* Fenerbahçe Yönetim Kurulu'nun Ogün, Abdullah, Yusuf, Ali Akdeniz ve kaleci Oğuz'u kadro dışı bırakmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Fenerbahçe, gelecek sezona da aynı kadroyla devam etseydi, yine aynı şeylerin yaşanacağı kesindi. Aslında bu operasyonun devre arasında yapılması ve yepyeni bir kadro çıkarılması gerekirdi. Bilgili ve cesur olmadığı için, yönetimi de antrenörü de bu gerçeği uzun süre göremedi. Aslında hepsi için bir yeniden yapılanma gerekli.
Kısacası, yönetimin aldığı bu kararı geç alınmış bir karar olarak değerlendiriyorum. Burada asıl önemli olan nokta teşhislerin doğru yapılıp yapılmadığı. Yani doğru oyuncular mı kadro dışı bırakıldı? Ama bunun kararını verecek olan da antrenördür, Oğuz Çetin'dir. Çünkü takım içinde ne var ne yok, o biliyor.
Fener’i yok ettiler
* F.Bahçe'nin istenilen çizgiyi yakalayamaması Oğuz Çetin'den mi, yoksa başka faktörlerden mi kaynaklanıyor?
OĞUZ Çetin'den, futbolculardan, hatta yönetimden de kaynaklanıyor. Hepsi birbirini tamamlıyor, sonuçta böyle bir takım ortaya çıkıyor. Yönetimden kaynaklanıyor, çünkü gereken otoriteyi gösteremedi. Bu da hem yönetimi, hem de camiayı rahatsız ediyor.
Taraftar da haklı, bu kadar kötü oynayan, ruhsuz, birbiriyle dalaşan futbolcu ordusunu sahada görmek istemiyor. Bir takım kötü oynar, yenilebilir de, ama kazanmak için bazı şeyler yapar. En azından futbolcular sahada birbirine yardım eder, bir takım olurlar. F.Bahçe'de birlik, arkadaşlık yok, grup, gruplar var. Bu gruplar takımın üzerinde etkili oluyor. Bunları önlemesi gereken kişi ise Oğuz Çetin. Tek yetkili olan, takımın patronu o. Ancak herşey aynı devam ediyorsa, demek ki Oğuz'un da takım üzerinde otoritesi yok. Bu iş bu kadar basit.
Olacak iş değil, F.Bahçe 8 maçta tarihinde bu kadar puan kaybetmedi. Bırakın puan kaybetmeyi, rakibi üstün oynuyor. F.Bahçe Elazığ'da yenilmediyse şansına dua etsin. F.Bahçe formasının bir ağırlığı vardı, bunu da yok ettiler. Ortaya da böyle bir F.Bahçe çıkarttılar.
Korkutmuyor, korkuyor
* Oğuz Çetin 4'lü savunma ve tek forvete dayalı bu oyun sisteminde devam etmeli mi?
İSTER 4'lü ister 15'li, ne oynarsan oyna, oyuncular birbirlerine yardım etmediği, futbola iştirak etmediği sürece, F.Bahçe yolgeçen hanına döner. Takımda yardımlaşma ve bu arkadaşım hata yaptı veya yapar, onun arkasını kollayayım, boşluğunu doldurayım düşüncesi yok. F.Bahçe defansı otoban gibi. Küme düşmemeye oynayan rakip takım kaleye geliyor ve F.Bahçe'yi sahada rezil ediyor.
F.Bahçe kendi futbolunu oynayacak, futbolunu rakibine kabul ettirecek. Rakip F.Bahçe'den korkacak, onu durdurmaya çalışacak. F.Bahçe topu kullanıp, oyunu şekillendirecek. Ama neredeee? F.Bahçe sahaya rakibi oynatmamak için çıkıyor. F.Bahçe rakibin sağ bekinden korkuyor, orta sahada oynayan Kemal'e onu marke görevi veriyor. Böyle bir düşünce olamaz, F.Bahçe 3. sınıf bir takım değil. En kötü kadronu çıkarsan, en kötü oyuncularla oynasan bile, F.Bahçe'nin bir futbol oynama mantalitesi ve stili vardır. Bunu kaybettiler. F.Bahçe bu değil. Hiçbir zaman böyle olmadı.
