Seyirci alkışlayacağına futbolcunun kafasına bir şeyler atıyor. Medyada ‘‘Mısır'ı yedik’’ tipinde rakiplerimizi küçük düşürücü başlıklar atıldı, peki şimdi ne olacak?
Aslında bu beraberlik ve Portekiz'e gidememezin nedeni dün geceki oyundan kaynaklanmıyor. Biz geçen yaz oynadığımız Konfederasyon Kupası'ndan beri bu hataları yapıyoruz. A Milli Takımımız'da oynayabilecek bir sürü ümit milli takımımız var, ama biz takımımızı bir türlü gençleştiremedik.
Artık bazı oyuncuların milli takımda yeri yok. Hakan Şükür'ün Letonya'da oynayıp, oynamaması olay oldu. Hakan dün akşam sahadaydı. 4 topu geri verdi, birini kontrol edemedi, bir tane gol attı. Ama bundan sonra Hakan'ın takımda yeri yok. Bülent'in bütün çalışkanlığına rağmen artık geri çekilmesi lazım. Tugay'ın da öyle. Hakan, Bülent, Tugay olağanüstü işler yaptılar. Ama bunlar artık geçmişte kaldı. Herkes yüreğini koyuyor, belki Bülent onlardan fazlasını yapıyor ama artık süratli futbolcular karşısında yetersiz kalıyor. Bu futbolcular milli forma ile sözleşmeli değil. Eskiler üzerinde durursak olmaz. Gençleri, İbrahim Toraman, Gökdeniz gibi futbolcuları ilk 11'de sahaya sürmeliyiz.
Üretken olamadık
Riga'daki maçtan farkı dün akşam en azından futbol oynamaya çalıştık. Topları dan-dun ileriye vurmadık. Top çoğunlukla bizde kaldı bunlar olumlu şeylerdi. Ama top bizde kalırken, bir şey üretemedik. İşte bizim ipimizi çeken de bu oldu. Takımda üretkenlik beklediklerimiz Emre, Nihat, Tümer. Hem takımı, oyunu yönlendirecekler hem de yaratıcı olacaklardı. Bunu tam gerçekleştiremediler.
İlhan'ın attığı gol olağanüstüydü. Kaç kere bir futbolcu topa vurur da öyle yere gider. O sertlikte gider ve gol olur. En zorunu yaptık, sonra ikinci golü çabuk getiremedik. Neden, az önce de belirttiğim gibi pozisyon üretemedik. Geride iyi paslaştık, iyi yardımlaştık. Ama topu ileride kullanmak için beceri gerekiyor. Oyuncu eksiltip pozisyon hazırlamak gerekiyor. Bir kere oyuncu eksiltip pozisyon hazırladık. Onu da Gökdeniz yaptı. Adamı geçti, Hakan'a ‘‘Al at’’ diye bir pas verdi. Bunun dışında Hakan sahada yok.
Çabuk ve süratli olan, adam eksilten Gökdeniz ilk 11'de oynasaydı, Nihat ve Emre ile birlikte 3 güçlü oyuncumuz sahada olurdu. Emre ve Nihat ileri ucun gerisinde, ama Gökdeniz ileride büyük katkı yapardı.
Yeteneksiz değiller
Ya yediğimiz goller... Bazı hataları yaparsınız da bir şey olmaz, ama öyle bir hata yaparsınız herşey değişir. Deniz çok iyi oynarken bir kafa topunu aşırdı, bu gitti kalemizde gol oldu. Arkadan yine bir adam kaçırdık skor 2-2. İlk golde o top hızlı olabilirdi, kaleci zamanında çıkmış olabilirdi. Deniz geriye doğru vermek istese, belki daha rahat vurabilirdi. Bir adım önde olsa belki topu kafayla alırdı. Ama süratli adam orada ve deparla topa yetişti. Bu gole rağmen biz yine oyunun hakimiydik ama golü üretemedik. Demek ki, can alıcı yerlerde işi bitiremiyoruz. Ama şu da bir gerçek ki birinci maçta böyle oynasaydık herşey çok farklı olabilirdi.
Bu arada yediğimiz gollerde şanssız olduğumuzu da gözardı etmeyelim. Ömer biraz daha uzun boylu ve Rüştü tipinde bir kaleci olsa ilk golü çıkarabilirdi.
Cezasını çekiyor
Bazıları Letonya'yı çok küçümsediler, ama onların söylediği gibi yeteneksiz bir takım değiller. Nasıl futbol oynanacağını, ne zaman savunma yapıp ne zaman hücuma çıkacağını bilen bir takım. Bir sürü de süratli ve yetenekli oyuncusu var. Biz 4-5 kere topa dokunanı yetenekli zannediyoruz. Letonyalılar ise gayet basitini oynuyorlar, koşuyor ve mücadele ediyorlar.
Biz ukalalığımızın da cezasını çekiyor, Portekiz'e gidemiyoruz. İngilizleri çime gömüyorduk, Letonya'yı rakip görmüyorduk. Centilmen değiliz, hakemlere saldırıyoruz. Seyirci alkışlayacağına futbolcunun kafasına bir şeyler atıyor. Böyle tuhaf bir spor kamuoyu oluşturuldu. Medyada ‘‘Mısır'ı yedik’’ tipinde rakiplerimizi küçük düşürücü başlıklar atıldı, peki şimdi ne olacak?
Avrupa'da olay yarattık
LETONYA Milli Takımı Teknik Direktörü Alexander Starkovs, ay yıldızlı ekibimizi eleyip, 2004 Avrupa Şampiyonası'nın vizesini aldıkları maçtan sonra yaptığı açıklamada, ‘‘Avrupa'da olay yarattık’’ dedi. Taraftarlarımıza da övgüler yağdıran Starkovs, ‘‘Dünya üçüncüsü olmuş bir takımı eleyip, Avrupa Şampiyonası'na gitmek kolay iş değil. Beni en çok duygulandıran şey, maçtan sonra seyircinin bize gösterdiği olağanüstü centilmenlikti’’ yorumunu yaptı.
8 trilyonluk rüya bitti
A Milli Takımımız, ilk kez bir baraj maçından hüsranla ayrıldı. Ay yıldızlılar, 2000 Avrupa Şampiyonası elemelerinde İrlanda Cumhuriyeti'ni (1-1 ve 0-0'la), 2002 Dünya Kupası elemelerinde de Avusturya'yı (1-0 ve 5-0'la) saf dışı bırakarak, baraj maçlarında gülen taraf olmuştu. Türkiye, Portekiz vizesini alamayarak, UEFA'dan finallere katılım payı olarak alacağı 7.5 milyon İsviçre Frangı'ndan (8 trilyon 250 milyon lira) oldu.