Fenerbahçe, bu futbolcuyla bir ‘Ortega sendromu’ daha yaşamaz. Ama Alex’ten daha iyi verim almak için, Daum onu serbest oynatmalı, markaj görevi verip yeteneklerini sınırlamamalı.
* Fenerbahçe’de Alex’le ikinci bir Ortega olayı yaşanır mı?
Yaşanmaması lazım, yaşanmaz da. Çünkü o tarzda futbolcu da, onun aldığı paraya karşı çıkacak ve kulis yapacak futbolcular da yok şimdi F.Bahçe’de. Bunlar elemine edildi. Üç Brezilyalı var, aklı başında van Hooijdonk var. Kadro da genç. Bu genç oyuncuların Alex’ten kapacağı çok şey olacak. Top nasıl durdurulur, nasıl oyun yönlendirilir. Alex bunları öğretecek genç arkadaşlarına. Aslında o kulisci futbolculara biraz da yönetim yol verdi. Belki de onlara verdiği parayı fazla buldu ve gönderilmelerini destekledi.
Ona ihtiyaç vardı
Şimdi burada şuna da dikkat etmek lazım; Alex 6 kişinin işini yapacak, 40 gol atacak bir adam değil. Orta sahayı yönlendirecek, gençlerin randımanını artıracak, beyin görevi yapacak futbolcu. O bakımdan çok faydalı olacaktır. Fenerbahçe’de yönetim de Ortega da yaptığı hatayı Alex’te yapmayacak. Şampiyonlar Ligi’ne giriyor ve bu tarz oyunculara ihtiyacı var. Bu tarz oyuncular rakip üzerinde etkili olabilir.
Ayrıca Alex niye Ortega olayı yaşatmaz? Çünkü o Arjantinli’den daha sosyal bir tip. Ortega içine kapanık bir futbolcuydu. Alex’in alınmasındaki çalışmaları nedeniyle yöneticiler Hakan Bilal Kutlualp ve Mahmut Uslu’yu kutluyorum. En az 5 kere Brezilya’ya gittiler, kolay iş değil. Bundan önce de ArielOrtega için Ali Yıldırım gidip uğraşmıştı.
Alex De Souza çokfaydalı transfer. Tabii burada bütün gözler şimdi ChristophDaum’da. Bu işleri organize edecek olan, Alex’e görev verecek adam Alman teknik direktör. Ancak bu tarz futbolcular görev verilerek sahada oynatılmazlar. Onlara hiçbir zaman ‘şunu marke et, geriye koş’ demek doğru olmaz. Maç içindeki pozisyon gereği, markaj da yapabilir, geriye de yardım edebilirler, ancak onlar gerçekte serbest oynatılacak futbolculardır. Eğer böyle adam kovalayacaksın diye görevler verirseniz, o zaman yeteneğine güvendiğiniz futbolcular her zaman problem yaratır.
BU TRANSFERLERİN ÇOĞU GEREKSİZ
* Beşiktaş 10 futbolcu transfer etti. Bu 10 ismi nasıl karşılıyorsunuz, onlara ihtiyaç var mıydı?
Bana göre sağa sola biraz fazla saldırdılar. Bu da biraz yönetimin kendini ispat çabasında olmasının bir göstergesi olarak geliyor bana. ‘Biz bunları aldık, büyük işler yapacağız’ diyorlar. Beşiktaş’ta oynamayacak oyuncular aldılar. Fazla kalabalık bir takımla fazla iş yapılmaz. Bir sürü oyuncu aldılar, çoğu oynamayacak oyuncular.
Mustafa Doğan’ı, Ali Güneş’i neden aldılar? Tamam ikisi de savaşçı, varını yoğunu ortaya koyan ama yetenekleri sınırlı oyuncular. Bu futbolcular büyük takımda oynayabilir mi? Onu aldın, bunu aldın sahaya çıkar, olmaz. Beşiktaş’ın sahadaki 11 futbolcusu büyük oyunculardan kurulu olmalı. Beşiktaş büyük takım, büyük camia, standart oyuncularla bir yere gitmez.
G.Saray’ın büyüklüğü
* Galatasaray transferde büyük hayal kırıklığı yaşıyor ve yaşatıyor. Bu görüntüsü ile Galatasaray, 100. yılını kutlayacağı yeni sezonda ne yapar?
