Acımasızca yapılan eleştiriler veya karşılıklı suçlamalar şüphesiz ilişkileri yiyip bitiren olgular. Bu tip iletişimsizlik durumlarını çözmenin aslında basit kuralları var.
Çiftler cinsel problemlerini veya ilişkilerindeki çatışmalarını çözmek için cinsel terapistlere ve evlilik terapistlerine başvuruyor. Terapistlerin danışanlarında en çok zorlandığı alan sorunlu ilişkideki iletişimi sağlıklı hale getirmektir. Bozuk iletişim, problemlerin başlangıcında ve devamında önemli bir yer tutar ve bu durum terapiyi de zorlaştırır. Terapistler, iletişim sorunlarına odaklanmayıp bu sorunları çözümlemediğinde diğer tekniklerin uygulanması da sekteye uğrar. Bu nedenle iletişim, gerek cinsel terapide, gerekse evlilik terapisinde önemli bir konudur.
İletişimsizliği ortadan kaldırıcı mucizevi tekniklerin uygulanmasıyla çiftlerin iletişim sorunlarının çözümü için uygun zemin yaratılabilir. Bu teknikleri hem kamuoyuna hem de bu alanda çalışan profesyonellere tavsiye ediyorum.
AÇIKÇA TALEP EDİN
Çiftler birbirleri hakkında olumsuz bir değerlendirmede bulunduklarında, birbirlerini suçladıklarında veya eleştirdiklerinde, biz “korku çemberini kırmak” diye tanımladığımız teknikleri öneriyoruz:
Her suçlamanın, eleştirinin ve olumsuz değerlendirmenin ardında gizli bir temenni yatar. “Sen beni sevmiyorsun, benimle ilgilenmiyorsun!” diyen kişinin gizli temennisi aslında “Beni sev, benimle ilgilen!” şeklindedir. Ancak bunu söylemek yerine suçlamak belki daha kolay gelir. Çünkü çoğu kişi daha önce bu temennileri ifade edip reddedilmiş veya reddedilmekten çok korkmuştur , herkesin onu sevmesi ve onunla ilgilenmesi gerektiğine inanır. Bu yüzden bilinçdışlarında istemeden bir “korku çemberi” oluştururlar. Oysa kişi korku çemberini kırarak karşısındakini suçlamayı bir kenara bırakmalı ve bu temennisini koşulsuzca ve karşılık beklemeden partnerine açık açık ifade etmeli.
ÖNCE KENDİNİZİ DÜZELTİN
İlişki yaşamak için tercih edilen evli erkeklerin sayısı son zamanlarda büyük bir artış gösteriyor. Yapılan araştırmalar da, kadınların evli erkekleri daha çekici bulduğunu ortaya koyuyor. Elimizde olan mevcut verilere göre, evli erkeklerle birlikte olan kadınların önemli bir kısmının “kazanma ve elde etme içgüdüsü” ile bu tür ilişkilere başladığını görüyoruz. Hem cinsinin sahip olduğu erkeği elde etmek ve bunu bilerek yapmak, dişilik savaşından başka bir şey değil gibi görünüyor. Şairin de dediği gibi; “Sende olmayan her şey, sende olan her şeyden değerli gelirken, elde edince değersizleşiyor, her ne ise elde edilen…”
İYİLİK PERİSİ ZANNEDER
Evli bir erkekle yaşanan cinsellik sonunda herhangi bir bağlılık ve sorumluluk doğurmayacağı gibi, amacından şaşmayan kadın için de farklı getiriler sunar. Evli erkekle yatağa giren kadın, erkeğin evliliğinde mutsuz olduğunu düşünerek sanki onu kurtarıyormuş düşüncesine bürünür ve kendini “iyilik perisi” olarak görebilir.
İşin özünde, üzerine yılların yorgunluğu ve yıpranmışlığı çöken evlilik, yasak ilişkiyle monotonluktan kurtulmaktadır. Çünkü aile düzenini ve çocukların bakımını üstlenen eş, kocayı ihmal eder olmuştur. Bu erkeğin kendini reddedilmiş ve güçsüz hissetmesine neden olabilir. Evli erkek yeni ve genç sevgilisi karşısında tartışmasız bir şekilde tekrar en büyük ve en güçlü olur.
