Geçen sene Daum şampiyonluktan sonra yönetime rapor verdi ve "Ben van Hooijdonk'u istemiyorum" dedi. O istemedi, ama yönetim kalmasından yanaydı. İkili arasındaki buzlar sonunda iyice ortaya çıktı. Tam da kritik dönemde. F.Bahçe için hiç iyi olmadı.
Van Hooijdonk'un haklı olduğu konular da var, haksız olduğu konular da. Yalnız bu konuların yönetim, Daum ve futbolcu arasında konuşulması gerekirdi. Bu tartışmaları medyaya taşımak kulübe ve takıma zarar verir. Bu tartışmaların dışarı yansıması kötü. Aslında bu konuda yönetim geç kaldı. İkisini de bir kenara çekip konuşmalıydı.Van Hooijdonk'un konuşması, Daum'un bir şey demeden bir takım hareketlerde bulunması, yönetimin hatasıdır.
Aslında Daum ile van Hooijdonk arasındaki ipler geçen sene Hollandalı futbolcu, "Böyle futbol oynanmaz. Böyle takım kurulmaz" dediğinde koptu. Daum da kinci. Sakatlıktan çıkmış, ama sağlıklı bir Van Hooijdonk var, oynatmıyor. Neden oynatılmıyor? Bugün her takımın isteyeceği bir golcü. Kafayla, ayakla, frikikten gol atıyor. Geçen sene de F.Bahçe'yi o şampiyon yaptı. Yoksa Daum, oynattığı sistem, sahaya sürdüğü futbolcularla takımın berbat olması için uğraştı. Daum bunu isteyerek mi yapıyor, hayır. Ama Daum'un kapasitesi bu kadar.
Geçen sene Daum şampiyonluktan sonra yönetime rapor verdi ve "Ben van Hooijdonk'u istemiyorum" dedi. O istemedi, ama yönetim kalmasından yanaydı. İkili arasındaki buzlar sonunda iyice ortaya çıktı. Tam da kritik dönemde. F.Bahçe için hiç iyi olmadı.
Daum yenilgiye çanak tutuyor
* F.Bahçe, Denizli’ye neden yenildi? Yenilgi yarışı nasıl etkileyecek?
Tabii ki bu yenilgi F.Bahçe'yi etkileyecek. G.Saray farkı iki puana indirdi. F.Bahçe büyük bir avantajı kaybetti. Ancak F.Bahçe büyük takımsa, çabuk demoralize olmuyorsa, çabuk toparlanır, bundan sonraki maçlarını kazanır. Önlerinde daha derbiler var, onların sonucu da önemli. Bu lig daha su kaldırır, F.Bahçe de kaybedebilir, G.Saray da.
Bu saatten sonra F.Bahçe için önemli olan, yönetimin, Daum'un takımı toparlayıp morallendirmesi. Bu birinci yapılması gereken. İkincisi ise yönetim Daum'a "Sen bu takımı nasıl oynatıyorsun?" diye soracak. Onu kendine getirtecek. Oynanan kötü futbolu düzeltecek adam Daum, ama o 2 senedir bunu yapamıyor. Oyunun farkında değil Daum. Çok forvet sokarsa maçı kazanacağını falan mı zannediyor? Peki bu forvetlere topu kim atacak? F.Bahçe'nin problemleri belli. Yenilmesi önemli değil, sahaya yansıttığı futbol önemli. F.Bahçe'nin geçen seneden beri iyi oynadığı 2 maç yok.
Bunları yazdık, antrenör rahatsız oldu. Ama "Nerede yanlış yapıyorum?" diye düşünmüyor. Ben topa ayağını vurmamış yazarlardan değilim. Oynanan futbol, onları kandırır da beni kandıramaz. F.Bahçe düzgün kadroyla çıkar, düzgün yayılışla oynar, yenilir, o ayrı. Ama Daum yenilgi için çanak tutuyor. Biraz süratli her takım F.Bahçe'yi yenebilir.
Şaşkın Levent Bıçakcı
* Milli Takımımız Arnavutluk karşısında nasıl oynamalı? Bu maçtan çıkacak kötü bir sonuç nelere yol açacak?
Arnavutluk maçından kötü bir sonuç çıksın diye dört gözle bekleniliyor. Neden? Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu, antrenörü hep beraber gitsinler diye. Buna yol açmak için de elden ne geliyorsa yapılıyor. Böyle şartlarda Milli Takım nasıl başarılı olacak ki. Büyük şansı olması lazım. Antrenör futbolcusunu nasıl hazırlayacak? Zaten Milli Takım'da futbolcunun nasıl oynayacağı bellidir, antrenör onu psikolojik olarak hazırlar. Bu şartlarda onun psikolojisi de önemli.
