Kabadayi bunlar

G.Saray, Beşiktaş ile F.Bahçe kaptanları kendilerini ve kulüplerini küçük düşüren davranışlar içindeler. Sinan Engin çıkıyor, ‘‘Biz yatıştırmasak olaylar büyürdü. Onlar oradan çıkamazdı’’ diyor. Kabadayılığa, o da kabadayılıkla yanıt veriyor.

* G.Saray Kaptanı Bülent, Beşiktaş soyunma odasını basıyor. Beşiktaş Kaptanı Tayfur, ‘‘Soyunma odasından çıkamazdı’’ diyor. F.Bahçe Kaptanı Fatih'in Şenol Güneş'le konuşup, bütün Trabzonlulara küfür ettiği belirtiliyor. Kaptanların böyle olayların içinde olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu futbolcular kaptanlık ne demek, onu bilmiyorlar. Kaptanın görevi kendi takımını sakinleştirme, yatıştırmadır. Kaptanlar, o takımın bütün hukukunu temsil ederler. Camiayı temsil eder o kaptanlar. Sorumsuz haraket edemezler. Yoksa kaptan olamazlar.

Son günlerde kaptanların yaptıkları ne kadar ayıp. G.Saray kaptanı, niye, ne yapmaya gidiyor Beşiktaş soyunma odasına? Yani, çok mu delikanlı? Üstelik bunların hepsi arkadaş, ekmek parasını da futboldan kazanıyorlar. Ne diyecekmiş, ‘‘Doğru oyna.’’ Kardeşim, futbol sahada biter. Soyunma odasına gidersen iş farklılaşır. Teşekkür etmeye, başarı dilemeye gidersin. Takım kaptanı da bunları yapar. Kaptan evsahibiyse, ‘‘Eksiğiniz var mı?’’ diye sormaya gider. Yoksa, bir futbolcu kabadayıca konuşmalarla, ‘‘Ne yapıyorsun?’’ demeye başkasının soyunma odasına gidemez. Ve televizyonlara çıkıp, bir de yaptığını ispat etmeye çalışmak, çok basitce bir davranış. Kendilerini küçük düşüren, takımını küçük düşüren davranışlar.

Neyin güvenliği?

Nedir o, soyunma odası koridorlarının hali? O kadar insanın orada ne işi var? Hiç mi soyunma odası görmedik. Orada kimseye rastlamadan gidersin. Üzüntülü olursun, sevinçli olursun, bu duyguları kendi arkadaşlarınla paylaşırsın. Bir sürü insan, bir sürü güvenlikçi koridorlarda. Neyin güvenliği bu? Kimsenin girmediği yerde güvenliğin ne işi var? İdareciler soyunma odasında. Devamlı beyanatlar.

Bir de şu var. Sarhoş başka, içki içmek başka. Adam 1-2 viski de içebilir. Böyle ‘‘sarhoş’’ suçlaması da yapamazsın. Seni oynanan futbol ilgilendirir, idarecinin tutumu değil. İdareci gırtlağına sarılırsa, o zaman bir takım şeylere hakkın doğar.

Sinan Engin çıkıyor, ‘‘Biz yatıştırmasak olaylar büyürdü. Onlar oradan çıkamazdı’’ diyor. Bunlar ne demek? Ayrı bir kabadayı da o. Kabadayılığa kabadayılıkla cevap veriliyor. İki tane yüz yıllık kulübün geldikleri duruma bakın. Bunun içine F.Bahçe de dahil.

F.Bahçe Kaptanı olmak Fatih'e, o açıklamaları yapma hakkını vermez. F.Bahçe Kulübü hiç vermez. Sen kim, kaptanlık kim, o kadar. Kaptanlık sadece sahada el sıkışmak değil. Kulüpler de kaptanını seçerken dikkat etmeli. F.Bahçe Kaptanı oldum diye böyle şeyler yapamaz. Sinirli, kendine hakim olamayan tipler bu olayları yaratıyor.

Sonunda kan akacak

* Derbide ve A.Sebat-F.Bahçe maçındaki olaylar hakkındaki değerlendirmeniz. Türk futbolu nereye gidiyor?