SEVGİLİ KALDIĞI SÜRECE...
İkinci kadının erkeğin gözünde, sorumluluk almadan sevgili olarak kaldığı sürece çekici olduğu, evlenme söz konusu olunca evdeki kadından bir farkı kalmayacağı için çekiciliğini yitireceğini unutmamak gerekir. Kadın erkeğe aşık olur fakat erkek kendini geri çekerse işler daha da karışık bir hal alabilir. Bu durumda ipleri eline alan taraf erkek olduğundan, kadın duygusal olarak çok yara alır ve çırpındıkça batar. Öfke ve kırgınlık içinde hırsına yenik düşerek büyük hatalar yapabilir.
Evli bir erkekle birlikte olan kadın, öncelikle bilmesi gerekir ki, kimse kolay kolay karısını boşayıp onunla evlenmez. Hayalle yaşanan bir ilişkinin hüsranla sona ermesi çoğu zaman kaçınılmazdır.
HIRS VE REKABET
Bu kadar zamandır eşinizle yaşadıklarınız, paylaştıklarınız ve biriktirdiğiniz güzel anılar, evliliğinizi kurtarmanız için çıkış noktanız olacak. Evliliklerdeki tutkunun ve romantizmin ilk günkü gibi taze kalabilmesi için nelere dikkat edilmeli ve neler yapılmalı bir bakalım…
Her ne kadar flört ve nişanlılık dönemini yaşamış olsanız da, evlendikten sonra yaşanan geçimsizlikler ya da anlaşmazlıklar mutluluğunuzu sekteye uğratmış olabilir. Eğer evliliğinizin istikrarlı bir şekilde gitmesini ve mutlu olmayı istiyorsanız, mutluluk için yapılması gerekenlerin olduğunu unutmamalısınız…
DEĞER VERDİĞİNİZİ GÖSTERİN!
İşe ilk olarak, eşinize değer verdiğinizi göstererek başlayın. Bunu gösterebilmek için çok büyük şeyler yapmanıza gerek yok. Hiç beklenmedik bir anda eşinizin yanağına konduracağınız bir öpücük, sıcak bir bakış ya da “Seni özledim!”, “Seni düşünüyorum!” demek, yeterli olacaktır. Her insan gibi eşinizin de takdir edilmekten hoşlanacağını unutmayın. Onu takdir edebilmek için nelere değer verdiğine dikkat etmelisiniz. Bunun yaparken, “Bu gün çok güzelsin”, “Bu kıyafet sana çok yakışmış.” ya da “Sana ihtiyacım var.”, “Bu konuda haklısın.”, “Teşekkür ederim.” ve “Özür dilerim.” gibi cümleleri kullanmayı ihmal etmemelisiniz çünkü “Güzel söz yılanı bile deliğinden çıkarır”. Bu nedenle, evliliğinizi mahvedecek olan “Keşke!”, “Ben sana söylemiştim!”, “Sen zaten hep böylesin!”, “Bırak, ben yaparım!”, “Bugün canım istemiyor!” gibi cümleleri bir an önce hayatınızdan çıkarmalısınız. Eşinize değer verdiğinizi, ona karşı dürüst olarak, mutluluğunuzu ya da üzüntünüzü paylaşarak, arkadaşlarıyla arkadaş olarak, hobilerine saygı göstererek, onun için kendinizi geliştirerek, kendinizden çok fazla ödün vermeden, oluru olan konularda, fedakârlık yaparak ve kendinize bakarak gösterebilirsiniz. Bunun yanında, zihninizi okumasını beklememeli, genelleme ya da kıyaslama yapmamalı, mükemmeliyetçi olmamalı, aynı anda öfkelenmemeli, aceleci olmamalı ve sorgulamamalısınız.
