Nisandan beklentiler çok yüksekti. Umudumuz sıcaklık dalgalanmalarının havadaki nemi yere indirmesi ve böylece yağış alabilmemizdi ama maalesef ara ara sıcaklık dalgalanmaları olsa da bu dalgalanış batı bölgelerde pek yağış oluşturamıyor.
Bu hafta sonunda beklenen sıcaklık azalışı Karadeniz, İç Anadolu ve Doğu Anadolu’da yağış oluşturacak. Yani batı bölgeler yağış alamıyor, yağış beklenen İç Anadolu ise ihtiyacını pek karşılayabilecek gibi değil. Sıcaklık değerleri ise bu hafta sonu biraz azalıyor. Çok büyük değerlerde değil, 3-4 derece. Hafta sonundaki değerler yüksek ihtimalle önümüzdeki haftanın ilk günlerinde de değişmeyecek.
TAKTİK YA DA KOMPLO TEORİSİ
İnsanoğlu para kazanmak için sağlığını harcar, sonrasında kazandığı parayla tekrar sağlığını satın almaya çalışır. Ekonomik çıkarlar için soluduğumuz havayı mahvediyoruz, sonrasında büyük yatırımlarla kaybettiklerimizi suni yollarla tekrar elde etmeye çalışıyoruz. Siz gelecekten ümitli misiniz? Yani yapılan girişimler, bilim insanlarının bir araya gelip yaptığı felaket açıklamaları, mevsimlerin birbirine karışması, meteorolojik nedenlerle ölen insan sayısının her yıl artması, yaşanmaya başlayan susuzluklar, havamızın kirlenmesi, tüm bu olup bitenler size "Bu kadar da olamaz, insanoğlu bu kadar bencil davranmaz, tedbir alır" cümlesini kurduruyor mu?
Bana kurdurmuyor, kurduramıyor! Neden mi? Bakın size mini bir izahat yapayım, bakalım bana katılacak mısınız:
Geçen hafta bugün BM yeni iklim değişimi raporunu açıkladı. Raporda geleceğe ait beklenen senaryolar artık daha sert bir dille açıklanıyordu ve hatta adeta "bir sonraki neslimiz bu senaryoların başrol oyuncuları olabilir" deniyordu. Bunda her ülke hemfikirdi. Ama raporun zorlandığı kısım neresiydi biliyor musunuz? Diliydi!
Örneğin: "Şu tarihlerde, şu şekilde değişimler olacak" ifadesi yerine "Şu tarihlerde, şu değişimler bekleniyor" konması gibi. Komisyon burada tıkandı, bu nedenle raporun çıkışı bayağı bir uzadı. Şimdi diyeceksiniz ki "Olacak dense ne olur, bekleniyor dense ne olur?" İşte olay o kadar basit değil. "Olacak" ifadesi kesinlik belirttiği için alınacak tedbirler konusunda zorlayıcı güç meydana getirecek. Ama "bekleniyor" hálá bir olasılık ifade ettiği için zorlayıcı etkisi olmayacak.
Kyoto Protokolü, biliyorsunuz güçlü birçok devlet tarafından kabul edilmedi. Ve 2012’de son buluyor, yerine daha güçlü bir protokol hazırlanacak. Bazı ülkelerin, BM’nin raporunu yumuşatma çabaları, bende yeni protokole de karşı çıkılacağı, Kyoto Protokolü gibi uygulanmayacağı izlenimi uyandırıyor. Protokolü imzalamayacak, halklarına da "Bunlar yalnızca tahminden ibaret, bakın BM’nin iklim raporunda da ’bekleniyor’ ifadesi var" diyecekler sanki... Nasıl taktik ama? Ya da nasıl komplo teorisi?