G.Saray için 100. yıl problem değil, zaten büyük kulüp bunları aşmış. UEFA Kupası’nı, Süper Kupa’yı almış bir kulüp. Ama şimdi bir de 100. yıl derdi çıkartılıyor. Oysa G.Saray’ın bütün derdi, iyi takım, iyi futbolla eski günlerine dönmek. Seyirciyi tribünlere çekmek. Zaten benim anladığım kadarıyla iyi bir takım kurmaya çalışıyorlar. Şimdi böyle bakınca 100. yılda şampiyon olmuşsun olmamışsın veya 101. yılda şampiyon olmuşsun ne farkeder? Yani 100. yılda şampiyon olamazsa, diğer şampiyonlukları elinden mi alınacak, büyüklüğü mü kaybolacak? Herkes 100. yılda da şampiyon olmak ister, ama olamamak da dünyanın sonu değil.
Parayı veren Önder’i aldı
* Üç büyükler arasında birinin talip olduğu futbolcuyu diğerinin alması spekülasyonlar yaratıyor. Bu spekülasyonlara gerek var mı?
Bir futbolcuya talip olunuyor, diğer kulüp fazla veriyorsa alıyor. Bunu alamayan feveran ediyor, diğerini suçluyor. Buna hiç gerek yok. Tamam bu suçlama konusunda bir yerde hakkı var. Transfer borsası yükseltiliyor. Ama centilmenlik palavralarını bıraksınlar. Bunlar sahte şeyler. Bir transferi sonuçlandıramıyorsan, ‘Alamadım’ diyeceksin. Gereksiz beyanatlarla ortamı germeyeceksin. Talip olursun diğeri fazlasını verir, alır. Bir başka gün sen fazlasını verir alırsın. Bunlar problem değil. İşin başındaki yöneticiler konuşmakla iş yaptıklarını sanıyorlar, bu yanlış. Populist yaklaşımla kendilerine yer edinmeye çalışıyorlar, bu da yanlış. Mesela yöneticiler sezon başlarken ‘Şampiyon olacağız’ diyor, taraftarı şartlandırıyor. Sonra takım kötü gittiğinde seyirci köpürüyor. Bu anlayış yöneticilik değil.
İspanya’nın SIKINTISI
* Euro 2004’te İspanya’nın elenmesi sürpriz mi?
İspanya’nın elenmesi sürpriz. Ama şu bir gerçek ki, İspanya’nın forveti yok. Raul şişirildiği kadar bir futbolcu değil. İspanya, Almanya gibi takımlar liglerinde fazla yabancı futbolcu oynatmanın cezasını çekiyor. Bu yüzden de forvet yetiştiremiyorlar. İsveç’in öyle problemi yok, Danimarka’nın yok. Kendisi forvet ihraç ediyor. İsveç maçında son 10 yıldaki en iyi İtalya takımını gördüm, ama o da öyle. 2000 defa vursan girmez, İtalya şanssız gol yedi. Euro 2004’ün en kötüsü İngilizler. Kötü oynuyor, ama fizik güçleriyle idare etmeye çalışıyorlar.
Bu tür turnuvalarda ilk grup maçları hiçbir zaman kaliteli geçmez. Herkes puanı almak için defansına yardım edip kaybetmemeye çalışır. Top çoğunlukla geriye oynanır. Defans da ileri şişirir. O zaman da gol pozisyonu olmaz. İnsanı etkileyen bir yıldız da çıkmaz. Grup maçlarından sonra eleminasyon başlayacak. Takımlar yenecek veya yenilecek, bu bilinçle kazanmak için ne gerekiyorsa yapacak. Şampiyona esasında çeyrek finalde başlayacak. Bu takımların içinde en iyi oynayan Fransa. Almanya fevkalade kötü. Çek Cumhuriyeti’nin şampiyonluğu şaşırtmaz, ama İngilizler şampiyon olursa sürpriz olur. Milli Takım Teknik Direktörümüz Ersun Yanal, takımları iyi etüd etsin ve bunlardan ders çıkarsın.
Millilerin işi zor
* Dünya Kupası elemelerinde millilerimizin rakipleri arasındaki Danimarka ve Yunanistan’ı Euro 2004’teki performanslarıyla nasıl değerlendiriyorsunuz?
İkisi de çok tehlikeli takımlar. Yunanistan çok bilinçli oynuyor. Güçlü santrforları var. Her takımı zorlar. Danimarka her tarafı komple bir takım. Orta sahası, golcüsü, defansıyla etkili. Biraz zor gruptayız. Herkes çantada keklik görüyor, ama yanılıyor. Millilerimizi çok zorlarlar. Her ikisi de çok akıllı ve planlı oynuyorlar, ayrıca çok da sabırlılar.