Celal Demirbilek

Halkbank tarih yazdı

4 Mart 2013
CEV Kupası Finali rövanşında Andreoli’yi yenen Halkbank şampiyon olarak Türkiye’de erkekler voleybolunda bugüne kadar alınmış en üst düzey kupayı müzesine götürdü.

VE Halbank 2013 CEV CUP finalinde İtalya’nın Andreoli Latına takımını 3-2 yenerek ülkemize bu kupada ilk Avrupa şampiyonluğunu kazandırdı. Halkbank’ın aslan yürekli voleybolcuları şampiyonluklarının sinyalini ilk maçta rakiplerini evlerinde 3-1 yenerek vermişlerdi. Rövanş da Halkbank zorlansa da kupayı kaldırdı. Birinci set, sert servislerin atıldığı servise dayalı bir setti. Servis-blok savaşı şeklinde geçti. İlk sette üstünlük sağlayan yoktu. İtalyanların iki numaradan bir numaralı bölgeye yaptıkları ataklar sayı getirerek seti aldı: 21-25. İkinci sete hızlı giren Halkbankseti 26-24 kazandı.

Tie break’te coştu

Üçüncü seti 25-17 alan Halkbank sonraki seti 25-22 kaybettiği için maç tie break’e uzadı. Tie break, İtalyanları olumsuz etkiledi. Temsilcimiz, seti 15-11 kazanıp, CEV CUP şampiyonu oldu. Şampiyonlara madalyalarını CEV Asbaşkanı Banu Can Schürman ile Voleybol Federasyonu Başkanı Özkan Mutlugil ile Spor Bakanı Suat kılıç verdi.

Yazının Devamını Oku

Atıcılıkta skandal

15 Haziran 2009
Türkiye Atıcılık Federasyonu’nun iletişim eksikliği ve belgeleri zamanında göndermemesi organizasyonu kaptırmamıza neden oldu. Ayrıca, Akdeniz Oyunları seçmelerini birinci sırada kazanan efsane atıcı Dr.Alp Kızılsu, Pescara kadrosuna alınmadı. YILLARCA dünya ve Avrupa şampiyonaları kürsülerinden inmeyen atıcılık sporunda hedef şaştı. Son yıllarda irtifa kaybeden bu başarılı sporumuzda ilginç şeyler yaşanmaya başlandı. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü (GSGM), federasyonlardan olimpiyat düzenleme aşamasına katkıda bulunmak üzere dünya ve Avrupa şampiyonaları gibi büyük organizasyonların ülkemize alınmasını isterken ne yazık ki evimizdekini kaptırıverdik.

Uluslararası Atıcılık Federasyon (ISSF) takviminde eylül ayında Türkiye’de yapılacağı ilan edilen Dünya Kupası Final yarışmaları Çin’e verildi. Yarışmaların Teknik Delegesi Güney Kıbrıslı Dimitris Lordos, Türkiye Federasyonu ile iletişim kuramadığı, yarışma hazırlıkları ile ilgili belgelerin kendisine gönderilmediği gerekçesi ile ISSF Yönetimi’ne verdiği rapor üzerine yarışma ülkemizden alındı.

Kızılsu kadroda yok

Avrupa şampiyonu ve dünya rekortmeni sporcumuz Dr.Alp Kızılsu, trap dalında İtalya’nın Pescara kentinde yapılacak olan Akdeniz Oyunları kadrosuna elde ettiği puanlarla birinci oyuncu olarak alınması gerekirken kadro dışı bırakıldı. Trap branşında 30 yıldır Türkiye rekorunu elinde tutan 22 kez Türkiye şampiyonu olan Dr.Alp Kızılsu’nun yarıştığı Bursa Atıcılık ve Avcılık Kulübü konu ile ilgili olarak şu açıklamayı yaptı:

"Kulübümüzün dünya rekortmeni sporcusu Dr.Alp Kızılsu’ya, Akdeniz Oyunları Milli Takım seçmelerinde Atıcılık Federasyonu 2009 yılı Plak Atışları Genel Prensipleri hiçe sayılarak kasıtlı olarak haksızlık yapılmış ve milli takımda yer verilmemiştir. Dr.Alp Kızılsu, Atıcılık ve Avcılık Federasyonu’nun olağan genel kurulunda mevcut federasyona karşı oluşan bir kadroyu destekledi diye mevcut federasyon yönetimi tarafından dışlanmaya çalışılmaktadır.