Türk futbolu fevkalade kötü yere gidiyor. Taraftar dediğimiz artık stada takımı desteklemek için değil, olay çıkarmak için gidiyor. Esasında gövde gösterisi yapıyor. Hem karşı kulübün taraftarına, hem de kendi kulübünün yönetimine, ‘‘Biz böyle güçlüyüz’’ mesajı vermeye çalışıyor.

Derbide Beşiktaş seyircisinin yaptığı, yenilir yutulur şey değil. Bir takım kendisinden daha süratli bir takımı durdurmak için, rol yapar. Taçı 80 saatte atar, kaleci degajı geç yapar, sakatlanma bahanesiyle yere düşen kalkmak bilmez. Beşiktaş seyircisi ne yaptı, yaktığı meşalelerle ortalığı karanlığa büründürdü. Akıllarınca iş yaptıklarını sandılar. Bu hem kendi, hem de futbolcuların sağlığı için de zararlı. Ayrıca hem kendi takımı, hem de rakip takım soğudu. Beşiktaş'ın da hızını kestiler. Yani seyirci, oynanan futbolu kötüleştirmek için elinden geleni yaptı. Oyunun kalitesi, o mücadele ortadan kalktı. G.Saray seyircisi de demir parmaklıkları yıktı. Ne federasyon var ortada (Zaten federasyonun görevi teknik direktörlük yapmak) ne de hakem. Böyle bir maç oynandı.

İdareciler sokuyor

Lucescu,
‘‘Bu olayların yüzünden futbolumuz geri gitti, Türkiye de aynı şeyleri yaşıyor’’ demiş, iyi de söylemiş. Buyrun bakalım.

Peki, yasak olan şeyler stada nasıl giriyor? Tabii ki bunları idareciler sokturuyor. Polis de arama yapsa bulacak. Neymiş, yiyecek satanlar stada sokmuş. Kontrol edin o zaman. Kontrol edin ki, bulasınız. Bunlar önü alınmayacak şeyler değil. Ama bu kadar taviz verilirse, hepsi kulüplere maledilemese de büyüyor.

Başta da söylediğim gibi, artık stada gelen seyirci maç seyretmeye değil, kendi gövde gösterisi yapmaya, kendini teşhir etmeye geliyor. Artık statta futbolcuyu değil, onları seyredeceksiniz. İnsanlar karaborsadan bilet bulmaya çalışırken, bunlar futbolun içine ediyor. Yazık, böyle devam etmez.

Ne hale geldi

Kanun mu çıkar bilemem. Esasında yasalarda var bunların önlemi. Ama yasaları tatbik etmiyorlar. Leeds-Arsenal maçını izledim. Statta tel örgü falan hiçbir şey yok. Leeds evinde 4-0 geride, seyirci bir ayaklandı, insanın gözleri yaşarır. Takımını öyle bir ateşledi ki, ancak bu kadar olur ve bir gol de attırdı. Bunu yaparken de ne meşale yaktı, ne küfür etti.

Hiç kimsenin kimseye küfür etme hakkı yok. Sen küfür edeceksin, diğeri de reaksiyon gösterecek. Sonra da haklı olacak. Böyle bir şey var mı, dünyanın neresinde görülmüş bu? Neden bu kin? Taraftarları bu hale sokanlar piyasada dolaşıyor, Fair-Play mesajları veriyor. Yazık, günah, en sonunda kan akacak, birileri ölecek. Hem Türk futboluna, hem de insanlara yazık.

Taraftar maçtan 3-4 saat önce geliyor stada, amacı takımının yanında olmak. Takımına sevgi böyle mi gösterilir? Bu derbiler, zevk, keyif ve şölendi. Bunları bile ne hale getirdik.

F.Bahçe futbol fakiri

* Akçaabat Sebatspor maçındaki Fenerbahçe, Lorant ve Oğuz Çetin'in Fenerbahçesi'nden farksızdı. Ve takım son 3 haftadır kötü oynuyor. Fenerbahçe’yi yine geçtiğimiz yıllardaki hayal kırıklıkları mı bekliyor?

