Galatasaray’da kaleci Orkun yediği hatalı gollerle şimşekleri üzerine çekiyor. Aykut’a da Kalli şans vermiyor. Sarı kırmızılı takım bu iki kaleciyle şampiyon olabilir mi?
GOL yemeyen kaleci mi var? Herkes eleştiriyor. Olabilir, Orkun kötü goller de yiyebilir. Galatasaray onunla yola devam edecek. Belki de onunla şampiyon olacak. Şampiyon takımın kalecisi olarak da tarihe geçecek. Her yenilgi sonrası Orkun’un suçlu ilan edilmesi çok saçma.
Kasımpaşa maçında Orkun’un yediği frikik golünde hatası yok. Erhan öyle bir vuruş yaptı ki, tek kelimeyle olağanüstü. Çok da iyi yere gitti top. Orkun ne yapacak? Bayer Leverkusen maçında da sadece bir golde hatası var. Onda da topu elinden kaçırdı, rakip affetmedi. Diğer gollerde savunma neredeydi? 5 gol yiyince ve farklı yenilgilerde fatura kalecilere kesilir. Orkun da bunun kurbanı oldu.
Kasımpaşa maçına gelince. Galatasaray’da büyük bir belirsizlik var. Tecrübeli oyunculara ihtiyaç olduğunda sahada yoklar. Bu oyuncular Kalli tarafından kenarda oturtuldu. Haftalardır tribünde olanlar vardı. Kasımpaşa maçında değişik bir kadro sahaya çıktı. Kenarda oturan futbolcu kırılır ve gücenir. Bu da onda rahatsızlık yaratır. Bir karşılaşma iyi oynar ama önündeki maçlarda bu isteksizlik sahada belli olur. Kasımpaşa maçında bu tabloyu herkes gördü. Tecrübeli oyunculardan yararlanacaksın. Kaliteli isimlerle, gençleri kaynaştıracaksın.
Kalli’nin eseri
Song bu takımda yedek bekledi. Nonda, kulübede oturdu. Lincoln gibi bir oyuncu asla ve asla yedek kalmaz. "Ne oynuyor?" diyenler çıkabilir. Galatasaray’da herkes çok mu iyiydi de Lincoln kötüydü? Brezilyalı futbolcuyu morallendirmen lazım. Hazır tutman lazım.
O zaman takımın da güçlü olur. Dünyanın ünlü kulüpleri enayi mi, yıldızlara milyonlarca Euro sayıyorlar? Onları el üstünde tutuyorlar. Tüm kaprislerini çekiyorlar. Ama ona güveniyorlar ve takımının güçlenmesi için her şeyi yapıyorlar.
Kalli ne yapıyor? Yıldızlarını kenarda oturtuyor. Ne için? Disiplin için. Disiplin bir yere kadar. Disiplin, yumuşak şekilde halledilir. Ilımlı olursun, ama tavrını da belli edersin. Galatasaray’ın kötü halinin sorumlusu baştan aşağı Kalli’dir.
Kalması sağlığına bağlı...
Özhan Canaydın’ın vedasını nasıl değerlendiriyorsunuz. Camiadan gelen baskılarla Canaydın, G.Saray Başkanlığı’na geri döner mi?
GERİ dönebilir. Sıhhatinde bir problem yoksa Özhan Canaydın ile Galatasaray’ın yolları ayrılmaz. Canaydın, basketboldan gelme. Yani sporcu. Onu bu yönü için ayrı seviyor ve sayıyorum. Ama, Galatasaray’ın bugünkü durumuna bakarak kim elini taşın altına sokar? O bilinmez. Canaydın sonrası gelecek yeni bir ismin bu işlerin içinden nasıl çıkacağını kestirmek güç.
Canaydın her zaman olumlu oldu. Galatasaray camiasının içerisindeki Bizans oyunlarını bilmem. Ama çok huzurlu olduğu söylenemez başkanın.
Herkes onun bırakmasını istiyordu. O da bırakacağını söyledi. "Hakkınızı helal edin. Ben artık yokum" dedi. Kıyamet koptu. Ortalık ayağa kalktı. Camia içinde herkes Canaydın’ın göreve devam etmesi gerektiğini öne sürdü.
Türk milletinin enteresan bir karakteri var: "Yeter artık çek git" tantanası yapıyor, sonra da "Bırakma bizi başkan" diye yalvarıyor. Bu kadar çelişki bu ülkede olur zaten. Gel de anla.
Canaydın’ın etrafındaki baskı olursa "Kal" derlerse, gelenekçi ve camianın içinden çıkmış, G.Saray terbiyesini almış Canaydın koltuğu bırakmaz. Teklifleri de kabul eder, aday olur ve sandıktan da çıkar.
Fener’in yedekleri kalitesiz
Zico’nun şans verdiği ikinci kadro neden etkisiz kaldı? F.Bahçe’nin yedek oyuncularının bu düşük performansını neye bağlıyorsunuz?
FENERBAHÇE’nin yedeklerinin kaliteleri üst seviyede değil. Bursa maçındaki kadrodan bir şey olmaz. Fenerbahçe gibi bir takımın ağırlığını kaldıramazlar. Oynamayan oyuncular işi de idmanları da sererler. Oynayamayacaklarını bilirler. Bunu Zico, antrenmanlarda görmüyor mu? Bu kadar çok oyuncuyu birlikte sahaya süremezsin. Hatanın büyüğüdür bu. Onlara güvendi, olmadı. Omurgayı bozmaması lazımdı. Bozdu. İki üç isimle oynarsın kadro içinden. Onlardan da sahada verim alamazsan, değiştirirsin.