Cezalandırmaya çalışıyorlar


Avrupa şampiyonu sporcumuz Alp Kızılsu, Akdeniz Oyunları kadrosunun belirleneceği İstanbul’da 10-12 Nisan’daki aday kadro yarışması ile 1-3 Mayıs günleri düzenlenen Türkiye Şampiyonası eleme yarışmalarındaki finalli puanları ile Akdeniz Oyunları Milli Takımı’nın birinci sporcusu olması gerekirken, Milli Takım’a alınmamış keyfiyetle kadro dışı bırakılmıştır. Sporcumuzun yerine iki yarışma toplamında 10 puan geriden gelen diğer bir sporcu kadroya dahil edilmiştir.

Sayın başkan bununla da yetinmeyip Avrupa ve dünya şampiyonalarına katılacak sporcu kadrolarını da tüm prensip ve temayülleri gözardı ederek aylar öncesinden açıklamıştır. Böylece sporcumuz yazılı kurallara dayanarak birinci sırada hak ettiği Milli Takım kadrosuna alınmamıştır. Yıllarca hiçbir şey beklemeden bu spora en üst düzeyde hizmet vermiş bir sporcu sırf demokratik bir hizmet yarışı olan federasyon seçimlerinde ’kendilerine muhalif’ olduğu gerekçesi ile cezalandırılmaya çalışılmaktadır."
Yazının Devamını Oku

Ödüller buhar oldu

8 Haziran 2009
GSGM, Dünya Şampiyonu Gülsüm Tatar ve Şemsi Yaralı ile bronz madalya kazanan Selma Yağcı ve Nurcan Çarkcı için Boks Federasyonu’na 500 bin lira ödül parası gönderdi. Federasyon başkanı Doğaneli ek bütçeyi almadığını söyledi. SON aylarda sıkça GSGM Teftiş Kurulu’nca soruşturma açılan, dosyaları tahkim kuruluna gönderilen Boks Federasyonu’nda bir skandal daha patladı.

Çin’de düzenlenen Dünya Bayanlar Boks Şampiyonası’nda altın madalya kazanan Gülsüm Tatar ve Şemsi Yaralı ile bronz madalya kazanan Selma Yağcı ve Nurcan Çarkcı için GSGM’nce Boks Federasyonu’na verilen 500 bin lira ödül parasının dağıtılmadığı ortaya çıktı ve profesyonel boksta kullanıldığı iddia edildi.

Ek bütçe çıkardık

GSGMüdürü Yunus Akgül olayı doğrulayarak şunları söyledi: "Sayın Mehmet Atalay genel müdürlüğü döneminde ödül yönetmeliğinden yararlanamayan bayan boksörlere Dünya Şampiyonası öncesi kamplarında ödül sözü vermişti. Bayan boksörlerimiz Dünya Şampiyonası’nda başarılı olunca Sayın Atalay bana ödülü hangi şartlarda verebileceğimizi sordu. Ben de kendilerine bu parayı Boks Federasyonu’na bir ek bütçe olarak verip, sporculara dağıtılabileceğini söyledim.

Boks Federasyonu Başkanı Caner Doğaneli’ye 500 bin liralık bu ödül parasını bu yöntemle verebileceğimizi yönetmeliklerinin de buna uygun madde olup olmadığını sorduk. Başkan Doğaneli de bize, federasyona ek bütçe ile verilecek bu parayı dağıtabileceklerini hiçbir sorun olmayacağını söyledi. Kendisinin bu sözleri üzerine biz de genel müdürlükten 500 bin lirayı bayan boksörlere ödül olarak dağıtılması için Boks Federasyonu’na ek bütçe olarak verdik. Ancak daha bu paranın dağıtılıp, dağıtılmadığını sorduğumuzda Caner Doğaneli bize bu parayı dağıtmak için yönetmelikte böyle bir madde olmadığını söyleyip o parayı başka etkinliklerde kullandıklarını söyledi."