Kötü oyun sürüyor, bu doğru ama fark var. Daha çok birbirlerine yardım eden, birbirlerini kollayan, 90 dakika daha çok mücadele eden bir takım var. Ama futbol yönünden fakir bu takım. Çünkü futbol oynayacak futbolcusu yok. Tavsiyeler yanlış yapılmış. Onay veren yönetim de yanlış iş yapmış.

Beşiktaş ve G.Saray berabere kalmış, burada avantajlı olan kim, F.Bahçe. Ama F.Bahçe, A.Sebat karşısına öyle bir takımla, öyle yetenekli futbolcularla sahaya çıkıp, öyle bir futbol oynuyor ki, mağlubiyetten zor kurtuluyor. Oyunun sonunda 1-2 pozisyona giriyor, değerlendiremediği doğru dürüst gol pozisyonu yok. Baştan sona kötü oynuyor. Yanlış takım kuruyor, yanlış oyuncularla oynuyor. Ama zaten yanlış transferler yapmış. Bu futbolcuları kim tavsiye ediyor, yönetim ve başkan bu transferlerde kimi dinliyorsa, akıl verenleri de, alanları da tebrik etmek lazım. Sonra da ağlıyorlar, ‘‘İyi oynayamadık’’ diye. Bu futbolcularla iyi oynanmaz kardeşim.

Yeteneksiz futbolcular

İşte bir tek koşuyor F.Bahçe. Koştuğu için de beraberlik alıyor. Daum, futbolcu kalitesinden anlamıyor. Ne dahiymiş, aynı hamam, aynı tas gidiyor F.Bahçe. 3 kişi (Aurelio, Selçuk, Kemal) orta sahada, 3'ü de topu kullanamayan futbolcular. Becerisi olmayan, kaleye şut atamayan bu üç futbolcu hala orada oynuyor. İkisi (Aurelio ile Selçuk) tamamen yetenek özürlü. Geriye top atarlar, ileriye oynama alışkanlıkları yoktur. Böyle olunca da F.Bahçe ne pozisyona girer, ne de gol atar. Ayrı bir yeteneksiz de 2-3 maç iyi şeyler yapan Serhat. A.Sebat maçında varlığıyla yokluğu belli olmayan Tuncay. Sen bekle ki, frikikten gol atacaksın. Böyle bir takım olur mu, bu transferlerle ancak böyle olur.

Daum'un keyfine bağlı

* F.Bahçe'de tek sorun Yusuf'un oynamaması mı? O oynasa, tüm sorunlar bitecek mi?

Sorun Yusuf'un oynayıp, oynamaması değil. O teknisyen olarak diğerlerinden iyiyse, onu bulup çıkarmalısın. Onu diğerlerinden ayırmalısın. Hakan da topu iyi kullanan adamdı, ama şimdi o da ‘‘Bu takımdan gideyim’’ diyor. Adamı kadroya almıyor Daum. Kadroya almayı bırak, yüzüne bakmıyor. Bu adamlarla ilgileneceksin. Bunların hepsi para. Daum kendi keyfine, ‘‘Bunu seviyorum, onu sevmiyorum’’ diye hareket edemez.

Tek santrfor oynarsa işi zor

* G.Saray, Olympiakos'la deplasmanda, Beşiktaş, Sparta Prag'la İstanbul'da oynayacak. Temsilcilerimizi nasıl maçlar bekliyor ve gruptan çıkma şansları ne?

Gruptan çıkmak diğer takımların alacağı sonuçlara bağlı. Tek santrfor oynarsa Beşiktaş'ın fazla bir şey yapacağını sanmıyorum. Yener de, ondan sonraki maçı da kazandıracak, seyirciyi rahatlatan bir anlayış yakalayamaz.

G.Saray farklı oynayacak. Rakibini biliyordu, ilk maçta daha iyi tanıdı. Hani G.Saray, Yunanistan'da defansif düşünüp, tek santrfor oynayabilir de, Beşiktaş aynı tercihi yaparsa sonuca zor ulaşır.
Yazarın Tüm Yazıları