Beyinsiz olmaz

Beşiktaş’ın hocası Tigana, "Savaşan oyuncu istiyorum" diyor. İsteyebilir ama bir takıma sadece koşan adam değil, beyin de lazım. Ben, açıkçası Kleberson’da hayal kırıklığına uğradım.

 Beşiktaş’ın hocası Tigana, kaybettikleri V.Manisa maçından sonra oyuncularını suçlayıp, "Saha içerisinde liderim yoktu" dedi ve transfer istedi. Tigana’nın hala oyuncu istemesine nasıl yaklaşıyorsunuz?

BEŞİKTAŞ
enteresan bir kulüp. Antalya’dan, Bursa’dan oyuncular alıyor. Bu oyuncular yetenekli olabilir ama bugün için Beşiktaş’ı sırtlayacak isimler değil. Beşiktaş’ın forması ağırdır. O formayı verdiğin oyuncunun kaliteli olması lazım.

Aldığın bu oyuncular belki ileride daha iyi olacaklar. Onlara şimdi büyük sorumluluk yüklersen, ilerisini tehlikeye atarsın. Tigana, orta sahaya beyin istiyor. Delgado iyi bir futbolcu ama sakatlandı. Tabii ki, bir takımda iki-üç tane beyin görevini üstlenecek oyuncuyu herkes ister. Ama bu işin bir de maliyeti var.

Tamam, genç bir takım kurdun. Ancak, dünyanın neresinde bir maçta 6 tane yeni oyuncu oynatılıyor. Üstelik bunların çoğu da tecrübesiz. Beşiktaş seyircisi futbol takımından çok şeyler bekliyor. En azından şampiyonluğun içerisinde olunmasını istiyorlar, bekliyorlar. Bundan doğal bir şey olamaz.

Sen önüne geleni alırsan, Beşiktaş seyircisinin bile tanımadığı oyuncuları sahaya sürerken alınan kötü sonuçlardan sonra iş biraz tatsızlaşır. Bu oyuncuların iyi niyetli olduklarından şüphem yok. Ancak bir de tecrübe faktörü var. Tigana diyor ki: "Ben, savaşçı oyuncu istiyorum." Yalnızca savaşan oyuncularla bu iş olmuyor ki. Bir takımın beyni de olmalı.

Ben, açıkçası Kleberson’da hayal kırıklığına uğradım. Brezilya Milli Takımı’nda, Manchester United’da oynamış iyi bir futbolcu. Ancak, Beşiktaş’ta hiçbir işe karışmıyor. Takım hücumdayken oyuna ağırlığını koyamıyor.

Fener’in eksiği golcü

F.Bahçe 60 dakika 10 kişi oynadığı maçta Erciyesspor’u 6-0 yendi. Farklı galibiyet ve ilk hafta gelen liderlik, D.Kiev maçı öncesi takımın performansını ne yönde etkiler?

FAZLA
bir etkisi olacağını düşünmüyorum. Çünkü, Türkiye’deki maçlarla Avrupa’dakiler arasında büyük farklar var. Böylesine bir ortamda farklı galibiyetle gelen liderlik doğal olarak oyuncuların güven kazanması açısından önemli. Bu etkinin D.Kiev maçının ilk 15-20 dakikasında kendisini belli edeceğini tahmin ediyorum. Bu etki, artı da olabilir eksi de... Tabii, rakibin gücüne ve sana karşı yaptığı organizasyona göre değişim gösterebilir.

Üst düzey bir santrfor

Fenerbahçe’nin eksikleri tabii ki var. Tüm iyi niyetine rağmen Semih, Avrupa maçlarını kaldıramaz. Çünkü o, çok iyi sıçrayan, driplingle adam geçen üstün fizik güçleri olan bir santrfor değil. Fenerbahçe’ye bu meziyetleri üst düzeyde olan bir santrfor lazım.

Bir ifadeye göre, Dinamo Kiev maçlarında Anelka oynayacakmış. Başkan, Fransız futbolcuyla konuşmuş ve "Bu turu bize getir. Ben sana transferde gereken kolaylığı gösteririm" demiş.

Burada asıl sorgulanması gereken konu, Anelka’nın tutumu... Böylesine kaliteli bir oyuncu canı istemediği için antrenmanlara çıkmıyor ya da kendi kendine çalışıyor. Böylesine profesyonel bir kulüpte bu tür şeyler olabilir mi? Anelka bu saatten sonra verimli olur mu, olmaz mı bilemiyorum.

Ancak, az antrenman yapmış olsa da, takım arkadaşlarına göre fizik üstünlüğü olduğu kesin. Diğer oyunculara göre, daha çabuk, daha hareketli ve deparlı. Sahada bunu ne zamana kadar sürdürür, arkadaşları onun bu meziyetlerinden nasıl faydalanır? Bunlar da cevap bekleyen sorular...