Başbakan’dan yardım istedi

Akgül’ün bu açıklamasına karşılık, Doğaneli, GSGM’den ödül için tek kuruş ek bütçe almadıklarını belirterek, "Şu ana kadar bana bütçemin dışında tek kuruş para verilmediği gibi 2008 yılında bana taahhüt edilen Genel Müdürlük ve İddaa’dan aktarılacak paralardan daha aşağıda para aldım. Bana daha önce verdikleri bütçenin içinden ödül parasını ver dediler. Ben de kendilerine benim bütçem o yılın aktiviteleri için verilmişti. Şayet bu paradan ödülleri vermem halinde etkinlik yapamayacağımı söyledim" dedi.

Tatar, Başbakan R.Tayyip Erdoğan’a açık bir mektup yazarak yardım isterken, "Ödül sözünü aldıktan 7 ay geçti,söz verilen ödül paramızı alamadık. Genel Müdürlük ile federasyon arasında pinpon topu olduk. Bir başka ülkenin forması ile mi dövüşmemiz isteniyor" dedi.
Yazının Devamını Oku

Rus kulesi

7 Haziran 2009
F.Bahçe Acıbadem’in dünyaca ünlü starı Gamova, yeni takımıyla büyük başarılara imza atacağını söyledi, "Beni şampiyonluk dışındaki sonuçlar tatmin etmez" dedi. RUS voleybolunun son dönemdeki dünya starı artık Fenerbahçe Acıbadem’in başarısı için ter dökecek. Acıbadem Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar’ın, Fenerbahçe Acıbadem ve Türk voleyboluna büyük armağanı olan "Rus kulesi" lakaplı Ekaterina Gamova, tatil için geldiği Türkiye’de bir gecede Fenerbahçeli oldu.

Filenin orkidesi, 2001 yılında Uralochka forması altında yıldızını parlatmış ve Rus voleybolunun dünyaca ünlü teknik patronu Karpol’un senelerce kanatları altında yer almıştı. Karpol’un gözü gibi koruduğu ve milyon dolarlardan hep uzak tuttuğu Gamova, geçen sezon Dinamo Moskova’ya sorunlu bir şekilde transfer olunca, yurt dışı hayallerini de kurmaya başlamıştı./images/100/0x0/55eb3e1af018fbb8f8b4830b

Transfer aklımda yoktu

İlk yurt dışı transferini sarı lacivertlilere imza atarak gerçekleştiren 2.05’lik star, "Daha önce uluslararası bir transfer yapacağımı hiç düşünmemiştim. Fenerbahçe Acıbadem’in Türkiye’nin en büyük kulüplerinden biri olduğunu öğrendim. Tatil için Antalya’ya gelmiştim. Bir dizi telefon trafiğinin ardından bir günde karar verdim. Teklifi kabul ettim. Bizler Karpol’un oyuncusuyduk. Uralochka’da kalmış olsaydım, başka bir ülkeye transferim için hiç şansım yoktu. Şimdi Fenerbahçe Acıbadem forması altında bu zevki hem tadacağım, hem de başarılara imza atmak için ter dökeceğim" dedi.

Yalnız değilim

Türkiye ve Şampiyonlar Ligi için duygularını da dile getiren Rus yıldız, şunları söyledi: "Karpol bize tek şey öğretti. Kazanmak, hep kazanmak. Üzerimdeki emeği çoktur. Beni, şampiyonluk dışındaki sonuçlar mutlu etmiyor. Yeni arkadaşlarımın bazılarını tanıyorum. Seda, Eda, Naz ve Osmokrovic çok önemli oyuncular. Arkamızda büyük destek olan muhteşem bir taraftar topluluğumuz olduğunu da öğrendim. Benim Fenerbahçe Acıbadem’e transferimde en büyük katkısı olan kişi ablam İnessa Korkmaz’dır. O nedenle Türkiye’de yalnız değilim."

Topuklu ayakkabı

giymeyi çok isterdim



GAMOVA başarılı bir sporcu olmasına rağmen, sevmediği tek şey koşmak. Yaşamında ilginçlikler olan Rus yıldız, "Koşusuz spor olmaz ama ne yapayım, sevmeye sevmeye koşuyorum" diyor. Sporcu olarak uzun boylu olmasından mutluluk duysa da bunun bazı sıkıntılarını yaşadığını da gizlemiyor ve ekliyor: "Topuklu ayakkabı giymenin özlemini yaşıyorum. Ancak, ayaklarımı çok yorduğu için bu zevki tadamıyorum."

