Size pek sıradışı gelmeyecek bir bilgi; yine yağış yok. Yurdun büyük kısmı kuraklık etkisinde.
Yağış olmadığı gibi, nem de çok düşük seyrediyor. Özellikle orta ve güney bölgelerde. Ege’de, Akdeniz’de yüzde 10’larda maalesef. Orman yangını riski sürüyor ve bu risk ağustos ayı içinde her geçen hafta daha da kuvvetleniyor. Bu hafta sonunun sıcaklık değerlerini haritalardan görüyorsunuz. Ayın 20-21’ine kadar sıcaklar sürüyor ve bu uzun soluklu sıcakların tamamı Basra Körfezi ve Arap Yarımadası üzerinden geliyor. Yani yine kuru ve yağışsız bir hava olacak.
Ormanlarımız öyle cayır cayır yanarken, insanlar evsiz kalırken hemen herkesin içi de yandı. Batı Akdeniz’de son yılların en büyük orman yangınını yaşadık. Yetkililer 8 bin futbol sahası büyüklüğünde bir alanın yandığından bahsediyor. Düşünebiliyor musunuz alanın büyüklüğünü? Yılların, hatta yüzyılların ağaçları, 3 günde kül oldu gitti. Yakın geçmişte komşumuz Yunanistan yaşadı çok büyük bir yangın, yine California sıklıkla orman yangını yaşar ki bölgenin iklimi çok sıra dışı da değildir. Gerçi ara ara okyanus rüzgarı alır ama genellikle 12 ay ılıman bir havası vardır. Neyse yıl 2008, şu yangınlara bir çare bulunamadı. Her yıl ormanlarımızı kaybediyoruz. Bu orman yangınından ne zaman kurtulacağız biliyor musunuz? Ormanlarımız bittiğinde...
Her yıl dönemsel olarak mevsimlik işçilerimiz yaşadıkları bölgelerden başka bölgelere çalışmak için taşınıyorlar. Bakın 8 bin futbol sahası büyüklüğünde alanın yandığı söyleniyor. Her 10 futbol sahası büyüklüğündeki alana 1 kişi düşse, 800 kişi bu büyüklükteki alanı dolaşır, takip eder. Bu sezon da çok uzun bir zaman değil ki zaten, 2 ay. Ağaç dikme kampanyaları gibi, orman koruma kampanyaları da yapılabilir. Alın size kaynak, ekstra bir bütçeye de gerek kalmaz. İnanın sivil toplum kuruluşları bu işe el atarsa kaynak hemen bulunur. Tabii burada ayrı bir sıkıntı ortaya çıkıyor. Burada görevlendireceğiniz binlerce kişinin "Abi havaya bak mis gibi, ormanlık alan, gel bir mangal sefası yapalım" dememesi lazım.
California’dan bahsettim, bizim gibi orman yangını mağduru yerlerden biri. Amerika bu konuyla ilgili olarak bir araştırma yapıyor. Yanmayan bir kimyasal. Üzerine sıktığınız hiçbir şey yanmıyor. Elinize sıkıyorsunuz, bir tabaka oluşturuyor ve bırakın elinizin yanmasını, ısınmıyor bile. Tamam, belki bu proje şu haliyle ormanlara uygulanamayabilir ama üzerinde çalışıp geliştirilebilir. Ne bileyim, farklı bir bileşikle inceltilmiş, toz halinde bir malzeme, her yıl ormanlık alanlar üzerine enjekte edilebilir. Bilmiyorum, işin uzmanı değilim, bildiklerimle duyduklarımı birleştirip aklıma gelen alternatifleri yazıyorum. Bu iş bir geri besleme, küresel ısınma meteorolojik koşulları değiştiriyor. Değişen iklim koşulları orman yangınlarını destekliyor. Ormanların yok olması küresel ısınmaya hız veriyor. İşin kötü tarafı yangın öyle pis bir şey ki, yalnızca ağaçları yok etmiyor, toprağı da, üzerindeki mikro yaşamı da yakıyor. O bölgede bir süre bırakın ağaç, hiçbir şey yetişmiyor. Bunun üzerine çok çalışılması lazım, projeler üretilmesi lazım. Yıl 2008, böyle olmamalı, olmasın da.
