Milli maçlarda ve G.Saray’da artık bekleneni veremeyen Hakan Şükür için "futbolu bıraksın" diyorlar. Bakan M.Ali Şahin, "Koltuğumu ona devretmeye hazırım" diyerek çağrıda bulundu. Sizce 36 yaşındaki yıldızın rotası ne olmalı?
HAKAN Şükür’ün birtakım silahları var. Onun bu silahlarının doğru kullanılması için Hakan’ın sahada dinç kalması lazım. Yaşı icabı Hakan’ın sahada 90 dakika tutulmasını doğru bulmuyorum. Onu 24 yaşındaki Hakan gibi sağa sola koşturup, itişin kakışın içine sokarsanız herkes "bıraksın" der.
Hakan Şükür’ü son yarım saat oyuna sokar, onu güçlü tutarsanız sonuca doğrudan etki etmesini sağlarsınız. Böylece hem takım kazançlı çıkar, hem de Hakan’ı kazanırsınız. Korkarım ki, her alanda attığı gollerle rekorlar kırmış, büyük işler başarmış Hakan Şükür, böyle devam ederse protesto edilecek. Bu da çok çirkin bir durum. Düşünün, Baba Hakkı Beşiktaş’ın her şeyiydi, seyirci ona aşıktı. Takım arkadaşları onun yanında konuşamaz, saygısızlık etmezdi. Bu ülkede o bile protesto edildi.
Burada Hakan’a da büyük işler düşüyor. Eskiden güzel goller atmış, büyük işler başarmış. Bu saygıyı, hürmeti kaybetmemesi lazım. O kötü oynayıp oynamadığının farkında değil. Kendini iyi oynadı sanıyor ve oyundan alınınca da bozuluyor. Saygınlığını kaybetmeden en doğru kararı vermeli
Hasan Şaş’ın ilacı kendinde
Yeteneği kadar problemleriyle de ön plana çıkan Hasan Şaş, Ankara’daki maça damgasını vurdu ve oyundan atılmayı başardı! Bir futbolcu enerjisini hırsını sahaya nasıl yansıtmalı?
HASAN yedek kaldığı ve Milli Takım’a seçilemediği için rahatsız. Enerjisi var, gücü var, çalışkan ve hırslı. Üstelik, iki ayağını da iyi kullanıyor ve toplara sert vuruyor. Hasan Şaş, futbolu biliyor. Ancak, hırsına mağlup oluyor. Sahaya girer girmez yan hakemle kavga ediyor, arkadaşlarıyla, rakip futbolcularla takışıyor. Bu tip futbolcular agresif oldukları için, hırslarını saha içinde ikili mücadelelerde göstermeleri normal.
Hasan’ın kendi kendisini tedavi etmesi lazım. Ne kadar edebilir bilinmez ama böylesi durumlarda devreye hocası girmeli. Antrenör bu tip oyuncularla sürekli konuşup moral vermeli, maçlara motive etmeli. Hasan o vakit sakinleşir. Bu tip davranışları göremediği için agresifleşiyor ve hoş olmayan davranışlarda bulunuyor. Oysa yaşına rağmen hala diri, canlı ve hırslı. Üstelik yaşam tarzı da son derece profesyonel.
Deivid - Lugano gider iyileri gelir
Aziz Yıldırım, "Tuncay isterse gider" diyor, Alex konusunda net açıklama yapmıyor. Sözleri, yabancı oyunculardan memnun olmadığını gösteriyor. F.Bahçe önümüzdeki sezon farklı bir kadroyla mı çıkacak karşımıza?
LUGANO süratli değil. Ancak, sahada her şeyini veren akıllı bir oyuncu. Sertlikle, itip kakmayla açıklarını kapatmaya çalışıyor. Deivid tamamen Fenerbahçe camiasından kopmuş. Yetenekli bir oyuncu, bir şeyler de yapmak istiyor ancak atak, yırtıcı değil. Bu oyuncular tabii ki gidecek. Ne kadar memnun gözükseler de seyirci onlardan memnun değil.
F.Bahçe’nin, Deivid’in yerine daha yırtıcı bir adam alması lazım. Lugano için Güney Amerika’nın en iyi stoperi deniyor. Ancak, ikisi de yanlış transfer ve F.Bahçe’nin oyuncusu olmadıkları kesin. Başkanın ifade ettiği şu: "Her ne kadar yıldız olursa olsun, F.Bahçe, sözleşmesi biten oyuncuların paralarını tayin eder. Oraya gideceğim, buraya gideceğim diye pazar yapmaya çalışmayın. Zamanı gelince bu konular konuşulur." Doğruyu da söylüyor. Alex olsun, Tuncay olsun Türkiye’de F.Bahçe’den büyük kulüp bulamaz.
Gündüz maçını idareci istemiyor
Üç büyük takım gündüz maçı oynamak istemiyor ve bu karşılaşmalarda zorlanıyorlar. Gece maçı ile gündüz maçı arasında ne fark var? Avrupa’nın devleri gün ışığında oynarken bizimkiler neden geceyi tercih ediyor?
GÜNDÜZ maçını futbolculardan çok idareciler istemiyor. Düşünceleri şu: "Gündüz maçına daha az seyirci gelir." İtalya ve İngiltere gibi Avrupa’nın önemli liglerinde bir büyük maç dışında karşılaşmalar genelde gün ışığında oynanır. Bu maçlara yeterince seyirci de gelir.
Yöneticilerin bu yanlış düşüncesi doğal olarak futbolcuları da etkiliyor. Zannediyorlar ki, "gece daha rahat oynarım. Güneş ışığı gözüme zarar vermez." Bu psikoloji onları yanılgıya sevk ediyor. Halbuki antrenmanlarının çoğunu gündüz yapıyorlar.
Üç büyükler devamlı kendi menfaatlerini düşündükleri için bu tür ayaklara yatarlar. Yöneticilerin tek derdi hasılat.