Blok yüksekliği

3.10 metre


207 kez Rusya Milli Takımı’nın formasını giyen efsane voleybolcu Gamova 3.21 metre smaç, 3.10 metre de blok yüksekliği ile bir file kraliçesidir. Salonlarımızdaki, "Vur kafasına çivi gibi, çak, çak, çak" tezahüratı sanki Ekaterina Gamova için söylenmiş. O, dünya voleybolunun çivisidir. Rakip hücumlarda blokları ile etten duvar örer. Blok sızdırmaz. Voleybolda bir ekol olan Rusya’nın son dönemlerde yetiştirdiği en büyük sporcularından biridir.
Yazının Devamını Oku

Bir şans daha istiyorum

22 Kasım 2008
Basketbol Federasyonu'na 16 yıldır başkanlık yapan Turgay Demirel, "Genel kurul delegeleri projelerin tamamlanması için bize bir dönem daha şans vereceklerdir. Bunu 2010 Dünya Şampiyonası için istiyorum" dedi. 1992'den bu yana 16 yıldır Basketbol Federasyonu'na başkanlık yapan Turgay Demirel, 24 Kasım Pazartesi günü yapılacak olağan genel kurulda son kez adaylığını koyup 4 yıl daha göreve talip olacak. Basketbol Federasyonu'nun en uzun soluklu başkanı Demirel, iki gün sonra Ankara'da yapılacak genel kurul öncesi HÜRRİYET'e konuştu.

 Dört kez başkanlık seçiminden galip çıkmış bir başkan olarak bu seçimdeki şansınız nedir?

"Özerk Basketbol Federasyonu olarak 2. kez bir seçimli genel kurula gidiyoruz. 4 yıl içerisinde bu özerk yapı Türk basketbolunun gelişmesine, gelirlerin artmasına ve başarılarının yükselmesine yardımcı oldu. Bu sistemin bakanlık ve genel müdürlüğümüz tarafından desteklenmesinin yararları ikinci dönemde daha çok gözükecek. Kurumsal olarak gelişen, güçlenen Basketbol Federasyonu hem kulüpler, hem de Milli Takımlar düzeyinde başarılı neticelerin alınmasına ön ayak oldu. Bundan tüm basketbol camiası gurur duymalıdır. İnanıyorum ki, Türk spor kamuoyunu tarafından da bütün bu gerçekler doğru şekilde değerlendirilmekte ve takdirle karşılanmaktadır. Genel kurul delegeleri devam etmekte olan projelerin tamamlanması için bize bir dönem daha şans vereceklerdir. Ve özellikle Türk basketbolunun elindeki en önemli fırsat olan 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'nı en iyi şekilde gerçekleştirme çalışmalarımıza imkan tanıyacaklardır."

 Avrupa başkanlık seçimine de gireceksiniz. Bu yüzden Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanlığını da bırakacaksınız. Bu koltuğun sahibi kim olacak?

Karar basketbol camiasının


"Avrupa'da yer alan 50 federasyonun 47'sinin oyu ile Avrupa Başkan Yardımcısı seçilmiş olmam önümüzdeki süreçte Avrupa başkalığı görevini üstlenmem için büyük bir destek olmuştu. Ancak benim Avrupa başkanı olma kararım sadece bana ait bir karar olmayacak. Tüm basketbol camiası ve spor camiası desteklediği takdirde böyle bir çalışma içine de girebilirim. Basketbol camiasına ileride önderlik ve hizmet edecek doğru işler yapacak doğru kişileri mutlaka sağduyulu bir şekilde belirleyecektir."

 Bu dönemdeki projelerinizden söz eder misiniz?

"Basketbol liglerinin daha da gelişmesini sağlayacağız. Beko ile yaptığımız isim sponsorluğu anlaşması ve basketbol yayın gelirlerini 6 kat artırmamız kulüplerimizin basketbola olan büyük yatırımlarının bir sonucu oldu. Burada Beko Basketbol Ligi'ne destek veren kulüp yöneticeleri ve sponsorlara teşekkür ediyorum. Avrupa Basketbol Ligi'nin TV ve isim geliri olarak ilk sırada yer alıyoruz. Bu Beko Basketbol Ligi'nin ne kadar doğru geliştiğini gösteriyor. Bayanlar ve Basketbol İkinci Ligi için benzer çalışmalarımız da var. Basketbol Milli Takımlarımız da 2009 ve 2010 Avrupa ve Dünya Şampiyonaları'nda başarılar için mücadele edecekler."