Colin Kazım diye bir oyuncu almışlar. Ne yaptığı, ne oynadığı, ne şekil olduğu belirsiz. Fenerbahçe’yi eksik bırakıyor. Futboldan habersiz. İlhan Parlak iki tane pozisyon yakaladı. Onları atamıyorsan, Fenerbahçe’de forma giymeyeceksin. Zaten sezon başından beri yok. Bir-iki kupa maçında forma giydi o kadar. Bu futbolculardan nasıl verim beklenir? Zico da bunun cevabını bilmiyordur.
Puan cetvelinde çok ileride olursun da bu maçı kaybetsen bile opsiyonun vardır. O zaman yedekleri de denersin, istediğin oyuncuyu da sahaya sürersin. Bundan önce Gaziantepmaçında denedi bu taktiği. O zaman şapkadan tavşan çıktı. Bir daha çıkmaz.
Zico, mahalleden antrenör olmuş değil. Futbolun içinden gelmiş bir isim. Oyuncu psikolojisini de biliyordur. Bu oyunculardan verim alınmaz. Bir şey gösteremezler. Bunların iyi oynaması için 5-6 maç yan yana mücadele etmeleri, birbirlerini ezberlemeleri şart. Bu antrenmanda da olmaz. Bursaspor iyi oynasaydı, Fenerbahçe daha farklı bir yenilgi alırdı.
Colin Kazım mı keyif verecek?
Fenerbahçe’nin özelliği nedir? Kaliteli ve klas oyuncularla sahaya çıkması. Seyirci o oyuncular için geliyor. Seyircini heyecanlandırmazsan, sahadaki takım ne kadar Fenerbahçe olursa olsun, o tribünler dolmaz. Gelen keyif almak ister. Colin Kazım mı keyif verecek, Alex mi? Fenerbahçe seyircisi hem takımına aşıktır hem de oyuncusuna. Yıldızlarını sahada görmek ister.
Beni en çok şaşırtan konu da Maldonado’nun ısınırken sakatlanması oldu. Zico bu oyuncuyu ısrarla aldırdı. Bir maç oynattı, kesti. 10 gün yokmuş. Şilili çok kaliteli bir yapıya sahip. Oynatılsaydı, adalesi daha hazır duruma gelecekti. O ritme alışacaktı. Maalesef sakatlandı. Fenerbahçe, aldığı oyuncudan da faydalanamıyor.
Sert oynayacaklar!
Devlerin bu futbolu yarın akşamki kupa rövanşına nasıl yansır?
YARIN akşam Ali Sami Yen’de farklı bir maç olacak. Galatasaray ve Fenerbahçe derbisi için iki takımın bundan önceki maçlarındaki sonuca bakılarak yorum yapılmaz. Bu tip sınavlar öncesi iki takım futbolcusu da heyecanlı olur. Moraller yüksek tutulur. Hırslı olunur ve kazanmak için sahaya çıkılır.
İki takım da diken üzerinde olduğu için çok sert bir mücadele bekliyorum. Oyuncular sinirli olacaklar. Saha içinde tatsız olaylar yaşanabilir, kartlar havada uçuşabilir. Beni korkutan bu. Sert olacakları için sakatlıklar da yaşanabilir.
İki takım da futbolun hakkını verecek. Devlerin kazanmak mecburiyeti var. Süratli oynamak zorundalar. Hakem de burada çok önemli. Fenerbahçe’ye gollü beraberliğin de yetmesi avantajı. Roberto Carlos gibi bir starın olmaması ise güç bakımından sarı lacivertliler adına kayıp. Ancak, onun açığını doldurabilecek oyuncular var Fenerbahçe’de.
Galatasaray ise saha ve seyirci faktörünü kullanarak, yarı final vizesi alma peşinde. Final gibi bir derbi olacak.
Havaya girerler
Haftanın en karlı takımı Beşiktaş oldu. Siyah beyazlılar bu futbol ve düşünceyle, seyircisi önündeki Galatasaray derbisinde ne yapar?
BEŞİKTAŞ, geçen hafta Üç Büyükler içinde kötü oynayarak kazanan tek takımdı. Haftanın da en kárlısı olduğu kesin. Zirve yarışında tekrar iddialı konuma geldi. Galatasaray derbisine çıkacaklar ve İnönü Stadı’nda seyirci faktörüne de güveniyorlar. Galatasaray, daha ısıran bir takım gibi görünüyordu ama şu anda o gücü de ortadan kalktı. Beşiktaş, kötü oynuyor.
Holosko, biraz da olsa kendine gelmeye başladı. Boş saha buluyor. Top da kendisine düzgün atıldığı zaman tehlikeli oluyor. Bir takım hücum hattında kötü oynuyorsa, Nobre’ye ihtiyacı vardır. Niçin? Orada savaşacak ve mücadele edecek, varını yoğunu ortaya koyacak tek oyuncu Nobre. Gökhan Zan ise büyük sorun. Beşiktaş çok önemli bir galibiyetle döndü. G.Saray’ı da yenerlerse büyük bir hava yakalayacaklar. Seyircisi önünde bu avantaja sahip.Beşiktaş, üst düzey mücadele verecek. Bir de yorgun ve sinirli bir Galatasaray bulacaklar karşılarında. G.Saray bir de F.Bahçe’ye elenip, İnönü’ye gelirse. O zaman sarı kırmızılılar son kozunu oynayacağı için pazar akşamı da keyif alacağımız bir derbiyle karşı karşıya kalırız.