Anelka’nın sorun yaşamaması için Fenerbahçe taraftarına büyük görev düşüyor. Taraftar sürekli ona destek verip sahip çıkmalı. Ama, takımı bu noktaya getiren diğer futbolcuları da unutmamalı.
Taraftar, her futbolcuya eşit yaklaşıp, hepsine aynı derecede tezahürat yapmalı.
Birçoklarına göre Fenerbahçe’nin transfere ihtiyacı yoktu. Ama Daum, ‘İlle de transfer isterim’ dedi ve Anelka’yı aldırdı. Size göre doğru mu yaptı?
TRANSFER ille de takım kötü durumda iken yapılır, diye bir kaide yok. Her antrenör takımının daha güçlü olmasını ister. Şu anda dünyanın en güçlü takımı olarak bilinen Real Madrid’i göz önüne alın. Real’in Owen’a ihtiyacı mı vardı? Raul, Ronaldo gibi o mevkiide dünya çapında iki golcüsü olmasına rağmen, gidip Owen’ı da transfer etti. Neden; takımını daha da güçlendirmek için. Dolayısıyla Daum transfer istemekte haklı. Çünkü, UEFA Kupası’nda başarılı olmak istiyor. Fenerbahçe’nin UEFA’da başarılı olması sadece kulüp açısından değil, Daum için de çok önemli. Çünkü, o da kariyerini daha da güçlendirmek istiyor.
Fenerbahçe yönetimi bana göre büyük bir iş yaparak, Anelka’yı aldı. İnşallah iyi olur. Anelka umarım adaptasyon sorunu yaşamaz. Daha önce forma giydiği Paris Saint Germain, Arsenal ve Real Madrid gibi dev kulüplerde hep sorun yaşadı. Anelka’nın tekrar aynı problemleri yaşamaması için taraftara büyük görev düşüyor. Taraftar, sürekli ona destek verip sahip çıkmalı. Eğer böyle olursa hiçbir sorun çıkmaz, Anelka Fenerbahçe’ye son derece faydalı olur.
Ama olayın bir de şu yönü var... Fenerbahçe seyircisinin Anelka’ya yapacağı tezahüratları Alex kaldırabilir mi? Bu, sadece Alex için değil, takımı bu noktaya getiren diğer futbolcular için de geçerli. Dolayısıyla Fenerbahçe taraftarı, bütün oyuncularına eşit yaklaşıp, hepsine aynı derecede tezahürat yapmalı.
Vitrin maçları
Fenerbahçe, Çaykur Rizespor karşısında ikinci golü bulana dek bir hayli zorlandı. Sarı lacivertlilerin bu kadar zorlamasının nedeni neydi?
ANADOLU takımları, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray ile oynayacakları maçlara daha bir farklı hazırlanıyor. Çünkü, bu karşılaşmalar onlar için vitrin niteliği taşıyor. Medya bu maçlara çok geniş yer ayırıyor. Dolayısıyla Anadolu takımlarının oyuncuları bu karşılaşmalarda daha farklı mücadele ediyor, varını yoğunu ortaya koyuyor. Hele hele iyi de sonuç aldı mı, büyük ses getiriyor. Çaykur Rizesporlu oyuncular da sahaya bu bilinçle çıktıkları için müthiş bir direnç gösterdi. Artı, daha önce dediğim gibi, hemen hepsi çok kaliteli oyuncular. Bu nedenle Fenerbahçe’nin zorlanması normaldi.
Hagi’yi rahat bırakın
Hagi’nin G.Saray yönetimini suçlayan konuşmalarından sonra, günlerce özür dileyip dilemediği tartışıldı. Siz bu olayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
BU olayla neden bu kadar uğraşılıyor, anlamak mümkün değil. G.Saray yönetimini mi, yoksa Hagi’yi mi berbat etmek istiyorlar. Hagi özür dilese ne olur, dilemese ne olur? Böyle gereksiz polemikler G.Saray’a zarar vermekten başka bir şeye yaramaz. G.Saraylılar, bu tür polemikleri bir yana bırakıp, sadece ve sadece takımlarının başarısı için ne yapmaları gerektiğini düşünmeli. Tamam, Hagi bir hata yaptı ama, bunu daha fazla suratına vurmanın bir manası yok. Her kafadan bir ses çıkıyor. Olacak iş değil. Bu noktada iş Başkan Özhan Canaydın’a düşüyor. Masaya yumruğunu vurup, ‘susun’ demesi lazım.
