Van Hooijdonk, Fenerbahçe'nin yüzde 70'i. Allah sakatlık vermesin. Ancak Fenerbahçe, O’ndan yararlanamıyor. Arkadaşları, O’na gol pozisyonları hazırlayamıyor.
* Van Hooijdonk F.Bahçe için ne ifade ediyor? Hollandalı futbolcunun herhangi bir nedenle formadan uzak kalması, F.Bahçe'yi nasıl etkiler?
Van Hooijdonk F.Bahçe için çok şey ifade ediyor. Öncelikle uyumuyla, arkadaşlarına olan yakınlaşmasıyla, takımına olan bağlılığıyla F.Bahçe'ye çok çabuk ısındı. Şöhretli geldi, ama herkesten daha fazla çalışıyor. Artı futbolculuğu mükemmel. Topa müthiş vuruyor, olağanüstü frikik atıyor ki, bu vuruşlardan 6 puan kazandırdı. Gelen topu olumlu olarak arkadaşlarına pas olarak dağıtıyor, en önemlisi de ayağındaki topu kaybetmiyor.
Daha çok yardım
Defansına yardım ediyor, kornerlerde hava toplarına çıkıyor. Komple bir oyuncu. Ne gerekiyorsa onu yapıyor. Van Hooijdonk'u çıkartın, Fenerbahçe yüzde 70'ini kaybeder. Allah sakatlık vermesin. Arkadaşlarının da onun bu iyi niyetine karşı, Van Hooijdonk'a egoist davranmaması ve yardımcı olmak için uğraşması lazım. Ama bunu pek yaptıklarını görmüyorum. Bu düzeni de biraz Daum sağlayacak. Çünkü hala takımda ‘‘Ben gol atayım da, takımı kurtaran aslan olayım’’ diyen futbolcular var.
Tuncay sol taraftan mükemmel geldi, iki kişi geçti, aradan Van Hooijdonk'a pas verse, atacağı golden çok daha önemli bir iş yapacak. Ama O ne yaptı, kalecinin kucağına hafif bir top attı. Arkadaşlarının Van Hooijdonk'la oynarkenO’nun ne yaptığına bakmaları, ne istediğini anlamaları lazım. Van Hooijdonk, F.Bahçe için bir şans. Geç geldi, keşke 4-5 sene önce gelseydi.
Pozisyon hazırlayamadılar
F.Bahçe daha Van Hooijdonk'u gol pozisyonlarına sokamadı. Düşünün Hollanda'da geçen sezon 28 gol attı. Arkadaşları daha O’na yüzde yüz gol pozisyonları sunamadı. Böyle organizasyonları sağlayamadı. Bir tane var Elazığspor maçında, onu da gole çevirdi. Tuncay verdi, Van Hooijdonk da topu durdurmadan kaleye attı. F.Bahçeli futbolcular şunu anlamalı. Van Hooijdonkçok önemli bir futbolcu ve takım arkadaşlarının da şansı. Maç kazandırıyor, prim kazandırıyor, kazanan takımın futbolcuları da kıymetli olur.
Garip transferler
* F.Bahçe, Tomas ve Petkov'u transfer etti. İkisi sarı lacivertlilerin ihtiyacı olan futbolcular mı?
Sol kanatta Mahmut Hanefi fevkalade iyi. Petkov sakatlık problemine karşı bir önlem olarak mı alındı, bilemiyorum. İtalya 2. Ligi'ndeki Como'dan oyuncu almaları, yani Tomas'ın transferi de garip. Herhalde Daum istemiştir. Aslında F.Bahçe'nin güçlü bir kulübe de kurması gerek, ama öncelik takımdaki 11'in sağlıklı olması. Daum ne düşünüyor acaba? Daum ve Başkan’ın civarındaki adamlar karışıyor bu işe.
Ligi Güneş yönetiyor
* Milli Takım'ın önünde Liechtenstein maçı var. Şenol Güneş, buna rağmen sözünü ettiği gençleştirme yerine eski futbolcuları çağırdı. Bu gençleştirme ne zaman gerçekleşecek?
Güneş'in yaklaşımı farklı. Her antrenörün yaptığı gibi sözünü dinleyen, kendine yakın, inandığı futbolcuları kadroya almak istiyor. Ancak yeter ki, takım kurmada tercihini iyi yapsın, ben O’ndan bunu bekliyorum.
Aslında Türkiye, Milli Takım başarılı olsun diye büyük fedakarlık yapıyor. Milli Takım’a hazırlık zamanı kalsın diye bu sıcak havalarda lig maçları oynanıyor. Benim anladığım kadarıyla Türkiye Ligi'ni Güneş idare ediyor. Federasyon, Güneş'i dinliyor, futbolcular 40 derece sıcakta oynuyor. Dünya üçüncüsü Milli Takım’ın normalde Liechtenstein'ı orada yenmesi lazım.
Problem defansta
* F.Bahçe'nin genel görüntüsü nasıl?
Çok kötü değil, iyiye gidiyor, ama en büyük problemi defansta. Savunma rakibi çok fazla serbest bırakıyor. Rakip topu alıyor, dönüyor ve üstüne geldikten sonra F.Bahçe savunması müdahaleye kalkıyor. Bu bence yanlış. Kademe anlayışı da hiç yok.
