Şeytan üçgeni

Rize’de Selçuk, Aurelio ve Appiah F.Bahçe’nin her şeyiydi. Daum, Rize’deki gibi düzgün bir orta saha kurgusu kurar, çift santrfor oynar, takım mücadele gücünü ve çabukluğu sahaya yansıtırsa çok gol pozisyonuna girip kazanır.

* F.Bahçe’de ne değişti de sarı lacivertliler Ç.Rize karşısında çok gol pozisyonuna girip kazandı?

Birincisi, Daum orta sahayı düzgün kurdu. İkincisi, çift santrfor oynadı. F.Bahçe kendi sahasında bile tek santfor oynuyor, böyle komedi olmaz. Bu iki etken nedeniyle bir sürü gol pozisyonu buldular. Tabii bunda da eksik vardı. Bu neydi derseniz, orta saha ileri çıktığı zaman hücumda zenginlik yaşandı, ama bunu programlı yapmadıkları, birbirlerini kontrol etmedikleri için orta saha zaafından dolayı kendi kalelerinde kontratak yediler. Bu nadir oldu, ama oldu. Böyle güçlü oyuncuları varken, bu pozisyonları vermemesi lazım F.Bahçe’nin. Selçuk, Aurelio ile Appiah forvetten daha çok şut attılar, bu mükemmel, ama çabuk geri dönmeliler.

Hırs ve çabukluk kazandırdı

Üçüncü faktör, F.Bahçe mücadeleciliğini, süratini, çabukluğunu oyuna çok iyi yansıttı. F.Bahçe, Diyarbakır maçında böyle değildi. Oyundan bezmiş gibiydiler, Rize’de ise mücadele ve kazanma hırsı farklıydı. Bir sürü gol kaçırıldı. Alex’in kaçırdıkları sahanın kötülüğünden. O ince vuruşlar, plaseler yapıyor, böyle sahada olmadı. Semih’in kaçırdığı gol şaşırtıcı. Ama bugüne kadar ona da hiç böyle şans verilmedi ki. Onun kaçırdığı da maç heyecanından olsa gerek.

Nobre’yi akıllıca kullanmalılar

Şunun altını yeniden çiziyorum... F.Bahçe ne olursa olsun tek santrfor oynamaz. Nobre’ye havadan top attığınız da arkadaşlarına indiremiyor, üstüne gelen topları arkadaşlarına veremiyor. Verkaça giremiyor. Bu yüzden futbolcular paslaşmak amacıyla Nobre’ye doğru top atmayacak. Ona atılan top kayıp. Ama onu 18 içinde topla buluştururlarsa, o zaman Brezilyalı çok tehlikeli. Arkadaşları Nobre’yi özeliklerini göz önüne alarak akıllıca kullanmalılar. F.Bahçe’nin zaaflarından biri de bu. Bunu değiştirdikleri zaman daha iyi olacaklar. Defansif eksikliğine rağmen ‘Şeytan üçgeni’ diyebileceğimiz üç orta saha oyuncusu Selçuk, Aurelio ve Appiah Fenerbahçe’nin her şeyiydi. Rakip üzerinde takımın ağırlığını hissettirdiler.

Bir bakışta üç büyükler

G.Saray ve Beşiktaş atbaşı gidiyor

* Üç büyükleri tartıya koyduğunuzda en iyi durumda olan takım hangisi?

Şu anda en iyi durumda olan Beşiktaş, daha sonra Galatasaray, ardından Fenerbahçe geliyor. Beşiktaş ve Galatasaray iyi futbol sergiliyorlar, takımları büyük ölçüde oturdu. İlk 3 haftada sergiledikleri futbolla iddialarını ortaya koydular. Aslında G.Saray ile Beşiktaş at başı gidiyor. Yani iki tane bir var, bir tane de iki.

Aman Rıza dikkat et

* Ailton’un oyundan alınışı sonrası yaptığı hareketi ve Rıza Çalımbay’ın ‘Ailton henüz tam anlamıyla hazır değil. Beklenenden fazlasını yapıyor’ açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir Ailton-Çalımbay krizi yaşanabilir mi?

