Planlı yaşarsanız, her şeye vakit var

Hobi sahibi olmanın özellikle iş dünyası için önemli olduğunun altını çizen Nuy Tekstil Ltd Şti Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Nejat Yahya ile hobilerini, hayatı, iş dünyası için neden hobilerin önemli olduğunu konuştuk. Mustafa Kemal Atatürk’ün müzik sevdasından, iş görüşmeleri sonrasında hobilerin konuşulmaya başlandığından, Çin Fahri Vatandaşlığı ve Fahri Konsolosluğu’na, hayatı kaliteli yaşamaya kadar gerçekleştirdiğimiz güzel sohbetimiz, içimizi ısıtırken, bizlere bir şeyler de katacak.

‘MUSİKİNİN BAŞKENTİNE GELDİM’

-Sizin bildiğimiz kadarı ile birçok yönünüz var. Hobilerinize müzik ile başlasak. Müzik hobinizden biraz bahseder misiniz?

Hobilerimin başımda müzik geliyor. İnanılmaz keyifli bana göre. Yıllar önce 1980’de Ankara’dan Bursa’ya bir gazete ilanı ile geldiğimde ‘Ben cennete geldim, musikinin başkentine geldim’ dedim. Çünkü o yıllarda Zeki Müren, Müzeyyen Senar, Yıldırım Gürses yaşıyordu. Hacettepe’de öğrencilik yıllarımda başladığım bir yolculuk müzik. Biz Balkan göçmeniyiz. Baba tarafım Manastır, anne tarafım Selanik. Balkan müzikleri çalınırdı söylenirdi. Bazı akrabalarımız bağlama, akordiyon çalardı. Ben de bağlama çalıyorum. Sonrasında 1990’lı yıllarda koro çalışmalarına, korolarda yer almaya başladım. Görev aldığım 5 koro falan vardı, onları 3’e indirdim. Bir yeni koro başlatılıyor, mutlaka bir arıyor, ‘Nejat Bey siz de koromuzda yer alır mısınız’ diye. Bazıları bir yıllık oluyor, bazıları sadece bir sosyal sorumluluk projesi oluyor. Şu anda Zeki Müren korusu var. Nilüfer Belediyesi Koromuz var. Bir de bizim Lions Koromuz var. Yaklaşık 13 yıldan beri devam eden. Her yıl bir şey yararına yaparız. Son 3 yıldan beri de Nilüfer Belediyesi ile birlikte Alzheimer Hasta Konukevi projemiz var. Onun için sahne alıyoruz. Şu anda yüzde 90’ı bitti. Ekim, Kasım gibi belediyeye teslim ediyoruz. Bunun haricinde Türk Halk Müziği koromuz var. Batı müziğinde Filarmoni Derneği üyesiyim. Her perşembe Bursa’da konser veriyorlar. Dede Efendi benim kökenim olan Manastır Kesriye’den. Kesriye’den müzisyenler çıkarmış. Belki de müzik ilgim ve yeteneğim buradan geliyor.

ATATÜRK’ÜN DE HOBİSİ MÜZİK

-Müzik ile iç içesiniz. Dediğinizin gibi kökenlerinizin olduğu yerde müzisyenler yetişiyor. Peki sizce müzik insanların hayatında olmalı mı?

Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük hobisi müzik. İstanbul’da Üsküdar Musiki Cemiyeti var. Oraya gittim, oradaki çalışmalara katıldım. Çok büyük bir bilgi hazineleri, müzeleri var. Atamız 1917 yıllarında oraya gidip meşk yapıyormuş. Hatta kayıtları, fotoğrafları var. Bir taraftan savaşıyor, bir taraftan askeri ataşelik yapıyor, bir taraftan kafasını müzik ile dağıtıyor. Alişimin Kaşları Kara’nın notasını düzenliyor. Bende bütün işadamlarına aynı şeyi söylemek isterim. Ya dinleyici olun ya bir koroya katılın. Tabii bu bir yetenek. Yeteneğiniz yoksa iyi bir dinleyici olun. Şarkılarda makamlar var biliyorsunuz. Her bir makamın ayrı bir faydası var insan üzerinde. Mesela ben gün içinde sıkıntılı olduğumda Rast makamından birkaç şarkı söylüyorum. Rahatlıyorum. Müzik gerçekten ferahlatıyor. İş hayatımıza çok büyük faydası olduğunu düşünüyorum ve iş insanlarına kesinlikle öneriyorum.

35 YILDIR TENİS OYNUYORUM

-Müzikten bahsettik. Size baktığımız zaman sağlığınız ile ilgilendiğinizi ve sportif bir yapıya sahip olduğunuzu görüyoruz. O zaman biraz da spor hobinizden bahsedelim mi? Hangi spor dalları ile ilgileniyorsunuz?

Hacettepe’de öğrencilik yıllarımdan beri yaklaşık 35 yıldır tenis hayatımda. Tabii biz erkekler bildiğiniz gibi işte üniversiteyi bitiririz, askere gideriz, ardından evleniriz. Bu süreçte tenise ara verdik. Tabii ki ondan sonra sürekli yaptığımız bir spor dalı oldu. Özellikle yaz aylarında Bodrum Turgutreis’te bir yazlığımız var. Burada tenis kortlarımız mevcut. Çok iyi de takımlarımız var. Sabah yedide başlıyoruz oynamaya. Tabii ben bütün yaz kalamıyorum, gidiyorum bir 10 gün kalıyorum dönüyorum, sonra tekrar bir 10 gün kalıyorum. Temmuz ve Ekim ayları arasında böyle bir tempomuz var. Bursa’da da tenis oynadığımız arkadaşlarımız var.

DÜNYA İNSANI OLMAK

-Hobilerinizi paylaştık. Samimi düşüncelerinizi paylaştınız. Peki Nejat Yahya için hayat nedir?

