Paylaş
Haftanın 3 günü Çarşamba, Cumartesi ve Pazar günleri sizlerle buluşacağım bu köşemde hepinizle paylaşım yaşamak, dertleşmek ve dertlerimizi böylelikle pozitife çevirmek istediğim öyle çok şey var ki... Belki haftanın 7 günü beraber yazsak bitmez diyebilirim. Beraber yazsak diyorum çünkü bu köşede sadece ben değil sizlerin de benimle beraber yazmanızı istiyorum. Yazmamı istediğiniz konuları, yapmamı istediğiniz röportajları ve sormak istediğiniz sorularınızı yorum kısmına yazarsanız, hepiniz ile paylaşım içinde olmak isterim. Unutmayın, bu sadece benim değil tüm ışık işçilerinin, sevginin gücüne inan herkesin köşesi. Şu ana kadar biraz acılı ekşili deneyimlerin içinden nasıl tatlı tatlı geçtiğimi ve hergün içsel gelişim yolumda ki maceramı sizlerle paylaşırken, sizlerin de katkılarınızı bekleyeceğim. Aynı zamanda Dünya çapında hatta belki de evrende gelişen, hepimizin yaşamlarımızı yükseltecek bilgileri sizlerle paylaşmaya çalışacağım. İlk yazım da sizlerle tarih boyunca tüm Dünya’nın haykırdığı ama sadece çoğu zaman sözde kalıp içselleştiremediği ve hayatına adapte edemediği sevginin gücünün bir yönünü sizlere aktarmak istyorum. Sevginin kaynağına seslenin ve onu hayatınıza davet edin. İnan sevginin gücü şu dönemde hepimizin kurtuluşu...
Yaşamın içinde bir gerçek vardır; eğer birisini seversen o da seni sever, birisini sevmezsen o da seni sevmez. Birisinin sana destek olması veya sana iyi gelmesini istiyorsan onu sevmelisin. Ancak sevdiğin ve kendini kalben açtığın bir insan sana birşeyler verebilir ve seni sevebilir. Sevgi ilişkisinde olmadığın hiç birşey sana hizmet edemez. Sevmediğin bir ev seni hasta eder ve yaşamını zorlaştırır. Sevmediğin bir alanda olduğun için herşey zorlaşır. Şikayet ettikçe sorunlar büyür, bu süreç zincirleme devam eder ve en sonunda çıkmaz sokaklar ile karşılaşıp duvarlardan tırmanmaya çalışırsın. Peki sevgi nedir? Sevgi karşında ki kişiyi, kurumu, alanı ve yaşamı olduğu gibi kabul etmek ve özgürleştirmektir. Sevgi karşındakinin iyiliğini istemek, ama onun deneyimine saygı duymaktır. Sevgi affetmek, yüceltmek, serbest bırakmak ve kibar olmaktır. Sevgi, en önemlisi yargılamamaktır. Sevgi dürüst olmak ve gerçekleri karşınızdakini kırmadan sevgi ile konuşmaktır. Sevgi empati kurmak ve anlayışla yargısız sarılmaktır. Sevgi karşında ki kişinin ışığına, güzelliğine odaklanmaktır. Sevgi sadece tutku ve aşk değildir. Aşk sevgiye dönüştüğü zaman derinleşir ve yücelir. Sevgi yaşama güvendir, adalettir.