Şunu unutmamak lazım; Hagi çok zor şartlar altında çalışmasına rağmen takımı toparladı, imkan verilirse daha da iyi işler yapabileceğini gösterdi. Niye onun üstüne bu kadar gidiliyor? Hagi’yi rahat bırakın artık. Bırakın adam işini yapsın. O öyle dedi, bu böyle dedi, saçmalıklarıyla uğraşmasın, sadece takımına odaklansın. Böyle polemikleri yaratanlar şunu unutuyorlar; bu tartışmalar futbolcuya da zarar veriyor. Halbuki futbol huzurla oynanır. Oyuncunun sahada iyi işler yapabilmesi için kafasının rahat olması lazım. Önceleri bir Hakan Şükür meselesi vardı. Millet aylarca onunla uğraştı. Şimdi de Hagi. Anlamak mümkün değil. Böyle polemiklere ne gerek var?
Rıza'nın işi zor
Fenerbahçe-Çaykur Rizespor maçından sonraki yorumunuzda, "Rizespor, büyük geçinen birçok takımdan daha iyi. Rıza Çalımbay çok iyi bir takım kurmuş. Aynı başarıyı Beşiktaş'ta da göstermek isteyecektir ama, siyah beyazlıların elinde böyle yetenekli oyuncular yok" demiştiniz. Bu görüşlerinizi biraz daha açar mısınız?
Rizespor'da gerçekten çok kaliteli oyuncular var. Hem de 1-2 tane değil, bir sürü. Top tekniği, çabukluk, yüksek mücadele gücü, kısacası bir futbolcuda olması gereken bütün meziyetlere sahipler. Beşiktaş'ın bu tarzda oyuncuları fazla yok. Zaten Rıza da bunu bildiği için, "Bana kalsa Rizespor'dan 3-4 oyuncu alırım" diyor.
Şimdi esas mesele şu; Rıza Beşiktaş'ta başarılı olabilir mi? Siyah beyazlı camianın içinden yetişen biri olduğu için, arkasında sınırsız bir taraftar ve yönetim desteği bulacak. Bu, onun en büyük avantajı. Ancak, takımında yetenekli oyuncu sayısı fazla olmadığı için, yapabileceği şeyler sınırlı. Elbette ki, bu kadroyu iyi bir yerlere getirebilir ama, siyah beyazlı camianın istediği hedeflere ulaşması imkansız.
Hooijdonk haklı...
Pierre Van Hooijdonk, Hollanda’dan dönüşünde, kendisinin gönderileceğini iddia eden medyaya ateş püskürdü. Medyaya bu kadar tepki göstermesi normal mi?
VAN Hooijdonk haklı. Çünkü, geçen sezon takımın vazgeçilmez oyuncusuydu, Fenerbahçe’nin şampiyonluğunda en büyük paya sahip olan isimdi. Gönderilmesi için hiçbir sebep yok. Sakatlığının tedavisi için ülkesine gidiyor, medya hemen ‘gönderilecek’ diye yazıyor. Halbuki, adamın mukavelesi var. Artı, Fenerbahçe yöneticileri de kesinlikle gönderilmeyeceğini defalarca deklare etti. Buna rağmen medya ‘gidecek’ diye yazmaya devam etti. Van Hooijdonk da doğal olarak bütün bunlara çok üzüldü. Medyaya serzenişte bulunması normal.
Biz hep uçlarda gezinen bir milletiz. Van Hooijdonk olayı bunu bir kez daha gösterdi. Neresinden tutarsan tut, baştan sona yanlış. Bu tür konularda önemli olan terbiyedir, saygıdır. Herkes gerektiği gibi davransa böyle şeyler yaşanmaz. Medya bu olayda Van Hooijdonk’a tepki göstermek yerine, kendini suçlamalı.