Paylaş
Son dönemde, olduğumuz evrende ışığın en yüksek olduğu noktaya doğru ilerlediğimiz için insanların karanlıkların içinde kalmış yönleri ve davranışları daha net görülmeye başlıyor.
Işık günden güne arttığı için bütün gerçekler ortaya çıkmaya devam ediyor. Tabi olduğumuz astroloji döngüsünün de bunda çok önemli bir rolü var.
Geçtiğimiz Ağustos ayındaki güneş tutulmasının gerçekleri ortaya çıkarma etkisii önümüzdeki 3 sene daha devam edecek. Bu süreçte de gizli saklı olan hiçbir şey kalmayacak.
Bütün bu sürecte haberlerde ve etrafımızda birbirlerine, doğaya, hayvanlara işkence yapmaktan, saldırmaktan, zarar vermekten zevk alan, kıskançlıklarının, sevgisizliklerinin ve hatta karanlığın onları tamamen ele geçirdiği insanları duyuyoruz.
Karanlık ele geçirmiş diyorum çünkü buna birbir şahit oldum. Tanıdığım bazı insanların belli bir yaşa gelince oldukları konumdan mutlu olmamaları nedeni ile, tamamen kıskançlık, kötülük ve çok karanlık bir duygu durumuna geçtiklerine tanıklık ettim.
Hani bilim kurgu filmlerinde şeytani bir enerji veya kötü güçler bir kişiyi ele geçirdiği zaman birden gözlerinin içi simsiyah olur, gözleri hiç bir beyazlık olmaksızın simsiyahtır, ruhsuz, acımasızca ve donuk bakarlar ya... İşte tam olarak bazı insanları bir varlığın değil ama kendi içlerindeki olumsuz duygu ve düşüncelerin öyle ele geçirdiğine inanıyorum.
Bütün bunları yaşarken, bir tarafta kedim Matu ve tabi bende Matu’nun insanı Can olarak, yaşadığımız sürecin içinde Matu’nun bilgeliğine hayran kalıyorum.
Matu’yu ben bulduğum zaman uzak yollardan getirilmiş, annesinden koparılmış ve zorluklar yaşamış bir kedicikti.
Matu’nun hayatıma girdiği dönem ben de, şu an ki kadar, pek çok konuda bilinçli değildim. Matu benimle beraber de zor süreçlerin içinden geçti ama hiç bir zaman sevgide kalmaktan vazgeçmedi.
Eve başka kediler getirdiğim zaman onlara mamasının yerini gösterdi, mamasından yemesine izin verdi. Bir tanesi mamasını yerken, diğer bir kedi mama yiyen kediye saldırmak isteyince ona izin vermedi.
Evin içinde başka kediler birbirleri ile kavga ettiği zaman aralarına girerek onları durdurdu.
Ve çok inanılmaz bir şey, ama gerçek şu ki Matu’ya gelip pati atan, saldıran veya ısıran kedilere hiç bir zaman Matu asla karşılık vermedi. Sadece geri çekildi. Yere yatıp teslimde olmadı, sadece geri çekilip patisinini havaya kaldırıp dur dedi ve arkasını dönüp gitti. Bunu gördüğüm zaman gerçekten inanamamıştım.
Ve bir gün ben başka bir kediye kızdığım zaman gelip patisini o kedinin başına koydu, sonra da ona başını dokundurup bir daha patisi ile onu itti ve o da gitti. Benim gözlerimin içine bakıp bağırdı.
O zaman ‘Matu haklısın, özür dilerim’ dedim. Matu bana kızmamam için uyarıda bulunmuş, tekrar beni sevgiye davet etmiş ve bunu başarmıştı.
Bazı insanların Matu’nun tırnağı olamayacağını düşünüyorum çünkü Matu’nun bir tırnağının içinde onun genleri var. Ve o genler saf sevgi taşıyor... Dilerim bir gün herkes saf sevginin bedenlenmiş hali olur.
Benim için Matu sevginin bedenlenmiş hali...
Matu’ya karşı sonsuz bir saygım var. Matu bana o kadar çok şey öğretti ki... Bir gün özellikle Matu’nun bana öğrettiklerinin üstüne ben ve Matu’yu konu alan bir kitap yazmak istiyorum.
Şimdilik, daha bu hafta çıkan çocuk kitabımın kahraman karakteri Matu oldu.
Ve çocuk öykü kitabımın adı: Konuşan Kedi Matu
Dilerim Matu’nun bilgeliği bütün çocuklara ulaşsın...
Sevginin kaynağının gücü, lütfen Matu’nun fiziksel bedeninde bizlerle daha çok uzun yıllar yaşamasını sağla.
Sizi seven bir Can...
Paylaş