İnsanlarla olan ilişkimiz gibi yaşadığımız evi, binayı, mahalleyi, şehri ve ülkeyi sevmemiz bizim onlarla olan ilişkimizi bambaşka bir boyuta taşıyabilir. Onları olduğu gibi kabul edip iyi yanlarına odaklanıp, sevgi ile yaklaştığımız zaman herşey değişir. Sevmediğiniz ve devamlı yargıladığınız bir ülke ve toplumdan fayda göremez ve mutlu olamazsınız. Her daim şikayet ettiğiniz bir devlet size birşey veremez. Birşeylerin değişmesini istiyorsanız, sevgi ile yaklaşın, göreceksiniz herşey değişecek. Ve karşınızdaki kişiler de kalkanlarını indirip sizi anlamaya çalışacaklar. Hiç düşündünüz mü karşınızda düşüncesi, fikri ile sizi rahatsız eden insanlar nasıl bu noktaya geldiler? Onlarla hiç empati kurdunuz mu? Herkes yaşadıkları ile kendince haklı. Ailesinde gördükleri ve yaşanılan olaylardan dolayı savunma mekanizması geliştirirmesi son derece doğaldır. Karşınızdaki insan bir savunma mekanizması içinde ve korkusundan dolayı öfkeli ise ancak sevginiz, kibar davranışınız ile onun öfkesinin ötesine, sevgisine ulaşabilirsiniz. Çok büyük savaşlarda askerleri kaybetmemek için uzlaşmaya varmak her zaman akıllıcadır. Gandi Hindistan’ın istilası sırasında geliştirdiği duruşu ve sevgi dolu tutumu ile Dünya’ya büyük bir ders vermiştir. Osmanlı’nın bu kadar büyük bir imparatorluğa dönüşmesi bütün din ve toplumları kabul etmesinden kaynaklanmaktadır. Önemli olan insan ve ruhtur, gerisi sadece kalıplar ve yargılardan ibarettir.
Bir düşünün, en son ne zaman karşınızda öfkeli ve gergin duran birine sevgi ile yaklaşmayı denediniz? Geçen gün bir taksiye bindim. Taksici çok sinirli ve agresifti. ‘Merhaba, çok teşekkür ederim. Lütfen şuraya gidebilirmiyiz’ dedim. Gülümsedim, kibar davrandım, saygı ve sevgi gösterdim. Çok trafik vardı ve sokak aralarına girdik. İstediğimiz yöne dönemiyorduk. Taksici gerildi, ben ‘ Önemli değil akışına bırakalım. Çok şükür sağlıklıyız.’ dedim, sonra karşımıza istediğimiz yöne dönebileceğimiz sokak çıktı ve alkışladım ‘ Yaşasın Yaşasın Yaşasın’ diye mutluluk çığlıkları attım. Alkışlamaya devam ettim. Taksici güldü. İstediğimiz yere gelmemize bir kaç adım kala birisi el kaldırmış taksi istiyordu. Ben biraz daha yürüyeceğimi bilerek, “şu kişi taksi istiyor, oraya gidin, benden sonra boş kalmayın” dedim. Adam ‘ yok ben sizi tam ineceğiniz yerde bırakacağım’ dedi. Taksiden inerken size çok teşekkür ediyorum, harikasınız gibi cümleler kurdum. Taksici çok mutlu oldu. Gözlerinin içi parladı. Ve güldü. Bana ‘ size çok teşekkür ediyorum bugün sizin sayenizde evime gülerek gideceğim ve gidip aileme sevgi göstereceğim.’ dedi. Bu benim için o kadar değerli bir paylaşım ki. Her bir kişide yaktığınız sevgi ve mutluluk kıvılcımı bir sevgi alevi olur. O alev sevginin, birliğin yangınına dönüşür ve tüm mutsuzluklar yanar, yok olur gider. Lütfen bu yazıyı okuyanlar bugün, yarın ve bu hafta şikayet etmeden sevgi, kibarlık, güzellikleri görmeye çalışın ve saygıya odaklanın. Bakın neler oluyor? Belki de yaratacağınız sevgi ışığı sizlerin düşüncelerinizin hayallerinizin ötesinde, ülkenin ışıkla dolmasına, bilincin değişmesine, birliğin beraberliğin artmasına neden olabilir. Kolektif bilincin farkında olmalıyız. Aslında bizlerin düşündüğü her bir düşünce yaşadığımız ülkenin kolektif bilincinde ortaya çıkıyor. Korkularımızı tüm kolektif bilinç yaşıyor. Ve düşüncelerimiz yaratıma geçiyor. Eğer yeteri kadar insan sevgiye, saygıya, birliğe odaklanırsa kolektif bilinçte aydınlanma ve dönüşüm olur. Kolektif bilincin değişimi yaşadığımız gerçekliği tamamen değiştirir. Güç bizde ve seninle ....
Sizi seven bir Can
Paylaş