Orta saha ne sağdan, ne soldan adam kaçırabiliyor. Kanatları kullandıracak orta sahadır. Topu kanatlardaki adamın ayağına verirsen, O adam da karşısındaki adamı birebir geçemiyorsa, kanatlardan hücum yapamazsın. Orta saha rakibi üzerine çekip kanatları kaçırabilirse başarılı olur. Diyarbakır'da bunu bir kaç kez yaptılar. F.Bahçe'nin kanadı var da, orta sahası bu kanadı kullanamayor. Tabii bir de takımı kurarken, yetenekli oyuncuları bulup oynatmak mecburiyetindesin.
Ayrıca Selçuk'un daha şahsiyetli, topu yana değil, ileri sokarak oynaması gerekli. Çünkü F.Bahçe'nin göbekteki patronu, beyni olma rolünü oynuyor. Ama maalesef sağa veya sola ölü, rakibe toparlanma fırsatı veren paslar atıyor. Fizik olarak da hazır da değil. Çünkü ikili mücadelelerde arkada kalıyor faul yapıyor. Topu rakipten alıp, oyuna sokamıyor. Fatih'in girip akıllı oynaması, sağ kanada bir dinamizm getirdi.
A.Hassan serbest oynamalı
* Sezon başında şampiyon kadroyu bozmam diyen Lucescu, Denizli'de farklı oyuncular oynattı ve yine eleştirildi. Bu konudaki görüşleriniz?
Lucescu, Denizli'de basının tutumuna göre şerbet verdi. Teknik adam kadroyu istediğinde bozar. Bozmalı da. Neden, çünkü şampiyonluk geride kaldı. Yeni oyuncuları, yeni yetenekleri var. Daha güçlü bir Beşiktaş'ı ortaya çıkarmak için bunları kullanmak zorunda.
Yalnız, ‘‘Bunları oturturum, perişan ederim. Takımdan soğuturum, ondan sonra ihtiyacım olunca da sokarım’’ diye düşünürse, böyle bir şey olmaz. Sözleşme yaptıktan sonra Pancu sahada yok. Bitik hali var. Ahmed Hassan Türkiye Ligi'nin en iyi oyuncusu, ama onun yerinde problem yaratıldı. Halbuki yeri kolay. Sol tarafa İbra- him'in yerine Tümer'i koy, Ahmed'e yer aç. Esasında sorun da Ahmed Hassan'ın oynadığı pozisyon. O serbest bırakılacak oyuncu. İleride 2. santrfor gibi oynuyor, bir sürü iş yapıyor, ama serbest bırakılsa çok daha iyi işler yapar.
Ne var ki, Lucescu'nun birinci düşüncesi gol yememek. Gol yememek için de defans yapmıyor, ama defansını sağlam tutuyor. Kolay değil, 1 yersen, 2 atmak gerekiyor, 2 atmak da zor. Rumen çalıştırıcı belki kadrosunu ekonomik kullanmak istiyor, maraton uzun diye düşünüyor. Ama Türkiye garip ülke, oynamayan oyuncu kırılır. Eğer çok da iyi bir futbolcuysa, hırslıysa soğur, problem olmaya başlar.
G.Saray'ın işi zor
* G.Saray Lig’de oynadığı 4 maçta da zorlandı. Defansında çok hata yapıyor. Bu görüntüsü, ligin ilerleyen haftalarına ve Şampiyonlar Ligi'ne nasıl yansır?
Türkiye Ligi'nde böyle ite kaka gider, bazı maçlarda büyük fark olur derler ki, ‘‘G.Saray ruhu.’’ Arkasından kötü oynar, ‘‘G.Saray çok kötü’’ derler. Futbolda, bu dünyanın her yerinde aynı.
G.Saray'ın eksikleri var. Yanıt kolay, oyuncu al. Oyuncu almak kolay mı, milyonlarca doları vereceksin. Peki bu para var mı? Taraftar güçlü bir takım istiyor, ama bu parayla alınıyor. Bu zamanda alınacaklar, kulüplerinden dışlanmış futbolcular olur. Star, takımı sürükleyecek futbolcu istiyorsan, O da çok para istiyor.
G.Saray'ın yanlışı, bir sürü oyuncuyu ucuz diye alıp, ‘‘Ben bunlarla da başarılı olurum’’ düşüncesinde yatıyor. Önceden gelen problem bu. Bunların hiçbirisi de G.Saray'ın istediği oyuncular değil. G.Saray’ın kötü alışkanlığı var, üstüste 4 lig şampiyonluğu, UEFA Kupası kazandı. Aynısını tekrar yaşamak biraz zor. Hele bugün takımdaki oyuncularla çok daha zor.
Peki bu olumsuzluğu nasıl kapatır? Takımdaki arkadaşlık bağlarını daha güçlendirerek, Hakan Şükür'ü güçlü yapıp, forma sokarak, biraz da şansın yardımıyla ligde yürür. Ama Şampiyonlar Ligi nde zannetmiyorum. Yine de başka bir bakış açısıyla bir Liverpool maçını harika oynadığını da gözardı edemeyiz.
Bu arada Bülent Korkmaz'a da değinmek gerek. Türkiye'nin yetiştirdiği en iyi defans oyuncularından biri. G.Birliği maçında müdahaleleriyle en az 20 tane akını kesti. Allah nazardan saklasın. Bir de eliyle koluyla az hareket etse, olağanüstü futbolcu.