Türkiye öyle bir sürece girdi ki, en ufak hata maksatlı yapılıyor algılanıyor ve maksatlı da yapılıyor. Bu federasyon ve MHK kaldığı sürece, bu böyle gidecek.
Türkiye'de bu hakemler, bu mantalite olduğu müddetçe her maç şaibelidir.
* Derbi sonrası Ali Aydın hedef tahtası oldu. Aydın'a yöneltilen eleştirilere katılıyor musunuz, hakemliği bırakmalı mı? Bundan sonra neler olur?
Ali Aydın'a yönelik eleştirilere ben de katılıyorum. Hiçbir hakem yaşı dolmadıkça hakemliği bırakmak istemez. Hem de üst düzey bir hakemse. Görevi bıraktırmak Merkez Hakem Komitesi'nin (MHK) elindedir ve ‘‘Teşekkür ederiz, güle güle’’ der. Ama hakemler hem federasyonun, hem de MHK'nin istediklerini yapıyor, neden bıraktırsınlar ki. Böyle 4-5 hakem var. Aslında son 10-15 yılda, özellikle de son 5-6 senede liglerimize hakemler çok tesir ediyor.
Bu sezon hakemlerle hedef gösterilen kulüp ise Fenerbahçe. Sarı lacivertliler bir iyi, bir kötü oynuyor, ama öyle bir hava yaratılıyor ki, sanki şaibeli şampiyon olacak. Oysa, penaltıları verilmiyor, oyuncuları atılıyor ki, sahadaki en terbiyeli takım. Federasyonla arası iyi değil, bunu dünya alem biliyor. Buna rağmen herşey F.Bahçe'nin üstüne yıkılmaya çalışılıyor. Ne komiklik.
F.Bahçe üzerine oyun
Sorarım size F.Bahçe hangi maçta haksız goller attı? Rakiplerinin attığı hangi goller sayılmadı? Ama F.Bahçe'nin verilmeyen golleri var. Böyle komedi olur mu? Herkesin konuşurken ağzından çıkan lafı kulağının duyması gerekiyor. F.Bahçe'nin şaibeli maçı var mı? Tekrarlanan maçı gündeme getiriliyor. Hakem hata yaptı, F.Bahçe ne yapsın? Türkiye artık öyle bir duruma girmiş ki, her türlü yolsuzluğu yap şampiyon ol deniyor. Hakkıyla şampiyon olan da karalanıyor. Yazık Türk futboluna.
Yenilen ağlıyor, mecburmuş gibi de yenen takım hakemi kolluyor. Bunu derbi için söylemiyorum. G.Saray haklı. Benim katılmadığım bir şey var, ikincisi penaltı da birincisi değil. İkinci penaltı kararında Yasin havada parande atıyor, ama ayağına darbeyi yiyor. Bu tamam.
Ya birincisi... Ahmed Hassan ile Suat birbirlerini tutuyor, penaltı veriyor. Bu penaltı değil. O zaman her kornerde herkes birbirini tutuyor. Bakın TV'lere birbirinin sırtından tutanlar, göğüs çaprazına girenler, arkasından tutanlar. Güreş olsa bunlara 2 puan verilir. Böyle bir karar verdiğinde, bunları da göz önüne alacaksın. Çünkü çok insanın geleceğiyle oynuyorsun. F.Bahçe'nin, Trabzonspor'un ve G.Saray'ın puan durumuyla oynuyorsun. Hagi ve futbolcuların geleceğiyle oynuyorsun.
Hakem hata yapabilir!
Tamam hakem hata yapabilir. Ama Türkiye öyle bir sürece girdi ki, en ufak hata maksatlı yapılıyor algılanıyor ve maksatlı da yapılıyor. Bu federasyon ve MHK kaldığı sürece, bu böyle gidecek. Haluk Ulusoy seçilsin diye oy versinler ki, sonra ağlasınlar. Türkiye'de bu hakemler, bu mantalite olduğu müddetçe her maç şaibelidir. Bu yüzden çok çirkin bir noktaya geldik.
Seyirci maça gidiyor, 9 saat tribünde oturtuluyor. Birbirlerinin otobüsüne saldıranlar var, bu ne biçim futbol? Futbol bu değil ve eğlence değil. Topa ayağını vurmamışların söylediği gibi oyun değil. Bilmem kaç milyarın döndüğü yerde bu oyun değil.
F.Bahçe böyle oynamalı
* F.Bahçe'de ne değişti de A.Sebat karşısında oldukça başarılı bir oyun sergiledi? Bu performansı bundan sonra da sürdürmeleri için ne yapmaları gerekiyor?
F.Bahçe değişti. Koşmaya, futbolcular kazanmak için birbirlerine yardım etmeye başladı. Son maçta 1 oyuncuya 3 kişi bastı, birbirlerine yardım ettiler. Kazandıkları topları ileriye şişirmek yerine, iyi kullandılar. Orta sahadaki adama yardıma geldiler. F.Bahçe, A.Sebat karşısında futbol oynadı, futbolun bütün gereklerini yerine getirdi.
4 gol attı, 3 top direkten döndü, 7-8 tane de kaçırdı ki, bu seyirciye de keyif verdi. Yoksa F.Bahçe gol pozisyonlarına zor giriyordu. Bir Adana maçı oynadı ki, akıl alacak gibi değildi. Ama A.Sebatspor karşısındaki, gerçekçi, her yönüyle dolu dolu bir futboldu.