 Türk basketbolunda acil çözümlenmesi gereken projeler nelerdir?

"Kulüplerimizin daha profesyonel idari ve pazarlama alanında gelirlerini arttırmasıdır. 2010'dan itibaren yeni salonlarla birlikte Türkiye'de basketbolun daha ilerleyeceğini düşünüyoruz."

Başarının sırrı bilimsel çalışmada

BASKETBOL Milli Takımlarımızın son dönemlerdeki başarılarının bilimsel çalışmanın ürünü olduğunu söyleyen Turgay Demirel, şunları söyledi: "Bu uzun soluklu istikrarlı kadrolarla uzun vadeli çalışmaların bir eseridir. Bunu daha ileri boyutlara taşımak istiyoruz. 12 Dev Adamlar Basketbol Milli Takımlar Eğitim Merkezi adında bir tesisimiz gerçekleşecek. Buradan birçok yıldız ve başarılı sporcu milli takımımızı başarı ile temsil edeceklerdir.

2006’a başlattığınız alt yapı Milli Takım oyuncuları seçimlerinde bilimsel değerlendirmelerin ön plana çıktığını görüyoruz. Seçmelerde önemli isimler çıkıyor. Bugün Enes Kanter, Ankara'daki seçmelerde tespit edildi. Kulüpleri gençlere sahip çıkıp yetişmeleri için uzun oyun süreleri vermelerini tavsiye ediyorum."
Yazının Devamını Oku

Boşa konuşuyorlar

1 Ekim 2008
"A Milli Takımı küçülten, hakaret tarzı demeçler veren ya da antrenörünü yıpratmak amacıyla anlamsız konuşan kişilerin görüşlerinin benim gözümde hiçbir değeri yoktur. Bu kişilerin Türk basketboluna bugüne kadar ne verdiğini, ne yaptığını her isteyenle tek tek tartışabilirim." BASKETBOLUMUZUN patronu Turgay Demirel, işlerin ters gittiği, eleştiri oklarının üzerlerine yöneldiği günlerde Tanjeviç’e sahip çıkmakla en doğru kararı aldıklarına değinerek, "A Milli Takım’ın başında iyi ahlaklı insanlar yer alacaktır" dedi.

Demirel, Avrupa Şampiyonası finalleri, 2010 Dünya Şampiyonası hazırlıkları, tesisler, bayan basketbolu ve BEKO Basketbol Ligi ile ilgili olarak HÜRRİYET’e ilginç açıklamalarda bulundu.

İşte Turgay Demirel’in sorularımıza verdiği yanıtlar...

Tanjeviç’e en zor günlerde hep destek verdiniz. Bu desteği verirken güvenceniz neydi? Tanjeviç’in alternatifi sizce kim olabilir?

Biz Tanjeviç ile 2004 yılından bu yana çalışıyoruz. 2010 Dünya Şampiyonası’nı da içine alan bir program yaparak bu işbirliğini başlattık. Dolayısıyla bu hedefimizin sonuna kadar kendisine güveniyoruz. Genç bir ekibi ileriye dönük hazırlıyoruz. Kesin olan bir şey var ki, Basketbol A Milli Takımı’nın başında ancak iyi ahlaklı insanlar yer alacaktır.

A Milli Takım’ın başında Türk antrenör olmalı diyenler var. Sizin bu konudaki düşünceleriniz?

Öncelikle biz A Milli Takım’ın başında görev alacak antrenörleri ırkına, milliyetine göre seçmiyoruz. Yeteneğine, tecrübesine ve kariyerine göre belirliyoruz. Tabii her şeyden önce A Milli Takım’da görev yapacakların ahlaklı ve dürüst kişiler olmasına da dikkat ediyoruz. Bu değerleri taşımayan kişiler bazı başarılar elde etmiş olsalar da bizim ölçülerimize göre, ay yıldızlı takımda hiçbir zaman yer alamazlar. A Milli Takımı küçülten, hakaret tarzı demeçler veren ya da takımın başındaki antrenörü yıpratmak amacıyla anlamsız ve mantıksız sürekli konuşan kişilerin görüşlerinin benim gözümde hiçbir değeri yoktur. Bu kişilerin Türk basketboluna bugüne kadar ne verdiğini, ne yaptığını her isteyenle tek tek tartışabilirim. Kimsenin geçmişinde yaptıklarını unutmaması gerekir. Ya da bu tür konuşmalar yapan kişiler geçmişlerini ve yaptıklarını gözden geçirmelidirler.