Ekonominin dönmesi için tabii ki biz iş insanlarına, çalışanlara, yöneticilere ihtiyaç var. Sosyal hayat gerekiyor. Aile çok önemli. Tabii bir de kaliteli yaşam. Kaliteli yaşam bana göre, az ve öz iş hayatı, makul sosyal hayat. Yiyeceklerin yarısını yemek, yapabileceklerimin iki katını yapmak. Anlaşılır manevi inanç, keyifli aile hayatı, pozitif arkadaş ve dost grubuyla olumlu iletişimde olmak. Mucize ilaç dediğimiz egzersiz ve yürüyüşü bilgili diğer sporlarımızla birleştirerek devamlı yapmak, dünya insanı olmak ve elbette müziğin her alanında olmak varsa beceri onları uygulamak. Tabi bir de tekstil sektöründeki değişiklileri takip ederek, kaliteli ve yakışan tarzda giyim kuşam. Ben kaliteli yaşamdan ödün vermemeye çalışıyorum. Bana diyorlar ki ‘nasıl yetiştiriyorsun.’ ‘Planlayın’ diyorum. Her şeye vakit var. Gün 24 saat. Size ben 7 saat uyku verdim, 8 saat iş verdim, geriye 9 saat kalıyor. Bu 9 saat içerisinde siz seyahatinizi de yaparsınız, aile ile bir araya gelip hobilerinizi de yaparsınız. Hobilerinizi de her gün yapmıyorsunuz.

FAHRİ ÇİN VATANDAŞIYIM

-Sizin bir de Çin Bursa Fahri Konsolosluğu göreviniz var. Bunun hikayesini bize anlatır mısınız?

Çin’de Fahri Konsolosluk sıfatı yok. Ben 1991 yıllarında Çin’e iş için ilk gidenlerden birisiyim. Rahmetli Teoman Özalp döneminde Çin ile kardeş şehir anlaşmasına ben çok yardımcı oldum. O zaman ihracat müdürlüğü yapıyorum, 35 ülkeye ihracat yapıyoruz. Çin ile ticaret yapıyoruz. Anshan ile Bursa arasında kardeş şehir anlaşmasından sonra, Çinliler Bursa’ya geldi. Eskiden Kültür Park’ta fuarlar olurdu, orada stand açtılar. Onlara yardımcı oldum. Orada ben bir ürünü çok beğendim, ‘bana uygun fiyat verin ben bunu alacağım’ dedim. Uygun fiyat verdiler. Ertesi gün ben bunları evime davet ettim. Evde Türk yemekleri ikram ettik. Komünist ülkelerde ev ziyareti yoktur, rejim itibariyle. Çok mutlu oldular. Bana biraz daha indirim yaptılar, iki, üç konteyner sipariş verdim. Ürünler geldi, kullanmaya başladım. Sonra beni ülkelerine davet ettiler. Yıl 1992. Başbakan, Cumhurbaşkanı gibi karşıladılar. Bu arada ilişkiler ve ticaret devam etti. 2003 yılında eyalet ve şehir meclisi bana bir belge hazırlamışlar. ‘Siz hem ticartin artmasında yardımcı oldunuz, hem her geldiğinizde burada Türkiye ve Bursa’yı tanıtıyorsunuz, gittiğinizde Türkiye’de Çin’i tanıtıyorsunuz. Sizi fahri vatandaşımız yapıyoruz’ dediler. Teşekkür ettim. Döndüğümde o zaman Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Erdoğan Bilenser. Kendisine durumu anlattım ve belgeyi takdim ettim. Sonra protokol müdürünü aradı, protokol müdürü de benim Fahri Konsolosluk görevi yaptığımı söyledi. O yıllarda 17-18 Fahri Konsolos vardı. Onların bulunduğu listeye beni eklediler. Valiliğe yazı yazıldı. Şu anda 26 Fahri Konsolos olduk. Dışişleri Bakanlığı’nda benim Fahri Konsolosluğum geçmiyor, o yüzden plakam yok, ama benim için önemli değil. Üzerime düşen ne varsa yapmaya devam ediyorum.

-Nejat Yahya kimdir. Kısaca özgeçmişinizi paylaşabilir misiniz?

1952 Ankara doğumluyum. Eğitimimi Ankara’da tamamladım. Hacettepe Üniversitesi Ekonomi bölümünü bitirdim. Ankara’da 2 yıl uluslararası dış ticaret firmasında ithalat-ihracat şefi olarak çalıştım. 1980 yılında İnegöl’de kurulu İSTAŞ firmasında dış ticaret müdürü olarak başladım. 1981 yılında İhracat müdürü oldum ve 1992 yılına kadar görevimi sürdürdüm. 1992 yılında eşim ile birlikte Nuy Dış Ticaret şirketini kurduk. BTSO, UİB Kurucu Başkan Vekilliği, BUSİAD, GESİAD Kurucu Başkan Vekilliği ve Onur Kurulu üyeliği Bursa Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği, RUMELİSİAD, Bursa Hisar Lions Derneği,Çin Kültür ve Turizm Merkezi Başkanlığı, Zeki Müren Kültür Derneği, Kültür ve Turizm Bakanlığı Bursa Klasik Devlet Korosu Güçlendirme Derneği Fahri Üyesi, Bursa Klasik Batı Müziği Flarmoni Derneği Üyesi, BUFSAD, Bursa Felsefe Derneği, İstanbul Fransız Bahçeleri Derneği, Ankara Hacettepe Mezunları Derneği üyeliklerim var. İyi derecede İngilizce, orta derecede Almanca, az derecede Arnavutça ve Çince biliyorum. 37 yıldır evliyim, iki kız babasıyım.