Öyle bir kriz yaşanmaz, ama burada otorite zart-zurtla olmaz. Otorite sevgi ve saygıyla olur. Rıza Çalımbay kimseye karşı saygısız değil, ama oyundan çıkarılmak psikolojik olarak o futbolcuyu rahatsız etti. Golü atmış rahatlamış, seyirciyle bütünleşmiş. Sen tutuyor, onu oyundan alıyorsun. Bunun anlamı nedir? Adama maçtan önce dersin ki, ‘Sen hazır değilsin, yarım saat oynatacağım.’ Adam golü atmış, tam morallenmiş sen çıkartıyorsun.

Konuşarak aşılmalı

Benim anladığım Rıza, ‘Ben gol atan adamı da çıkartıyorum’ diyor. Çıkartırsın, bu senin elinde. Ama önemli olan sinir harbi çıkartmak değil, oyuncuyu kazanmak. İdareciler girmiş araya, Ailton özür dilemiş. Zaten sürekli antrenörle takışan bir tip. Daha ikinci maç hazır değil, ama konu bu noktaya gelmeden daha önce dediğim gibi konuşularak çözümlenmeliydi. Tabi ki o takımın patronu Rıza, ama bu iş ‘Ben dedim de oldu’ değil. Çok dikkat edip Rıza’nın oyuncusuyla konuşması lazım. Tekrar ediyorum, eğer onunla konuşsaydı Ailton o hareketleri yapmazdı.

Gerets ders gibi

Futbolcu antrenörün devamlı elinde olacak. Somurtup bir kenara atarsan olmaz. Güler yüzlü olup, futbolcuyla hep iletişim halinde olacaksın. Ayrıca tüm antrenörlerin önünde bugün bir örnek var. Eric Gerets, Daum’a da ders Rıza’ya da, bütün antrenörlere ders gibi. Futbolcusu gol attı mı, kendi atmış gibi seviniyor, futbolcusunu omuzluyor. Bir de Beşiktaş’a ve ikisinin arasındaki farka bak.

G.Saray taraftarı yanlış yapıyor

* G.Saray kazanıyor, ama taraftarıyla yönetimin arası gergin. Taraftarın bu tepkisi ne zaman sona erer?

Bu kadar inatlaşmak bana tuhaf geliyor. Taraftar tabii ki takımını seviyor, iyi olmasını istiyor, ama geleneklerine göre G.Saray, seyirci istedi diye kongreye gitmez. Kongre zamanı bu yönetimin karşısına rakip çıkarırlarsa, o zaman yaptıklarının manası ve faydası olur.

Şimdi bu takım 3 maçını da kazandı, 9 puanı var. İyi bir başlangıç yapılmış. Takımı teşvik etmeliler. Taraftar yönetim için değil, takımı desteklemek için stada gelir. Ama G.Saray seyircisi yönetimi protesto için tribünde. Böyle bir şey olur mu? Menfaat takımın kazanmasıysa o zaman yönetimi protestoyu bıraksınlar.

İnatlaşma bitmeli

Büyük başarılara imza atmış bir kulübün yönetimiyle inatlaşmanın anlamı ne? Bunun zararını kim çekiyor, G.Saray kulübü. Seyirci patlamak için G.Saray’ın yenilmesini mi bekleyecek yani. Durum o noktaya geliyor, işin en kötü kısmı da bu.

Seyirci her zaman her takım için büyük bir güç. Ama seyirci yönetim ile başkanıyla oynamayacak, takımıyla oynayacak. Takımıyla bütünleşip artı güç verecek. Özhan Canaydın, Ergun Gürsoy oynamıyor maçı, futbolcular oynuyor. Sırtlarına geçirdikleri formalarda Özhan ve Ergun mu yazıyor? Futbolcu teşvik bekliyor. O zaman futbolcuyu teşvik etmeleri lazım.
Yazarın Tüm Yazıları