gecesi ülkemizde hala çok büyütülen meselelerin başında geliyor. İlk gece cinsel sorunla karşılaşan ve uzun yıllar bununla mücadele etmek zorunda kalan çiftlerin sayısı her geçen gün artıyor. Kadınlarda ilk gece acı, ağrı ve çok kanama olmasıyla ilgili seks korkuları yaşanırken, erkeklerde ise eşini cinsel açıdan mutlu edememe ve cinsel ilişkide başarısız olma korkuları çok yaygın olarak görülüyor. Çünkü toplumumuzda ilk gece çok büyütülüyor, özellikle kadınlar çocukluklarından itibaren ilk ilişkinin çok ağrılı ve acı verici yaşanacağı, çok kanama olacağı ve dişlerini sıkarak katlanmaları gerektiği şeklinde yalan ve yanlış bilgilerle (cinsel hurafelerle, cinsel mitlerle) büyütülüyor. Ancak ilk gece korkusu sadece kadınlarda yok, erkeklerde de olabiliyor. Erkekler çok belli etmeseler bile ilk ilişkiyi kafalarına çok takıyorlar. Özellikle ilk ilişkide başarısız olma korkusu erkeklerin en büyük kabusu olabiliyor, bu nedenle sertleşmeme, sertliğin kaybı, ya da erken boşalma gibi sorunlar yaşayabiliyorlar. Eğer çiftler cinsel sorunları kabul edip, en kısa zamanda cinsel terapiye başvurmazlarsa, bu sorunlar yıllarca sürebiliyor ve hayatı çekilmez kılabiliyor.
İLK GECE ORTAYA ÇIKIYOR
Özellikle genç çiftlerde Cinsel İlişkiye Girememe (CİG) durumu ilk gece karşımıza üç şekilde ortaya çıkabiliyor. Seks yapma korkusu olarak bilinen ve kadının korkularından dolayı kasılması ve ilişkiye izin vermemesi durumu olan (1) vajinismus, erkeğin psikolojik nedenlere bağlı olarak cinsel ilişkiye girememe durumu olan (2) bağlanma (sertleşme sorunu, ileri derece erken boşalma, cinsel isteksizlik) ve çiftin cinsel deneyim ve bilgi eksikliğinden dolayı ortaya çıkan (3) balayı sendromu... Çoğu zaman bu üç sorunun temelinde cinsellikle ilgili olumsuz duygular, yanlış bilgiler ve beklentiler yatıyor ve bu sorunlar çiftin hayatını ilk geceden itibaren kâbusa çevirebiliyor. Çünkü teknoloji açısından gelişmemize rağmen cinsel konulardaki bilgi kirliliğiyle ülkemiz geriye doğru gidiyor. Günümüzde gençlerin cinselliği konuşabilecekleri ve doğru bilgiyi edinebilecekleri kişiler ve kurumlar çok az... Ülkemizde eskiden sağdıçlık kurumu vardı ve sağdıçlar evlenmeden önce genç ve tecrübesiz çiftlere ilk geceye, karı-koca olmaya dair bilgiler veriyordu. Şimdi bu kurum ortadan kalktı ve gençler cinselliği aile ile konuşamıyor, okulda öğrenemiyor, internetten, porno filmlerden ve arkadaşlarından bilgi edinmeye çalışıyor ve bu bilgiler de genellikle sağlıklı olmuyor. Bu nedenle yeni evlenen çiftler cinsellik hakkında hiçbir bilgileri olmadan ilk geceyi yaşıyorlar ve çok ciddi sorunlar ortaya çıkıyor.
