Paylaş
Uzun yıllardır çevremde pek çok insanla yaşadığım ve devamlı üstünden konuştuğumun en önemli konulardan bir tanesi karamsarlık.
Karamsar insanların en önemli cümlelerinden bir tanesi “Ben ilk önce her şeyin en kötüsünü düşünürüm” cümlesidir.
Her şeyin en kötüsünü düşünmek her şeyin en kötüsünü de ister istemez insanın hayatına getirir bazen. Çünkü yaşamın içinde neyi düşünüyorsanız, onun duygusuna girersiniz. Hangi duyguya giriyorsanız, o duygu yaşamınızda hareketlerinize dönüşür, yüzünüz, bakışlarınız, sesiniz ve yolunuz olur.
Bütün içsel süreciniz adeta bir projeksiyon gibi karşınızdaki insanlara ve tüm yaşamınıza yansır. Sonuç olarak ta her kim bu pozitif düşünceleri bırakın derse desin, benim ve sayısız insanın hayatını değiştirdiği kesin.
Bunun en önemli kanıtlarından bazıları da benim “Düşle İnan Yaşa” kitabımda birbirinden değerli 9 isimle yaptığım röportajlar.
Ben o röportajları zaten özellikle insanlara ışık olmasını sağlamak ve sadece kendimden değil, Türkiye’nin hatta Dünya’nın kalbinde taht kurmuş isimlerden örnekler vererek tüm insanların içinde umut ışığını yakmak istedim. Bunda büyük bir başarı elde ettiğimi her gün aldığım mesajlarla görüyorum.
Son dönemde özellikle insanların karamsarlıktan nasıl beslendiğini ve karamsarlığın kolaylığının içinde karanlığa doğru nasıl çekildiklerini görüyorum.
Karamsarlığa kendini bırakan insanların adeta, adı üstünde, kara bir duygu hali etraflarını sarıyor.
İnsanlar ne kadar zor şartların içinden geçerse geçsin, içlerindeki umut ışıklarını yükselterek o zorlukların verdiği güç ile mucizeler yaşayabilirler.
Karşılaştığım sayısız hikayede, bir çok zengin ve soylu ailenin o noktaya çıkmasını sağlayan ilk üyesi çok acı ve zor deneyimlerin içinden emekle, inançla mücadelesi sonucu mucizeler yaratmış ve müthiş bir güce ulaşmış. Ama ailesinin durumu çok iyi ve annesi ile babasının hayatları çok iyi bir durumda olmasına rağmen kendi kendine mutsuzluğu seçen bir sürü insan da var.
Bazı insanlar hayatlarında çok iyi şartlara sahip olmalarına hatta entellektüel düzeyleri çok yüksek olmasına rağmen kendi kendilerine mutsuz olmayı seçebiliyorlar. Devamlı başkalarını eleştirme, yargılama, hor görme, değer bilmeme, yaşamlarında sahip olduklarına şükür etmeme hali içindeler.
Ben sizlere bir çağrıda bulunmak istiyorum; gelin karanlıklar değil, aydınlıklar bizi sarsın, gelin karamsarlık değil, ışıklar bizi sarsın.
Bunun için yapmamız gereken çok basit ve net; hayatımızda ışığa daha fazla yönelmemiz...
Peki ışık nedir? Işık sevgidir, ışık affediciliktir, ışık barıştır, ışık kabullenmedir, ışık alçak gönülülüktür, ışık farkındalıktır, ışık suçlamamaktır, ışık güzele, iyiye ve sahip olduğumuz değerlere, tüm şanslı noktalarımıza odaklanmaktır...
Bazı insanlar 3 aylık ömürlerinin kaldığını öğreniyor, dünyada bazı insanların yiyecek yemekleri, uyuyacak yatakları ve giyinecek ayakkabıları bile yok. Dünyadaki milyarlarca insana göre çok şanslı pek çok insan ile karşılaşıyorum, lakin karamsarlığı seçmiş olabiliyorlar.
Karamsarlığı seçenlere sesleniyorum; unutmayın seçtiğiniz enerji sizi karanlıkla sarıyor, lakin ışığı seçerseniz hayatınızda çözülmeyecek hiç bir sorun, şifalanmayacak hiç bir konu yok.
Yaşam mucizelerle dolu...
Sevginin kaynağı seni tüm yaşamımı sarmak üzere davet ediyorum.
Sizi seven bir Can...
Paylaş