Tanjeviç’in başarısı

Avrupa Şampiyonası eleme grubundan 6’da 6 yaparak çıkmak sizin için sürpriz oldu mu?

Açıkçası, takımın performansı, çok iyi çalışması, çok iyi bir ekip havası oluşması ile beraber takımın başarılı sonuçlar alacağından emindim. Ancak hazırlık sürecinde takımın yüklenme idmanları sırasında kaybettiğimiz maçlarda kamuoyu A Milli Takım ile ilgili erken eleştiri yapan kişiler tarafından olumsuz yönlendirildi. Fakat Efes Cup ve Avrupa Şampiyonası eleme maçlarında Tanjeviç’in ne kadar iyi bir takım ortaya çıkardığını herkes izledi. Ben özellikle bu süreçte başta Hidayet ve Kerem olmak üzere hem A Milli Takım oyuncularına hem teknik kadroya, menajerlerim Harun Erdenay ve Barbaros Akkaş’a, oyuncularımın kulüplerine, başkanlarına teşekkür ediyorum. İki ay boyunca iyi dereceler elde edip, Avrupa ve dünya şampiyonaları öncesi çok önemli işaretler verdiler.

Avrupa Şampiyonası’nda başarı ve başarısızlığın ölçüsü sizce nedir?

Avrupa Şampiyonsı’nda A Milli Takım için başarı, çeyrek finali geçip yarı ve final maçlarında sahada olmaktan geçiyor. Biz Türkiye olarak önümüzdeki şampiyonalarda hep yarı final ve finale gelebilecek kadrolar yaratmalıyız.

Havlu sallamakla olmaz

Başkan koltuğundan A Milli Takımı nasıl görüyorsunuz?

A Milli Takım’da potansiyelli, tecrübeli pek çok oyuncu var. Kadroda bulunan veya girme şansı olan bu oyuncuların hepsinin takımlarında daha fazla, daha değerli süreler almaları, kendilerini geliştirecek takımlar da oynamaları lazım. Bu konuda maalesef büyük sıkıntı yaşıyoruz. Türk basketbolu bu konuyu aştığı taktirde zirve yapacaktır. Bazı genç oyuncularımız daha iyi bir oyuncu olabilecek bir ortamdaki kulüpler yerine yanlış yönlendirmelerle iyi paralar alıp bençte sadece havlu sallamakla kalıyorlar. Bu ne onlara, ne kulüplerine, ne de Türk basketboluna yarıyor.

Tesislerin son durumu nedir? Bir sıkıntı söz konusu mu?

Maalesef daha çözemediğimiz bir İstanbul sorunumuz var. Ankara’daki inşaat bu yıl sonuna kadar başlayacak. Büyükşehir 18 ayda bitirecek. Antalya’da inşaat başladı 18 ayda tamamlanacak. Dört salon garanti durumda. Finallerle ilgili olarak çok doğru bir yerde çok doğru bir proje yapılması için son aşamaya geldik. FIBA Başkanı’nın 16-17 Ekim’de İstanbul’a yapacağı ziyarete kadar onu netleştireceğiz.

Ligin kalitesi zirve yaptı

BEKO Basketbol Ligi’nin kalitesi geçen yıl zirve yaptı ve çok güzel, heyecanlı maçlar izledik. Play off’a girme, küme düşme, play off’ta mücadele basketbolseverleri tatmin etti. BEKO Basketbol Ligi’nin Avrupa’nın en önemli liglerinden biri olduğunu kanıtladı. Bir ligi kaliteli yapan en önemli unsur, oyuncuların ve antrenörlerin kalitesidir. Antrenörler ne kadar basketbolu geliştirecek birikime ve yeteneğe sahip ise basketbol ligi de o oranda gelişebilecektir. BEKO Basketbol Ligi o kadar çok zirve yaptı ki, tv yayınlarının ihalelerinin değeri daha önceki yayın dönemine göre kulüpleri tatmin edecek şekilde yükseldi .