Futbolcu da keyifli
F.Bahçe'nin bunu devam ettirmesi lazım. Futbolcular sahada mücadele ve birbirlerine yardım edecekler. Futbol oynamaya çalışacaklar; ‘‘Top benden gitsin’’ diye dan-dun oynamayacaklar. Nasıl top oynayacağını buldu F.Bahçe ve şimdi buna devam edecek. Sergiledikleri bu futbol, futbolcuya da keyif vermiştir.
A.Sebat karşısında 2 kere top F.Bahçe kalesine geldi, ikisi de gol oldu. Birinde, defans taç olacak diye durdu, ama hakem vermedi. Selahattin gitti, gol attı. Bir de 4 olduktan sonra laubalilikten gol yediler. A.Sebat'ta çok iyi top kullanan oyuncular var, ama F.Bahçe bunları kendi yarı alanına sokmadı. Bu futbola mehtiyeler düzülür. Çünkü böyle oynaması lazım F.Bahçe'nin.
Haddini bil Lucescu!
* Derbiden çıkan sonuç, şampiyonluk yarışını şimdi nasıl etkileyecek?
G.Saray prestij için oynadı, doğru. Ama Beşiktaş'ın şampiyonlukta iddiası var. Fakat Beşiktaş'ın bu kadar bilinçsiz, bu kadar gayesiz oynaması beni şaşırttı. Beşiktaş'ın iki penaltı dışında bırakın şutu, kalede pozisyonu yok. Böyle bir Beşiktaş olabilir mi?
Bu kadar kötü bir derbi seyretmek mümkün değil. Beşiktaş büyük camia ve ligin ikinci yarısının başında yaşadığı sıkıntılı dönemden çabuk çıkması lazımdı. Ama açık puan farkıyla öndeyken öyle yanlış laflar ettiler ki, takımı toparlayamadılar. Bunlar da suratlarına vuruldu.
Daum'u Hikmet Karaman'ın elini sıktığı için eleştiren Lucescu'ya sormuşlar, ‘‘Hagi'nin elini sıktınız mı?’’. Sinirlenmiş ve toplantıdan çıkmış. Konuşurken dikkatli olacaksın Lucescu, kendini aşan şeyler söylemeyeceksin. Sonra adamın ağzına sokarlar o lafı. Konuşurken üç kağıtçılık yapmayacaksın.
Günah Türk futboluna
Türkiye'nin en büyük derbilerinden biri oynandı ve ülkenin iki lokomotif kulübünün mücadelesinden sonra yaşanan olaylara bakın. Maçta hatalara bakın. Böyle mi olmalı? Yazık, günah Türk futboluna.
Öbür tarafta Sinan Engin çıkıyor diyor ki, ‘‘Hakem delikanlıydı.’’ Engin'in haklı olduğu taraf var. Hakem için ‘‘Biz kazandık biz delikanlı diyoruz. Onlar kazansa onlar delikanlı diyecek’’ demeye getiriyor ki, bu herkesin üçkağıtçılık yaptığının belgesi.
Böyle yılışmış, iğrenç olmuş bir futbol dönüyor. Bunlarla birlikte, bir yığın adam onlarla yürüyerek, üçkağıtçılıkla sahtekarlıkla paralar kazanıyor.
Bu kulüp Daum'un çiftliği değil
* Yusuf, Hakan, Erhan, Alper gibi futbolcuların ardından İsmail Güldüren de F.Bahçe'den ayrıldı. Sırada Servet'in olduğu söyleniyor. Hepsi de Türkiye'nin önemli futbolcuları. Bu futbolcular neden ayrılıyor?
Birincisi İsmail'e yapılan yanlış. Disiplinsizlik yapıyorsa, cezası varsa, verilir. Futbolda yetersiz kalıyorsa, devre arasında gönderilir. 6 maç kala ‘‘Kendine kulüp bul’’ denmez. Artı, bunu antrenör değil, yönetim söyler. Antrenörün çiftliği değil bu kulüp. Daum'un şahsi takımı değil. Antrenör ancak yönetime fikrini söyler.
F.Bahçe'den giden futbolcuların hepsi değerdi. Sen bunları oynatmazsan, onlar da oynayamaz. Kırk yılda bir oynatırsan, iyi de oynamazlar. Çünkü futbol moral ve motivasyon oyunu. Futbolcu antrenmanda bile neden oynamıyorum diye hayıflanır. En sonunda da isyan eder, yapılacak şey de göndermektir.
Polemiğe girdiler
F.Bahçe bu oyuncuları antrenör hatalarından kazanamamıştır. Onların yerine yeteneksiz adamlar oynamıştır sahada. Yedekte kalmış, bunu kaldıramamış, rahatsız olup gitmek istemişler ve her türlü polemiğe girmişlerdir.
Bu konuda, ‘‘Ben bu oyuncuları neden oynatamadım’’ diye kulüp kendini suçlayıp sorgulamalı. Bunda kulüplerin bir hatası var, getirdikleri antrenörlere, biraz da isimleri varsa, ‘‘Eti senin, kemiği benim’’ misali takımı teslim ediyor. Oysa antrenörün de üstünde futboldan anlayan bir adam olmalı. ‘‘Sen geldin. Sen gittin. Kovdum seni’’ bunlar antrenörün işi değil. Transferde fikrini söyleyecek antrenör, ama bu transferi yetkili bir adam yapacak. Antrenör ancak ceza verir, futbolcunun kulüple ilişkisini yönetim kurulu keser.