Alex’te büyük değişim

Şu bir gerçek ki, Zico’nun gelmesiyle Alex’te büyük bir değişim gözleniyor. Brezilyalı futbolcu bu sezon daha istekli, hareketli, ayakları yere daha sağlam basıyor. Artı bir de Tümer faktörü var. Orta sahada yan yana oynayacak Alex ve Tümer’in katkılarının yanı sıra, eğer santrfor oynarsa Anelka’nın yanında Tuncay’ın olması Fener’in artıları olur.

İşin, takımı çalıştırmak

G.Saray Teknik Direktörü Gerets, istediği transferler yapılmadığı için yönetime serzenişte bulunuyor. Yönetimin aldığı Okan’ı kadro dışı bırakıyor, genç futbolcularda ısrar ediyor. Puan kaybı ve takım içerisindeki huzursuzluk Boleslav maçlarına nasıl yansır?

DAHA
sezon başı. Takımları bu kadar çok eleştirmeye kimsenin hakkı yok. Doğal olarak her seyirci kendi takımının iyi performans göstermesini istiyor. Takımlara zaman tanımak lazım. Özellikle de 25 yaşın üzerindeki futbolculara. Çünkü onlar geç form tutarlar.

G.Saray’ın ilk haftada aldığı beraberlik sonrası ortalığı ayağa kaldırmanın bir anlamı yok. Beşiktaş da, Trabzonspor da yenildi. Daha sezonun ilk haftasında gazetelerin ağır tenkitlerde bulunması doğru değil. Zamanla her takım düzelir.

Antrenörler, özellikle de yabancıları, sürekli transfer yapılmasını ister. Ama işin bir de maddi boyutu var. Yöneticilerin transfere ayırdıkları bir para var. Bunun dışına çıktıkları zaman açık veriyorlar. Okan’ı yönetim almış olabilir. Bu futbolcuyu oynatmamanın mantığını anlamış değilim. Böylesine bir art niyet olabilir mi? Hiçbir antrenörün bu şekilde davranmaya hakkı yok.

Kendilerini korumak için bu tür problemler yaratırlar. Yabancı oldukları için, hep "alınsın" derler. Parayı sen mi veriyorsun? Sen bu takımın antrenörüysen, görevin elindeki imkanlarla en iyisini yapmaktır.

Fatih Tekke’nin yeri dolmaz

Fatih Tekke, Zenit’le ilk maçta golünü attı. Kayseri’de kaybeden Trabzon, gol yollarında sıkıntı yaşıyor. Bordo mavililer, Fatih’in yerini nasıl doldurur?

FATİH
’in yeri kolay kolay doldurulamaz. Çünkü Fatih, Trabzon’da yetiştiği için başka türlü oynuyor. Çok yetenekli, müthiş silahları olan bir isim. Hava hakimiyeti var, verkaça giriyor, iki ayağını da kullanıyor. Böylesine komple bir futbolcuyu Avrupa’dan almaya kalksan en az 15-20 milyon Euro vermen gerekir.

Trabzonspor’da yine bir sürü oyuncu değişmiş. Takımlar ancak oyuncuları yaşlandığı zaman değişime gitmeli. Bunu yaparken de sayıyı fazla tutmamalı. Bir sezonda sekiz oyuncu değiştirip sahaya çıkacaksın ve iyi oynayacaksın. Bu, mümkün değil. Oyuncuların birbirine alışması için zaman lazım. Beşiktaş için de Trabzonspor için de aynı şeyler geçerli.

Kendi aralarında çözsünler

Ankaraspor’la berabere kalan G.Saray’da kaybedilen 2 puandan çok Necati-Hasan kavgası konuşuldu. Son iki sezonda üç kez kavga eden bu futbolcu için yönetim ve teknik heyet nasıl bir önlem almalı?

İKİ
futbolcu sahada münakaşa edebilir. Bunlar olabilecek şeyler. Saha dışına çıkınca barışırlar olur biter. Bu konunun çok fazla uzatıldığını düşünüyorum. Bence hiç hoş olmayan görüntüler bunlar. Belli ki, şuur altında birbirlerine kızgınlık besliyorlar. En ufak bir kıvılcımda da dışarıya çıkıyor.

Verdikleri cevaplar da hiç hoş değil. Necati penaltı kaçırıyor, takımın en kıdemlilerinden biri olan Hasan Şaş, "Niye kaçırıyorsun?" diye soruyor. Necati’nin verdiği cevap, "Sana ne" oluyor.

Ne demek sana ne... Mahalle maçı mı oynuyorsun? Futbolcuların sorunlarını öncelikle kendi aralarında çözmeleri lazım. İşin içine yönetim ve antrenör girdiği zaman cezaya kadar gider. Bu da tatsızlık yaratır.
Yazarın Tüm Yazıları