Paylaş
Sevgiden devam ediyorum...
Sevgi aslında dünyanın onu keşfetmesini bekleyen bir hazine, belki de ölümsüzlük iksiri, hatta tüm mitolojilerde bahsedilen insana sonsuz hayatı bahşeden yaşam suyu.
Sevgiyi gerçekten yaşamaya başlayınca geriye kalan herşey onun içinde bir damla misali kaybolur. Sevginiz derinleştikçe ilk önce bir ırmak olur. Ardından hazinelerle dolu bir göl ki o göl büyür, taşar ve denizle birleşir ve deniz okyanusa karışır... O okyanus ki aslında sınırı dünya ile bitmez. O görünenin ötesinde buharlaşır gökle bir olur. Gök ona, o göğe karışır. Nasıl bir aşktır bu...
Bizim bildiğimizin çok daha ötelerinde neler oluyor ey gökyüzü... Okyanuslardan gökyüzüne ulaşan buharlar, bulut olur, o bulutlar güneşin ışıklarını tüm yıldızlara yansıtır. O ışıklar ki dilidir, sözcükleridir okyanusun. Anlatır yıldızlara, olan herşeyi.
Yıldızlar gün boyun derin içten bir saygı ile dinler. Hiç sözünü kesmez, durdurmaz, dinler ve yine dinler... Gece olunca sessizlik bürünür… Dinleme sırası bize gelir. Ve yıldızların ışıkları okyanusa yansır, konuşmaya başlar. Anlatır anlatır, cömertçe, tüm sevgisi ile aktarır tüm bildiklerini...
Yıldızlar adeta evrenin, tüm sonsuzluğun gizlerini anlatır ve açar tüm gizemleri...
Gerçekte gizem yoktur. Herşey açık ve nettir. Lakin ancak okyanus olursan, genişliğinden dolayı dinleyebilirsin tüm yıldızları ve gerçekten anlarsın sonsuzluğun sırlarını.
Deniz olursan yıldızların bir açısına ulaşırsın ve o açı sana sonsuzluğun kapılarını, gerçeğin ışığını yakar. O açı seni sana anlatır. Senin sen olmadığını en güzel o anlatır. Gerçeği yine öğrenir ve aşkı yaşarsın. Ve gizemleri ancak o zaman anlarsın.
Göl olursan bilgesindir. Bilgeliğin bilgiden değil, derinliğinden göl olana kadar, seni göl yapan birikintiden gelir. O birikinti, belki bir ırmaktan belki gökten gelir. Her bir tanesi mucizedir. Bilgesindir, çünkü yıldızların ve kendinin sırrına hakim, evrenin içine dolmasını, sonsuzlukla bir olmayı seçmişsindir. O seçim sana kimsenin tezahür dahi edemediği yolları açmış, seni gerçeğin yolu yapmıştır.
Irmak olursan elbette dinlersin yıldızları. Akarsın sonsuzluğun akışında, akıtırsın, dolarsın diyarlara, bazen bir göle, bazen denize, bazen de okyanusa akar ve oradan sonsuzluğa ulaşırsın. Lakin bilirsin ki elbet bir gün bütün olacak, derinleşecek, genişleyecek ve uçup sonsuz olacaksın. O sonsuzluk senin için son değil başlangıç... O sonsuzluk senin doğumun, o sonsuzluk senin hiçliğin ötesine, gerçekliğe uyanışın olacaktır.
Sevginiz derinleştikçe derinleşir ve sevgiden konuşur, sevgiden anlaşırsınız. Hayatınızın içinde siz nereden konuşuyor ve nereden anlaşıyorsunuz?
Taş mısın, toprak mı? Su musun, hava mı? Yoksa ışık mı? İnsan kendini yeri geldiğinde taş yapar, yeri geldimi toprak, bazen su olur ya da olamaz. Bazen de havaya ulaşamaz. Ve gerçek o dur ki herkes ışık olabilir ama bu bir seçimdir...
Işığın savaşçıları, ışığın elçileri, ışığın yolunda olan, ışığı yayan herkesin önünde saygı ve sevgi ile eğiliyorum...
Akıştayız... Sevgiden yazmaya devam edeceğim...
Sevginin kaynağına sesleniyorum, lüften niyet eden herkesin, kolaylıkla o sevgi okyanusu olmasına yardım et... Ben sevgi okyanusu olmaya niyet ediyorum... Kolaylıkla olsun. Lütfen...
Sizi seven bir Can...
Paylaş