Bayanlarda hedef Dünya Şampiyonası

BAYAN Basketbol Milli Takımımız da bu yıl yeni teknik heyetle 2009 Avrupa şampiyonası elemelerine çok erken bir tarihte başladı. Çok başarılı bir hazırlık dönemi, iyi bir programla oyuncuların önemli katkıları ile çok başarılı sonuçlar elde edilerek üçüncü kez Avrupa Şampiyonası’na katılma hakkı elde edildi. Avrupa Bayan Basketbol Şampiyonası’nda Türkiye’nin çok iyi neticeler elde edeceğini bu eleme maçlarında gördük. 2009’da tarihimizdeki en iyi dereceyi, 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası’na katılma hakkını elde ederek gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Ayrıca 2012 Londra Olimpiyatları’na hem erkeklerde hem de bayanlarda katılmayı hedefliyoruz.
Yazının Devamını Oku

41 kere maşallah

3 Haziran 2007
"100. yılda tüm branşlarda şampiyonluk" parolasıyla 2007’ye giren sarı lacivertli kulüp, mücadele ettiği 9 branşın 8’inde bu hedefine ulaştı. "100. yılda tüm branşlarda şampiyonluk" parolasıyla 2007’ye başlayan Fenerbahçe, daha senenin ilk 5 ayında muhteşem başarılara imza attı. Mücadele ettiği 9 branşın 8’inde zirveye çıkan sarı lacivertli kulüp, sadece voleybolda şampiyonluk sevincini yaşayamadı. Takım sporları dışındaki bireysel sporlarda kürsüler hep sarı lacivertti. Öyle branşlar vardı ki, şeref kürsüsünün basamaklarında başka forma rengi yer almadı. 2007 yılının tamamlanmasına 7 ay kalmış olmasına rağmen, Fenerbahçe Kulübü’nün müzesine 41 yeni kupa girdi. Takım sporlarında; futbolda 7 birincilik, basketbolda 7 birincilik, 1 ikincilik, 1 üçüncülük, voleybolda 2 ikincilik, 3 üçüncülük elde eden sarı lacivertliler, bireysel sporlardan boksta takım halinde 3 birincilik, 2 özel ödül, kürekte 2 birincilik, masa tenisinde 1 birincilik, 1 ikincilik, yüzmede 10 birincilik, 1 üçüncülük kazandılar. Fenerbahçe Kulübü’nün 2007 yılının ilk 5 ayında kazandığı başarılar şöyle:

FUTBOL: A takımı, Süper Lig’de sezonun bitimine 2 hafta kala şampiyonluğunu ilan edip, Türkiye’nin en önemli spor organizasyonunda zirveye çıktı. Ayrıca, devre arasında düzenlenen Antalya Kupası da müzeye götürüldü. B Genç takımı, 38. Grup’ta ve İstanbul İl Şampiyonası’nda; Yıldız takımı, 27. Grup’ta ve Danone Dostluk Turnuvası’nda ve Danone Küçükler Turnuvası’nda şampiyon oldu.

BASKETBOL: Bayan basketbol takımı, Tadım Türkiye Kupası’nı ve Türkiye Bayanlar Basketbol Ligi Şampiyonluğu’nu kazandı. Erkek basketbol takımı Beko Basketbol Ligi’nde mutlu sona ulaşarak, 16 yıllık şampiyonluk özlemine son verdi. Alt yapılarda da Özel Mustafa Türe Turnuvası şampiyonluğu, İstanbul Küçük Bayanlar Şampiyonluğu, İstanbul Yıldız Bayanlar şampiyonluğu, Türkiye Yıldız Erkekler üçüncülüğü, Özel Deniz Harp Okulu Turnuvası şampiyonluğu, AND1 Minik ve Junior Basketbol Şenliği’nde ikincilik elde edildi.

VOLEYBOL: A Bayan takımı Birinci Lig’de ikinci olurken, A Erkek takımı da Birinci Lig’de üçüncülüğü elde etti. Ayrıca, Genç Erkekler’de İstanbul İkinciliği, Küçük Bay ve Küçük Bayanlar’da da İstanbul Üçüncülüğü kupaları kazanıldı.