İLETİŞİMİNİZİ GÜÇLENDİRİN
Evlilik, farklı aile yaşantılarından ve kültürlerden gelen iki insanın aynı mekânı ve zamanı artık birlikte paylaşmaya başlamasıyla oluşan sosyal bir kadın ve erkek ilişkisidir. Bu nedenle, iletişim eksikliğinden kaynaklanan ufak tefek problemlerin yaşanması olağandır. Bu problemlerin büyüyüp, çiftin ve ilişkinin yıpranmasına olanak vermemek için birbirinizle konuşmayı ihmal etmemeniz gerekir. Her akşam TV’yi açmadan önce ya da her gece yatağınıza geçince 10-15 dakika gününüzün nasıl geçtiğini anlatabilirsiniz. Bu iletişim, göz ve dokunma temasını güçlendirecektir. İletişim içinde bulunurken iyi bir dinleyici olmaya özen gösterin, olumsuz eleştiriden kaçının, nasihat vermek ve “Sen hep zaten geç kalırsın!” şeklinde suçlamak yerine; “Senin geç kalman beni çok üzüyor!” cümlesinde olduğu gibi ben dilini kullanmayı ve eşinize dokunmayı asla ihmal etmeyin. Dokunmak, sıcak temasın bir göstergesi olduğu için iletişimi güçlendirecektir.
BAŞ BAŞA VAKİT GEÇİRİN
Bunların dışında, eşinizle birlikte her gün en azından bir öğün yemek yemeli, her hafta baş başa kalabilecek bir şekilde bir yerlere gitmelisiniz. Baş başa içeceğiniz bir kahve esnasında yapacağınız sohbetler ya da uzun yürüyüşler evliliğinizi canlandırmak için birebirdir. Elbette ki, hala makyajınızı yapıyor, kuaföre gidiyor ya da yeni giysiler alıyorsunuzdur. Fakat ara sıra yapacağınız değişiklikler örneğin, saç şeklinizi ya da rengini değiştirmek, tırnaklarınızı uzatmak ya da eşiniz için giyinmek, eşinizin gözünde vazgeçilmez olmanızı sağlayacak önemli etkenlerden bir kaçı olduğunu unutmayın. Her erkek eşinin kendisi için bir şeyler yapmasını bekler ve bundan çok keyif duyar. Bu erkekler içinde böyledir. Yapacağınız sakal değişikliği bile eşinizi baştan çıkarmaya yetecektir. Bunları yaparken “Senin için yaptım!” demeyi de asla unutmayın. İnanın bu çabaya değecek!
İnsanlar sezgilerine göre partnerlerinin kendilerini aldatıp aldatmadıklarına karar veriyor, bu nedenle bazen yanılıyor ve pişman oluyor, bazen de doğru karar alıp uygulayamıyor. Bu iki ayrı kararın ortak bir sonucu oluyor; hayal kırıklığı. Bu tür bir hayal kırıklığı yaşanmaması için, bu yazımda aldatma eyleminin en belirgin özelliklerini sıralamaya çalıştım.
Çoğu zaman aldatma, önceden tahmin edilebilir bir durumdur. Araştırmalar kadınların aşk arayışı, erkeklerin ise daha çok cinsel doyumsuzluk nedeniyle eşlerini aldattığını ortaya koyuyor. Ancak neden ne olursa olsun çift devekuşu gibi kafasını kuma gömmediğinde ilişkilerinde yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunu fark edebilir ve tehlike çanlarının sesini duyabilir.
Aldatmaya dair tehlike çanları aşağıdaki koşullarda çalmaya başlar:
BAHANELER UYDURUYORSA
“Her seferinde dışarı çıkmak için bahaneler uyduruyorsa, eve geç geliyorsa. Cep telefonuna, tabletine veya bilgisayarına şifre koyduysa ve bunları sizden gizliyorsa. Facebook, Twitter, MSN gibi sosyal paylaşım ağlarında daha çok vakit geçirmeye başladıysa. Sık sık seyahate çıkıyorsa. Ara sıra ona ulaşamıyorsanız ve cep telefonunu açmıyorsa. Sizinle birlikte olmasının yaşamını ve işini engellediğini düşünüyorsa. Durup dururken spora başlayıp, kendine, kıyafetlerine ve iç çamaşırlarına daha önce göstermediği bir özen gösteriyorsa. Kredi kartı harcamalarında bir artış varsa. Birebir konuşmalarınızda başka şeylerle uğraşıyor ve gözünüzün içine bakmıyorsa. Size soğuk ve ukalâ bir şekilde davranıyorsa. Bana hükmetmeye mi çalışıyorsun?’ diye tepki göstermeye başladıysa. Size şefkatli davranmayı bıraktıysa. Sizinle birlikte duş almıyorsa
SİZE SARILMIYORSA...