Havaya girmesinler

F.Bahçe’nin G.Saray’ı yenmesi ‘şampiyonluk yarışı bitti’ demek değil. F.Bahçe için bir avantaj. Ama, ‘Zirvede tek başımayım’ havasına kapılırsa, 9-10 puan önde takımlar ne şampiyonluklar kaybetti, tepetaklak olur, bunu unutmasın...

* Derbiyi F.Bahçe’nin kazanması şampiyonluk yarışını nasıl etkileyecek?

F.Bahçe
’nin G.Saray’ı yenmesi ‘şampiyonluk yarışı bitti’ demek değil. F.Bahçe için bir avantaj. Ancak G.Saray bu yenilgiyi çabuk atlatırsa, farkı kapatır çünkü yarıştan kopmuş değil. Bu uzun lig maratonunda 6 puanlık fark büyük bir şey ifade etmiyor. Yalnız tabi yarışta rakibinin puanlar kaybetmesini bekleyecek.

F.Bahçe’nin ‘Derbiyi kazandım’ diye rehavete girmemesi gerekiyor. Eğer, ‘Zirvede tek başımayım’ havasına kapılırsa, 9-10 puan önde takımlar ne şampiyonluklar kaybetti, tepetaklak olur, bunu unutmasın. Her iki takım da aynı ciddiyetle ligin sonuna kadar bu mücadeleyi verecekler. Önlerinde bir de Beşiktaş örneği var.

İyi yönetilmiyor

Şimdi geçen hafta içine dönmek istiyorum, Milan maçına... F.Bahçe dün sahaya düzgün bir takımla çıktı. Milan maçında niye aynı şeyi yapmadı, birçok oyuncunun sahadaki yeri değişti.

F.Bahçe teknik kadro olarak iyi yönetilmiyor. Luciano ve Aurelio o maçta cezalıydı, bu günler öncesinden belliydi. Onların yerine oynatacağın oyuncuları hazırlasana. Daum ne yaptı, Deniz’i bir 90 dakika görmeden takıma koydu, hem de hangi mevkiye. Kemal piyasada yok. Servet de öyle. 2-3 hazırlık maçı al, onları oynat, form durumlarını gör, bunları hazırla, o da yok. Bu futbolcuları arabanın lastiğini değiştirir gibi takıma koyarsan Milan maçındaki gibi olur. Lastik bile değiştirsen balans ister.

Daum, diyor ya ‘Benim takımımıns tecrübesi yok’, peki kendisinin var mı? Onun nereden tecrübesi var? Böyle futbol oynayan takımın antrenörü tecrübeli mi oluyor?

Daum tecrübeli mi?

İtalya’daki Milan maçı için tecrübesizlik dersin olur. Burada ve Almanya’da Schalke ile oynadın, o maçlar neydi? İkisini de rakibi etüd etmemekten rakibin oyununun nasıl olduğunu bilmemekten kaybettin. Son Milan maçında Shevchenko biraz şanslı olsa 4 değil, 7 gol atardı. Bunlar gerçekler... Bu gerçekler kimseyi rahatsız etmesin.

F.Bahçe Milan maçındaki gibi kötü oynayacak, rakibine mahkum olacak bir takım mı? Öyle bir defans anlayışı olur mu? Milan maçında takımın sahaya çıkışı, oyuna hazırlanışı yanlıştı. Sonra da ‘tecrübesizlik’ de çık işin içinden. Evet, tecrübesizlik var, ama % 10-20. Tecrübesizlik Daum’da. Sanki Milan’ın antrenörü o ve her sene Avrupa’da final, yarı final oynuyor.

Böyle bir antrenör edasında. Beşiktaş ile Avrupa’ya katıldı, elendi. F.Bahçe ile katılıyor sonuç ortada.

Volkan’a tavsiyeler

Daum da bu kadar uzun süre oynayan Mehmet Yozgatlı’yı oyuna sokacağına, oynamayan Kemal’i sahaya sürdü. Hep dengesizlik. Kemal kötü mü, bence Türkiye’nin en iyi orta sahalarından biri. Ama hazırlamamışsın, kenarda unutmuşsun onu. Mehmet’i de 35 saniye kala oyuna sokuyorsun. Böyle bir şey olur mu? Daum orada oynayan 4 adama ve kaleci Volkan’a dua etsin.