YÜZME: Kış Kupası yarışmalarında hem erkeklerde hem bayanlarda ezeli rakip Galatasaray’a açık ara fark atılarak, şampiyonluğa ulaşıldı. Temmuz ayında yapılacak Yaz Kupası yarışmalarının da en büyük favorisi olan sarı lacivertli yüzme takımının bu yıl kazandığı kupalar şöyle: Kış Kupası Yıldız Takım şampiyonluğu, Kış Kupası Genç takım şampiyonluğu, Kış Kupası Yıldız Erkek şampiyonluğu, Kış Kupası Genç Bayan şampiyonluğu, Kış Kupası Büyük erkek şampiyonluğu, Kış Kupası Büyük Bayan şampiyonluğu, Kış Kupası Büyükler takım şampiyonluğu, Kış Kupası Açık Yaş Erkek takım şampiyonluğu, Kış Kupası Açık Yaş Bayan şampiyonluğu, Kış Kupası Açık Yaş Erkek şampiyonluğu, Avrupa CIJ Meet Lux Yarışları üçüncülüğü.

ATLETİZM: Ferdi yarışmalarda sayısız kupa ve madalyaların kazanıldığı atletizmde henüz lig kademeleri sürerken, erkek ve bayan takımları ENKA’nın ardından ikinci sırada bulunuyor. Geçtiğimiz sezon şampiyon olan erkek takımı Avrupa Şampiyonlar Ligi finalinde 6’ncı olarak güçlü takımlar arasında ligde kalmayı başardı.

MASA TENİSİ: Sarı lacivertli masa tenisçiler Güneş Sigorta Masa Tenisi Ligi’ni erkeklerde şampiyon, bayanlarda ikinci sırada tamamladı.

YELKEN: Henüz sezonun sürdüğü yarışmalarda Federasyon Kupası ve Halit Narin Kupası şampiyonlukları kazanılırken, her hafta her sınıfta yeni başarılar kazanılıyor.

KÜREK: GSGM Sapanca yarışlarında yine en yakın rakipleri Galatasaray’a fark atıp bütün kupa ve madalyaları toplayan sarı lacivertliler, Ayrıca Akdeniz Kupası’nı da müzelerine taşıdılar.

BOKS: Fenerbahçeli boksörler Türkiye şampiyonalarında hem ferdi hem de takım halinde şampiyonluk kürsülerine çıktılar. Büyük, Yıldız ve Genç Bayanlar şampiyon olurken, Uluslararası Ahmet Cömert Boks Turnuvası’nda Türk Milli Takımı’nın kazandığı 9 birinciliğin 6’sında Fenerbahçeli boksörlerin imzaları vardı.
Yazının Devamını Oku

Vah ata sporum vah

28 Eylül 2005
<B>GÜREŞİMİZİN</B> acı yazgısı sanki.. Yıllarca her şampiyona da atılan ‘Yine hüsran. Mindere yapıştık, tuş olduk, minder de yaprak dökümü’ gibi klasik başlıklar hep içimizi karartmıştı. Bu kez devletin verdiği imkanlarla iyi hazırlandığımız söylendi. Hatta Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Budapeşte kampında ziyaret ettiği güreşçilerimize ‘Sizlerden madalya değil, madalyalar bekliyorum’ diyordu ama minder öyle düşünmüyordu. Ama yine olmadı. Nerelerde yanlışlar yapıldı? FILA’nın sık sık biraz da garip kural değişiklikleri ile oynadığı dünya güreşinde yeni uygulama Türk güreşine nasıl yansıdı? İşte böylesine bir ortamda çıktığımız Budapeşte minderinde yine ağızlardan o klişe sözler döküldü: ‘HÜSRAN

Tek günlük güreş sisteminde sadece Ömer Çubukçu’nun repesaj dahil yaptığı dört maçın dışında diğer altı sporcumuz iki turun ötesine geçemedi. Türk güreşinin bir hastalığı olsa gerek. Hep son saniyelerde kondisyon eksikliği sporcularımızı bitirdi. Kilo düşme sorunu yine karşımıza çıkıverdi.

Serbest güreşin patronu İsmail Nizamoğlu hala Maliye Bakanlığı’ndan çıkacak zamlı maaşını bekleyedursun, ayda 460 milyona bu sporcuları madalyaya hazırlamaya çalışıyor. Vah ata sporu güreşim vah...

Garip güreşçi

Ne antrenörü, ne yöneticisi, ne doktoru, ne de antrenman verecek tek bir takım arkadaşı var. Arjantin’i şampiyona da tek başına temsil eden Fernando Iglesias, 43 saatlik yoldan geldi, ödünç antrenörle mindere çıktı ve ilk maçında bizim Ömer Çubukçu’ya 4 dakikada yenilip turist oldu.
Yazının Devamını Oku