Oynat ki görülsün
Bir Ukraynalı, bir de Rus alındı. İkisi de uzun süredir oynamamış. Bunlar neden değiştiriliyor, oynatılmıyor? Ligin sonuna 10 maç kaldı, şampiyonluk iddian yok. Peki, bu iki futbolcu oynamadan iyi mi, kötü mü olduklarını nasıl anlayacaksın? Sahada oynasınlar görelim bakalım, faydalı olabilecek iyi oyuncular mı? Büyük ümitlerle alındılar. Takımlarında oynamamışlar, toparlanmaları zaman ister.
Rebrov diye bir adam almışsın, donuk, kenarda duran bir adam. Madem yeteneği var, oynat da faydalı olacaksa ortaya çıksın. En azından dersin ki, Bu Rebrov takıma faydalı olur. Yoksa, sadece antrenmana bakıp, maçını görmeden bir futbolcu hakkında kesin hüküm veremezsin.
Şampiyonluğu hakeden G.Birliği
* G.Birliği ve şampiyonluk yarışındaki şansı hakkındaki yorumunuz?
GENÇLERBİRLİĞİ şu anda Türkiye'nin en iyi takımı. Çok da iyi oyuncuları var. Örneğin Ahmed Hassan, Türkiye Süper Ligi'nin en iyisi. Ayrıca takım olarak büyük mücadele örneği veriyorlar. Sahada yalnız rakibin peşinde koşmuyorlar, top ayaklarına geldiğinde de iyi kullanıyorlar. Ersun Yanal, birbirini tamamlayan bir takım kurmuş. Yanal'ı tebrik etmek lazım.
G.Birliği şampiyonluk yarışının tam göbeğinde. Beşiktaş ve G.Saray'a göre, şampiyonluğu daha çok hakeden G.Birliği. Eksik olmalarına rağmen fevkalade mücadele ediyorlar. Ancak hakem faktörünü de gözardı etmemek lazım. F.Bahçe, G.Saray veya Beşiktaş'a karşı çıkarılmayan kolay kartlar, bu takıma karşı çıkarılıyor. Hakem kendi otoritesini kullanmak için hemen kartına başvurunca, takımın psikolojisini de değiştiriyor.
BEŞİKTAŞ sabırlı olmalı
* Beşiktaş'ın son dönemdeki futbolunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Lazio rövanşına yönelik görüşleriniz.
BEŞİKTAŞ kötü de oynasa, iyi de oynasa mücadele edip, kazanmayı biliyor. Son dönemde orta sahası yok. Daha doğrusu orta sahada oynayan oyuncuları sakat. Nedense sakatlıkları da uzun sürüyor. Bir tek sakat sakat oynayan Sergen var. Ayrıca sağ kanat oyuncuları sürekli değişiyor, ama istediği sonuçları alıyor.
Lazio maçına bakacak olursak. Maça ağırlığını koyabilecek Sergen ve Pancu gibi iki silahı var. Roma'daki ilk maçta Pancu kendine oynadı, ‘‘Acaba İtalyanlar beni beğenir mi?’’ düşüncesiyle, fantaziye kaçtı.
İtalya'dan çıkan skor kötü değil. Beşiktaş, ‘‘Ben Lazio'dan iyiyim, final oynayacağı’’ diyor. İstanbul'da mükemmel seyircisi önünde ve kendi sahasında çok farklı bir maç oynaması lazım. Ama bu saldırmak için kabak çiçeği gibi açılmakla olmaz. Bunu yaparsa hüsrana uğrar. Çünkü Lazio dünyanın en iyi kontratak oynayan takımları arasında. Beşiktaş, çabuk oynamak hevesiyle topu şişirirse, rakibin kafaya iyi çıkan Couto ve Stam adında iki iyi oyuncusu var. Ayrıca bugün Türkiye'de oynanan futbolda, tek kişi ileride bırakılıyor, böylece sahada 10 kişi oynanıyor. Bir de yalnız bırakılan bu adama top atılmıyor, böylece o da ne yapacağını bilmiyor.
Öncelikle Beşiktaş herhalde tek santrforla oynamayacak. Ardından sabırlı olup, topu iyi kullanması, hücuma zamanında çıkması lazım. Bir Milan, bir Bologna yeniliyorsa, Lazio da yenilir. Beşiktaş golü ilk dakikalarda bulursa rahatlar. Çünkü skor eşitlendiği için Lazio da üstüne gelmeye başlar. Bu da Beşiktaş'ın ekmeğine yağ sürer. Beşiktaş turu geçer inancındayım. Ama şans faktörü de önemli. Şans futbolun en az yüzde 40'ıdır.