Yüksek basınç hayatımızı ciddi anlamda etkiliyor. Günlerdir bültenlerimizde alerjik bünyeler ile astım hastalarını uyarıyoruz.
Yüksek basınç ayazla hem sise sebebiyet veriyor, hem de yatay ve düşey yönde hareketi zayıflatarak kirleticilerin havada dağılmadan kalmasına sebebiyet veriyor. Ve hep hatırlatıyoruz, insanoğlu ortalama değil, anlık yaşıyor. Yani bir şehrin ortalama kirlilik oranı düşük olabilir ama bir günlük artış bir çok kişiyi hasta edebilir. Bu nedenle havanın kirli olduğu bugünlerde özellikle astım hastaları kirliliğin yüksek olduğu sabah ve akşam saatlerinde steril maske kullanabilirler. Bu durum daha ne kadar sürecek? Ayın 11-12’si gibi sıcaklıklarda düşüş, havada bir karışım, ardından da orta ve batı bölgelerde yağışlar bekleniyor. Bu hareket havayı temizleyecektir. Yani bu hafta sonunda da hava koşullarında değişim yok. Gündüz normalleri aşan sıcaklıklar var. Geceleri soğuk hava, sabah saatlerinde sis bekleniyor.
Son yıllarda yaşadığımız sert kışlar sebebiyle her ne kadar kış dendiğinde tüylerimiz diken diken olsa da, sıcaklıkların bu denli yüksek olması sanırım bir çoğumuzu tedirgin etmiştir. Kış gelmeyecek mi? Yoksa bu kadar sıcağın ardından çok sert bir kış mı olur? Havalar çıldırdı mı? Bunlar küresel ısınma sonucu mu?
Öncelikle şunu söyleyeyim; kasım ve aralığın ilk yarısının ılık geçmesi, kış için bir gösterge değil. Yani kışın da havalar ılık olacak sonucuna gidemeyiz. Zira hatırlarsınız 2003 kışında da, 2004 kışında da kasım-aralık ayları ılık geçmişti ama ardından gelen kış hepimizin kabusu olmuştu. Her gelen karlı sistem birlerce aracın karda mahsur kalmasına yol açıyordu. Fakat her ılık kasım ve aralığın ardından da sert kış olacak şeklinde bir genelleme yok. Bu kışla ilgili elimizde şu an net bir bilgi mevcut değil.
İçinde bulunduğumuz bu sıradışı sonbahara bakalım öncelikle ön plana çıkan neler? Bir, kış uykusuna yatacak hayvanlar, sıcaklıkların yeteri seviyede düşmemesi nedeniyle uyuyamıyor, bazı kuşlar ve bakteriler göç edemiyor. İkincisi; Avrupa’da bir çok merkezde, özellikle Almanya’da son 300 yılın en sıcak mevsim geçişi yaşanıyor. Hayvanların uykuya geçememeleri, kuşların göç etmemeleri ya da beklenmeyen bölgelere göç etmesi, kuşlar gibi bazı bakteri türlerinin de iklim koşullarına bağlı yapmaları gereken göçleri yapmamaları bilim adamlarını tedirgin ediyor. Korku şu; bilinmeyen bazı salgın hastalıkların ortaya çıkma riski. Kış uykusuna geçemeyen hayvanlar arasında ağırlıkla kuş türleri bulunuyor. Sıkıntı yalnızca uykuya dalamayan hayvanlar da değil. Bunun yanında küresel ısınmanın ilk kurbanları muhtemelen kurbağalar olacak. Amerikan Newsweek Dergisi haberinde küresel ısınmanın, birçok farklı iklim tipine ayak uydurabilen, karada ve suda yaşayabilen amfibikleri yok etmeye başladığı yazıyordu. Ekolojist J.Alan Pounds "Kitlesel yok olmalar başlamak üzere, kurbağalar bunun sadece ilk dalgasını oluşturuyor" diyordu. Yaptıklarımız, kendimizle beraber masum sevimli hayvanların da hayatlarını zorlaştırıyor, hatta bazılarının sona ermesine neden oluyor. Evet küresel ısınma ve soğuma dünyanın yaşantısında mevcut, yani bu tür değişimler belki uzun vadede yine olacak ama bırakın bunu biz hızlandırmayalım, ne dersiniz?