Burada bir paragraf da Volkan’a açmak istiyorum. Volkan top havadan geldiğinde nereye yumruklayacağını bilmiyor. Top ortaya yumruklanmaz. Ortaya vurursan, o top karşıdan gelen rakiple yeniden kalende tehlike olur. Kenara vurursan pozisyondan kurtulma şansın olur. Bunu antrenör söylemiyor mu Volkan’a? F.Bahçe bu teknik kadroya milyarlar harcıyor. Bunu bilmiyorlar mı?

Anelka değişti

* F.Bahçe G.Saray karşısında niye iki farklı takım görüntüsü sergiledi?

Herhalde
rakipten korktular, ikinci yarıda kendilerine güvenleri yoktu. Yoksa maça iyi başladılar, ilk 45 dakika iyi bir futbol sergilediler. Milan maçında iki pas yapamayan F.Bahçe, G.Saray karşısında ilk bölümde çok iyi oynadı. İkinci devre G.Saray ikili mücadelelerin hepsini kazandı.

F.Bahçe’nin attığı gole bakın. Orta sahanın ortasından sol taç çizgisinden Appiah’ın, Orhan ile Tomas’ın arasına attığı topa Nobre dokundu.

Eskiden tutulmuyordu

G.Saray toplu hücuma gidiyor ve geri dönmekte sıkıntı yaşıyor. Senin elinde de Anelka gibi bir silah var. Ama F.Bahçe bu silahı az kullandı, kullanamadı. Eğer biraz daha fazla kullansa, rakip savunma arasına Anelka’ya atılan her top gol pozisyonu olurdu. Aurelio olsun, Appiah olsun, topu çevirebilecek, orta sahayı yönlendirebilecek oyuncular, anlamsız bir telaşa kapıldılar önceki gece.

Şunun da altını çizmeli... Anelka Fransa Milli Takımı’na gidip geldikten sonra tuhaf oldu. Fransa’ya gittiğinde şöyle iyi, böyle iyi dedik. Döndü, o diri, güçlü Anelka gitti. Fransız futbolcuyu topla buluştu mu, eskiden onu yakalayamazdın, şimdi rakipleriyle başabaş koşuyor.

G.Saray belki Hakan Şükür’süz sahaya çıksa yine oyunun şekli farklı olurdu. Geriden uzun toplarla çıktılar. Bu topları da Fenerbahçe istediği gibi aldı.

Hakan oynadı mı, G.Saray’da ayağına topu alan Hakan’a şişiriyor. Neden yapıyor bunu anlamak mümkün değil. Hakan sadece havadan oynayan futbolcu değil ki, yerden de oynuyor. Bu özelliklerini kullanamadılar.

Ailton elden çıkarılmalı

* Beşiktaş şimdi de Ailton konusunda sancı yaşıyor. Bu sıkıntı nasıl aşılır? Beşiktaş’ta Tigana faktörü kendini hissettirmeye başladı mı?

Ailton’
un elle tutulur bir tarafı yok. Kendini çok mu önemli bir futbolcu zannediyor. Almanya’da gol kralı olmuş. Olursun ya, iyisi doğrusuna gelir olursun. Malatya ve Gaziantep maçlarında oyuncuların ayaklarına bastı. Sivasspor maçında rakibin karnına bastı. Sanki inadına yapıyor. Böyle bir şey var mı? Faydası da yok takıma. Her topu kendisine istiyor. Diğer oyuncular da ona pas vermekten kendi pozisyonlarını kaybediyorlar. Eğer Beşiktaş Ailton’a para kaptırmadıysa, onu ucuz mucuz demeden elden çıkarmalılar. Zararın neresinden dönersen kardır. Onu gönderip yerine oyuncu alabilirler.

Bir anda olmaz

Beşiktaş, Sivas’ta kazandı, ama bunda Tigana büyük rol oynamadı. Yeni teknik direktör faktörü birden hissettirmez kendini. Aradan bir ay geçtikten sonra hissettirmeye başlar. Oyuncular kendilerine gelmeye başlar.

Arkadaşlık daha farklı olur. Bu da hemen olacak şey değil. Beşiktaş son maçta en iyi oyunlarından birini oynadı. Hem de iyi mücadele eden Sivasspor gibi iyi bir takıma karşı. Beşiktaş’ın çıkışı için futbolcular sahada ‘Ben büyüğüm, iyiyim’ ukalalığını bırakacak, her futbolcu Beşiktaş için koşacak, arkadaşına yardım edecek. O zaman gerçek takım olarak toparlanır.
Yazarın Tüm Yazıları