Fener'de curcuna

Bir taraftar gibi davranan yönetim. Hem futbolcu hem antrenörde yapılan yanlış seçimlerle bugüne gelen bir kulüp. Bu kadar yanlışın içinde zaten doğru olamaz.

* F.Bahçe her sezon başında veya sezon ortasında yeni bir başlangıç yapıyor. Ancak olmuyor. Sorun nerede, yönetimde mi, teknik yönetim de, yoksa futbolcularda mı? Ne yapılması gerekiyor?

Hep
ümitle başlanıyor. Ancak, hem antrenör, hem futbolcu konusundaki yanlış seçimlerle bu hale geliniyor. Sürekli antrenör değişiklikleri de bunun tuzu, biberi. Hatırlayın, 3.5 milyon dolar verilip, 35 yaşındaki Andersson alındı. Bütün İsveç gazeteleri ‘‘Büyük emeklilik’’ diye yazdı. Washington şeker hastası. Bu hali bilinmesine rağmen transfer ediliyor. Neden alınmasında ısrar ediliyor, belli değil. Bu madalyonun bir yüzü, ya diğeri derseniz. Ortega gibi bir yıldız alınıyor. Diğer futbolcular tavır koyuyor, Arjantinli ülkesine dönüyor.

Yönetim taraftar gibi

Antrenör seçimine bakalım. Mustafa Denizli'den sonra gelen Werner Lorant için ‘‘3. sınıf. O F.Bahçe'ye antrenör olamaz’’ deniyor, inat için o da alınıyor. Sonuç ortada. Sonra da Denizli ve Lorant'ın yardımcısı olan Oğuz Çetin göreve geliyor, başarılı olamıyor. Bu kadar yanlışın içinde doğru olmaz.

Yönetim belki iyi niyetle çalışıyor, hareket ediyor. Ama taraftar gibi mantıklı davranamıyor. F.Bahçe'nin neresine hangi tip oyuncu lazım, bunların seçiminde görüş belirtecek bir menajer göreve getirilemiyor. Gelen antrenör de menajeri istemiyor, tıpkı Denizli'nin Selim Soydan'ı kabul etmemesi gibi.

Oğuz gayet iyi başladı, kondisyoner, psikolog aldı. Ama o da oyuncu tercihlerinde, oyun düzeninde yanlış yaptı. F.Bahçe Türkiye'de hangi maça çıkarsa çıksın, tek santrfor değil, çift santrfor oynar. Hatta G.Saray maçında 3 santrforla sahaya çıkar. Bunlar yanında futbolcuları koşturup, mücadele ettirecek takım ruhunu sağlayamadı. Ortega gibi bir oyuncuya diğerleri tavır koyuyor ve antrenör oyuncularına bir şey söyleyemiyorsa takım ruhunu zaten kuramazsın. Ayrıca bir Ortega-Ceyhun lafının yarattığı tartışmayla hazırlık maçlarının en iyilerinden Ceyhun'u kaybetti. Söylediğinin ve yaptığının nereye gideceğini hesaplamak çok önemli. Bu da bilgi ve tecrübeyle oluyor. Bunu hesaplayamadı.

G.Saray maçında F.Bahçeli futbolcular ayağına gelen topu ileri vuruyor. Ben hata yapmayayım da düşüncesindeki herkes, gemisini kurtaran kaptan görünümünde. Topu indirip takımı yönlendireyim, olumlu kullanayım düşüncesi yok. Orta sahanız iş yapamaz, defansınız oyuna katılmaz, ileride bir adam bırakır, onu besleyemezseniz, rakip de mücadele ederse, böyle kişiliksiz bir futbol ortaya çıkar. Sahada yürüyemeyen Johnson oynuyor. Johnson top tekniği mükemmel diye değil, mücadelesi nedeniyle bu takımda oynuyordu. Denizli zamanında da koşamıyor, mücadele edemiyordu, ama birşeyler yapma gayretiyle sivriliyordu. Futbol oynamasını bilen adamlar geldiğinde de Johnson sırıtmaya başladı.

Süper star kandırmacası

Bescastnih
nereden bulundu? Belki futbolu biliyor, ama yanında top yapacak adam da yok. Rebrov ne yaptı? Pır pır, ama çabukluk ve depar atma özelliklerini gösteremedi. F.Bahçe normal oyuncular alıyor, süper star diye lanse ediyor. Bu fiyasko da sahada kendini gösterince seyirci alevleniyor. Tabii ki, Aziz Yıldırım'a karşı olanlar da seslerini yükseltiyor. Ancak her mağlubiyet sonrası ses yükseltmek bana tuhaf geliyor. Bunun yeri kongreler. Hedefleri Yıldırım, ama kulübe zarar veriyorlar. Böyle curcuna içinde, rahatsız bir F.Bahçe var. Oynadığı futbolla kamuoyu ve yönetim, yani herkes rahatsız.

F.Bahçe bunlardan ders alacak mı, bundan sonra ne yapacak, sorun burada. F.Bahçe takım olmak, kazanmak için birleşmek zorunda. Zaten bunu yapsalar sorun ortadan kalkacak.

Galatasaray'a büyük moral

* G.Saray'ın F.Bahçe derbisinden çıkardığı galibiyet önümüzdeki haftalara nasıl yansıyacak? G.Saray istediği futbol çizgisine oturdu mu?