EĞİTİM VERİLMESİ GEREKİYOR
Cinsel sorunların önlenmesinde ve çözümünde cinsel bilgi ve eğitim çok önemli... Bu nedenle evlenmek üzere olan çiftlere zorunlu ve ücretsiz olarak anne, baba ve eş eğitimlerinin ve evlilik öncesi cinsel danışma ve rehberlik hizmetlerinin verilmesi gerekiyor. Çünkü birçok çift cinsellikle ilgili hiçbir şey bilmeden evleniyor. Kadınlar utandıkları ve konuşacak kimse bulamadıkları için cinsel açıdan bilgisizken, erkekler de edindikleri yalan yanlış bilgiler ve porno filmler nedeniyle gerçekçi olmayan beklentilere giriyor. Böylece genç çiftler ilk gece çok farklı düşünce ve beklentilerle yatağa giriyor ve kaçınılmaz olarak cinsel sorunlar yaşıyor.
ANA-BABALIK EN UCUZ MESLEK OLAMAZ
Dünyadaki her meslek için bir eğitim, bir diploma gerekiyor. Mesela doktorluk yapabilmek için en az 6 yıl okunması ve gerekli sınavları geçmek gerekiyor. Ama karı-koca veya ana-baba olmak için penis ve vajina yetiyor. Eğitimsiz bir şekilde cinsellik yaşanabiliyor ama çoğu zaman sorunlar çıkıyor ve karı-koca veya ana-baba olunamıyor. Çiftlerin öncelikle cinselliği öğrenmeleri, anlamlarını keşfetmeleri ve onun sorumluluğunu taşıyabilecek doğru bilgileri öğrenmeleri gerekiyor. Çünkü cinsellik; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatı olarak tarif ediliyor.
SORULAR VE YANITLAR
Eşim porno izliyor
Bir senelik evli bir kadınım. Eşimle ilk zamanlarda güzel ve düzenli giden bir cinsel ilişkimiz vardı. Fakat son aylarda cinsel ilişki sıklığımız azaldı. Bunun nedenini öğrenmeye çalışırken, eşimin porno izlediğini fark ettim. Bundan dolayı benden uzaklaştığını düşünüyorum. Sizce bu sakıncalı bir şey mi?
Her insan zaman zaman fantezilere ihtiyaç duyabilir. Eşinizin porno film izlemekten hoşlanması belli bir noktaya kadar kabul edilebilir bir durumdur. Ancak bunu çok sık yapıyorsa ve hatta bunlar olmadan uyarılamaz hale gelmişse o zaman bir sorun var demektir. Öncelikle eşinize buna neden ihtiyaç duyduğunu sorabilirsiniz. Daha sonra cinsel hayatınızı renklendirecek aşk oyunları oynayabilirsiniz. Çünkü erkekler en az çaba harcayarak en fazla hazzı almak isterler.
Lohusalık depresyonu
Bir ay evvel doğum yaptım ve doğumdan sonra mutsuzluk, isteksizlik, kısacası depresyon başladı. Bu durumu nasıl aşacağımı bilmiyorum. Lütfen bana yardımcı olur musunuz?
Doğum sonrası depresyonu oldukça ciddiye alınması gereken bir durumdur. Birçok kadın, lohusalık döneminde depresyona giriyor fakat bu durum çok önemsenmiyor. Oysa durumu dikkate almamak büyük yanlıştır. Lohusalık depresyonu tedavi edilmediği takdirde; hem anne, hem de bebek zarar görebilir. Her ne kadar süt verme döneminde olsa da; ilaç tedavisi gerekiyorsa, doktor kontrolünde ilaç kullanılmalıdır. Ayrıca, doktor tavsiyesiyle bitkisel kaynaklı ilaçları da denenebilir. Psikoterapi de depresyonda çok başarılı bir tedavi yöntemidir.
GÜNÜN SÖZÜ
İnsan alıngan olmak yerine anlamayı ve duymayı öğrenmeli, eleştiri geldiğinde küsüp bozulmak yerine bunu kendisini düzeltmek için bir fırsat olarak görmeli, koşulsuz sevmeli ve kabul etmeli sevdiklerini. Çünkü iyiyi istemek ihtiyaç olabilir ama kötüyle baş etmeyi öğrenmek bir sanattır...
Paylaş