Size pek sıradışı gelmeyecek bir bilgi; yine yağış yok. Yurdun büyük kısmı kuraklık etkisinde. Yağış olmadığı gibi, nem de çok düşük seyrediyor. Özellikle orta ve güney bölgelerde. Ege’de, Akdeniz’de yüzde 10’larda maalesef. Orman yangını riski sürüyor ve bu risk ağustos ayı içinde her geçen hafta daha da kuvvetleniyor. Bu hafta sonunun sıcaklık değerlerini haritalardan görüyorsunuz. Ayın 20-21’ine kadar sıcaklar sürüyor ve bu uzun soluklu sıcakların tamamı Basra Körfezi ve Arap Yarımadası üzerinden geliyor. Yani yine kuru ve yağışsız bir hava olacak.
Ormanlarımız öyle cayır cayır yanarken, insanlar evsiz kalırken hemen herkesin içi de yandı. Batı Akdeniz’de son yılların en büyük orman yangınını yaşadık. Yetkililer 8 bin futbol sahası büyüklüğünde bir alanın yandığından bahsediyor. Düşünebiliyor musunuz alanın büyüklüğünü? Yılların, hatta yüzyılların ağaçları, 3 günde kül oldu gitti. Yakın geçmişte komşumuz Yunanistan yaşadı çok büyük bir yangın, yine California sıklıkla orman yangını yaşar ki bölgenin iklimi çok sıra dışı da değildir. Gerçi ara ara okyanus rüzgarı alır ama genellikle 12 ay ılıman bir havası vardır. Neyse yıl 2008, şu yangınlara bir çare bulunamadı. Her yıl ormanlarımızı kaybediyoruz. Bu orman yangınından ne zaman kurtulacağız biliyor musunuz? Ormanlarımız bittiğinde...
Her yıl dönemsel olarak mevsimlik işçilerimiz yaşadıkları bölgelerden başka bölgelere çalışmak için taşınıyorlar. Bakın 8 bin futbol sahası büyüklüğünde alanın yandığı söyleniyor. Her 10 futbol sahası büyüklüğündeki alana 1 kişi düşse, 800 kişi bu büyüklükteki alanı dolaşır, takip eder. Bu sezon da çok uzun bir zaman değil ki zaten, 2 ay. Ağaç dikme kampanyaları gibi, orman koruma kampanyaları da yapılabilir. Alın size kaynak, ekstra bir bütçeye de gerek kalmaz. İnanın sivil toplum kuruluşları bu işe el atarsa kaynak hemen bulunur. Tabii burada ayrı bir sıkıntı ortaya çıkıyor. Burada görevlendireceğiniz binlerce kişinin "Abi havaya bak mis gibi, ormanlık alan, gel bir mangal sefası yapalım" dememesi lazım.
California’dan bahsettim, bizim gibi orman yangını mağduru yerlerden biri. Amerika bu konuyla ilgili olarak bir araştırma yapıyor. Yanmayan bir kimyasal. Üzerine sıktığınız hiçbir şey yanmıyor. Elinize sıkıyorsunuz, bir tabaka oluşturuyor ve bırakın elinizin yanmasını, ısınmıyor bile. Tamam, belki bu proje şu haliyle ormanlara uygulanamayabilir ama üzerinde çalışıp geliştirilebilir. Ne bileyim, farklı bir bileşikle inceltilmiş, toz halinde bir malzeme, her yıl ormanlık alanlar üzerine enjekte edilebilir. Bilmiyorum, işin uzmanı değilim, bildiklerimle duyduklarımı birleştirip aklıma gelen alternatifleri yazıyorum. Bu iş bir geri besleme, küresel ısınma meteorolojik koşulları değiştiriyor. Değişen iklim koşulları orman yangınlarını destekliyor. Ormanların yok olması küresel ısınmaya hız veriyor. İşin kötü tarafı yangın öyle pis bir şey ki, yalnızca ağaçları yok etmiyor, toprağı da, üzerindeki mikro yaşamı da yakıyor. O bölgede bir süre bırakın ağaç, hiçbir şey yetişmiyor. Bunun üzerine çok çalışılması lazım, projeler üretilmesi lazım. Yıl 2008, böyle olmamalı, olmasın da.