Derbİde F.Bahçe'nin de yardımıyla ilk 45 dakika olağanüstü futbol oynadılar. Çünkü F.Bahçe kişiliksiz oynadı. Tabii fizik ve psikilojik olarak bu maça fevkalade iyi hazırlandıklarını da göz ardı etmemeliyiz. Sahada kazanmak için varını yoğunu ortaya koydu G.Saray.

Tabii bu maçta şu da önemli. Fatih Terim şartlar onu bu noktaya getirmese bu maça böyle bir kadro mu çıkartacaktı? Çünkü Ayhan ve Batista cezalıydı, sakatları vardı. Cihan'ı oynattı, arkasından Volkan diye bir oyuncu patlattı. Volkan iyi futbolcu en azından futbol oynamasını biliyor. F.Bahçe de onu izlemiş, beğenmemiş. Ümit'i oynatmıyordu, iki maçtır bu futbolcu skoru belirliyor. Şartlar bazen oyuncuları da kahraman yapıyor antrenörü de.

Ayrıca iki takım arasındaki antrenör farkı da vardı. Terim, Oğuz'a göre böyle stresli maçları çok yaşadı. Avrupa'da da gerilimli maçlara çıktılar. F.Bahçe'de Oğuz'un bu konuda tecrübesi az. Aynı şey G.Saraylı futbolcular için de geçerli. Böyle stresli çok maç oynadılar. F.Bahçe top yapan adamlarını iyi kullanarak, G.Saray'ın hızını kesip, aradan futbolcu kaçırıp golü bulacaktı. Ancak orta saha ve forvet ne yapacağını bilmiyordu.

Galatasaray, Fenerbahçe galibiyetiyle moral buldu, Beşiktaş'ın 2 puan kaybetmesi de büyük avantajı oldu. Beşiktaş'a biraz daha yaklaştı ve artı onunla da bir maç oynayacak.

Çirkin tezgahlar

* G.Saray-F.Bahçe derbisindeki olayları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bunlar kendini programlamış insanların yaptığı olaylar. G.Saraylılar, F.Bahçelilere karşı yaptıklarıyla kendilerini büyük G.Saraylı zannediyorlar. Ne G.Saray idarecisinin, ne de taraftarının F.Bahçe'yi küçük düşürmeye gücü yeter. Aynı şey F.Bahçe için de geçerli. Herkes önce bunu anlamalı. Bu olaylar gazetelere yansıyınca insanlar stada kinle geliyor.

Taraflı yazılar yazılıyor. Bu yazılarla kulüpleri küçük düşürmek kimseye yarar getirmez. Kimsenin böyle yazmaya hakkı da yok. Bunu yazdıkları zaman daha iyi G.Saraylı veya F.Bahçeli olduklarını mı düşünüyorlar? Yazık, günah...

İdareciler kavga ediyor. Ne kadar çirkin şeyler. Kulüplerin ne geçmişini biliyorlar, ne de geleceğinin farkındalar. Kendileri o anda popüler olma çabasındalar. Ancak cezayı taraftarlar ve kulüp çekiyor. Taraftarlar birbirine düşman oluyor.


Büyükler tek santrforla oynamaz

* Beşiktaş kupadan elendi, Trabzonspor önünde kötü bir futbol sergiledi beraberliği zor kurtardı. Beşiktaş'ta düşüş mü başladı?

Beşiktaş'ta düşüş başlamadı. 8 eksik var deniyor, ama Beşiktaş zaten sürekli kadro değişikliği yapıyor. Bütün oyuncularını kullanıyor. Karşılarında güçlü bir takım vardı. Ayrıca Trabzon beraberliği, Beşiktaş'ın maça bakış açısından kaynaklandı. Beşiktaş sahaya tek santrforla çıkmaz, beraberliğe falan da oynamaz. Ben bir tane gol bulayım üstüne yatayım düşüncesinde de olmaz, olmamalı. Bunu ne Beşiktaş, ne F.Bahçe, ne de G.Saray yapar.

Trabzon'a gidiyorsun, Manchester United maçına değil. Bu bir Avrupa kupası maçı değil. Çift maç değil. Kazanmak için oynayacaksın. Ayrıca bu maç Lazio'nun ligdeki provası diye bir şey söz konusu değil. Çünkü ayrı maçlardır. Avrupa maçları rövanşlıdır, deplasmandaki maçta tur için farklı taktikle oynarsın. Ama bu lig maçı ve Beşiktaş kazanmak için oynamadı. Beşiktaş 60. dakikadan sonra rakibinin üzerine gidermiş de galibiyet çıkartırmış. Bunu taktik olarak yazmak da komik.

Kazanmak istemediler

Beşiktaş sahaya çıkacak 2 veya 3 santrforla oynayacak. Sen 3 santrforla çıkarsın da bunlar daha çok gol mü kovalar, yoksa defansına mı yardımcı olur, bunu maç içinde rakibin gücü belirler. Beşiktaş kazanmak için çaba sarfetmedi.

Beşiktaş, kalecisi Cordoba'yı yere göğe sığdıramıyor. Ama Kolombiyalı hatalı goller yiyor. 3-4 maç üstüste hatalı gol yenir mi? Beşiktaş'ın kaybettiği 2 puan. Ayrıca Maldarasanu niye alındı? Neden o orta sahada, Pancu santrfor olarak oynatılmıyor?
Yazarın Tüm Yazıları