Yalnız burada bir konu daha var. Ersun Yanal,Hakan Şükür'ü kadroya almayınca, uzun boylu oyuncu almayacağını sistemi değiştirdiğini söylemişti. Buna kimse bir şey diyemez. Ama bu açıklamayı yapıp, uzun oyuncu olarak Ersen Martin'i kadroya çağırıyorsa, o zaman Hakan'a karşı kinlenmiş demektir. Gerçekleri çıkıp açıklaması gerekir. Çünkü böyle bir durumda Hakan hakkındaki gerekçesinin sistemle alakası olmadığı ortaya çıkıyor. Nihat da sakat, şimdi Milli Takım 3 ileri oynamayacağına göre, bir antrenör hiçbir zaman kin gütmeyecek. 2 maça almamışsın, üçüncüye alabilirsin. Bir futbolcuya Milli Takımı kinle kapamaya hakkın da yok. Ayrıca Hakan iyi oynuyor ve herkes de Milli Takımın iyi olmasını istiyor.
Kuyusunu kazıyorlar
Tabii tüm bunlarda esas enteresanlık federasyonda. Çünkü garip bir federasyon ve başkanı var. Başkanın istifası dört gözle beklenirken, kuyusu da kazılıyor. Hem de yanındaki, beraber yola çıktığı yönetimdeki arkadaşlarından bazıları tarafından. O da buna çanak tutmak için gereken her türlü şaşkınlığı yapıyor. Bakın, Milli Takımın Menajeri Can Çobanoğlu voleybolcu, Genel Sekreter Lutfi Arıboğan basketbolcu. Dışarıdan alınacak genel sekreter yok mu, bir sürü var. Bunlar lisan da bilmezler çat pat. Birisi 20 milyar, diğeri 25 milyar maaş alır. Böyle bir komedi gidiyor. Allah Türk futbolunun sonunu hayır etsin. Bu federasyon tutup da Yanal ile yolunu ayrırır da voleybol veya basketbol antrenörü de getirebilir takımın başına. Böyle şaşkınlıklar içinde bir yönetim var.
Ayrıca bir sürü federasyon yöneticisi de eski başkan Haluk Ulusoy'un evinden çıkmıyor. Bunların farkında değil mi bu başkan? Zorla milli takımlar sorumlusu olmak için kendini parçalayan Osman Çağlıkoç, bugün dışlanmış durumda, milli takım kampına giremiyor. O ekiptekiler Levent Bıçakcı'nın kuyusunu kazıyor. Yönetim kurulu diye de bir şey yok. Aman bir seyehat olsun da gidelim diye bekliyorlar. Milli Takım curcunaya dönmüş.
Sakin olan kazanır
* G.Saray, F.Bahçe ile puan farkını ikiye indirdi, yarışın sonucunun belirlenmesinde ne etkili olacak?
Sinirlerine hakim olan bu yarışı önde bitirir. İkisi de bunu yapmak zorunda. İki kulüp yöneticilerinin de bilinçli olması lazım. Lüzumsuz beyanatlarla ortamı germemeleri gerekiyor. Onlar ortamı geriyor, taraftar birbirine giriyor. Popülist beyanatları bırakıp, centilmence mücadele etsinler. Akıllarınca kendi kulüplerine avantaj sağlamaya çalışıyorlar, ama söyledikleriyle zarar veriyorlar. Bol bol hakem konuşuluyor, sonra hakemler kötü diyorlar. O da insan, konuşulunca etkileniyor, hata yapıyor. Dünyada bu kadar çok hakemin konuşulduğu bir ülke daha var mı?
Trabzonspor yarıştan kopmadı
* Beşiktaş galibiyetle ne kazandı, Trabzonspor yenilgiyle ne kaybetti?
Beşiktaş her büyük takıma karşı iyi oynuyor, mücadele ediyor. Siyah beyazlılar bu galibiyetle prestij kazandı. Moral buldu Beşiktaş. Bu takımda bir değişikliğe yol açar mı? Bu oyuncularla açmaz. Trabzon'la oynamak çok zor. Türkiye'nin belki de en iyi takımı, ama onlar da kötü oynadılar. Trabzon öncelikle sahaya korkak çıktı. Oyuncular yeteneklerini kullanamadı. Rıza Çalımbay da rakibi iyi etüd etmiş, onları kilitledi. Aradan bir Beşiktaşlı çıktı, golü attı.
Rıza, Beşiktaş'ı iyi bir yere getirmek için uğraşıyor. Ona yönelik ikide bir tenkitler oluyor, o da bundan rahatsızlık duyuyor. "Bu takımı ben kurmadım" diyor, haklı da. Yalnız yanlış yaptığı şeylerde de tenkid edilecek ve bundan alınmayacak.
Nereden olursa futbolcu al, sonra da ona Beşiktaş formasını ver, bu anlayıştaki yanlış transferlerle Beşiktaş bu hale geldi. Rıza bunu düzeltmeye çalışıyor. Yalnız o da futbolcularına biraz tolerans göstermeli. "Yok sezon sonunda gider, şöyle olur, böyle olur" demekle bu iş olmaz.
Şimdi Trabzonspor'u anlamak mümkün değil. Kulüp başkanı Atay Aktuğ çıkıyor, "Yarıştan koptuk" diyor, teknik direktör Şenol Güneş'in onun gibi tuhaf tuhaf beyanatları var. Anlamıyorum neden koptular? Bundan önce de liderle aralarında 7 puan fark vardı, yine 7 puan. Artı Trabzon şampiyonluktan kopmuş falan da değil. Kendi kendinlerine "Eyvah, şampiyonluk gitti" diyorlar, hiç alakası yok.